"Ne zaman görüşebiliriz Neva'yla? Halası çok sabırsızlanıyor Nedim Bey...''
Muktedir İncisoy dönüp rahat bir tavırla oturan karısına alayla göz kırptı.
"Bu iş fazla uzamadı mı?'' Sesinde belli belirsiz bir öfke tınısının olmasına özen gösteriyordu. "Güney'ler gizlilik diye tutturdular. Biz de kızımızın mutluluğu için sesimizi çıkarmadık ama... Artık nikah da kıyıldığına göre...''
Bir süre parmaklarıyla masada tempo tutarak karşı tarafı dinledi.
"Evet, anlıyorum, ancak biricik yeğeninin nikahına gidememek eşimi ziyadesiyle üzdü. Takdir edersiniz ki...''
Bir süre daha dinleyen adam başını sallayarak onaylıyordu şimdi. ''Doğru, haklısınız. Peki o zaman, sizden haber bekliyoruz... Hayır... Bütün görüşme taleplerini reddettik. Hala ısrar ediyorlar ama... dayanıyoruz artık. Selamlarımı iletirseniz...''
Büyük işler başaran birinin edasıyla telefonu kapatıp arkasına yaslandı Muktedir.
"Bir ellerini öpmediğin kaldı baba'' diyen kızı öfkeyle elindeki dergiyi fırlattı. Uzun yılların verdiği deneyimle olağanüstü yüksek topuklarının üzerinde başarıyla ayağa fırlarken bas bas bağırıyordu.
"Olanlara inanasım gelmiyor. Şaka gibi ya... Bizim soğuk nevale durdu, durdu... şimdi de...''
Nilgün İncisoy tek bir el hareketiyle susturdu kızını. "Sakin ol Nazan. Zamanı değil.'' Kocasına döndü. "Ne diyor adam?''
"Her zamanki şeyler işte... Basınla görüşmemiz hoş karşılanmayacakmış, buluşma için bize haber vereceklermiş, falan filan...''
"Biraz yumuşak davranmıyor muyuz sence?''
"Hayır, hayatım... Ailenin üzerine fazla bile gittik. Burada bırakmak en iyisi... Nasıl olsa istediğimizi elde ettik, değil mi?''
"Hah, isteklermiş...'' İçki masasına doğru yönelen Nazan'ın öfkesi hala dinmemişti. "Yaptığımız her şey o sümüklüye fayda sağlamaktan başka bir işe yaramadı. Demir Güney ve o...'' Genç adamın yakışıklı hayalini hatırından geçirirken iç çekti. "Ben daha onun yakınına bir kilometre bile yaklaşamazken o sersem, karısı oldu. Hem de neden..? Aptal bir çığ yüzünden...''
"Eh, adama dilediğin kadar yaklaşabilirsin artık.''
Bunu söyleyen daha akşam olmadan sarhoş olma yolunda büyük mesafe kat eden kardeşi Tarcan'dı. Elinde bir viski kadehiyle kocaman kanepeye boylu boyunca yayılmıştı. Kız kardeşinin belirgin dişi hatlarına göz gezdirirken sırıttı.
Yoğun egzersiz, sürüyle estetik operasyon ve aç kalma pahasına elde ettiği mükemmel hatlarında elini okşarcasına gezdirirken memnun memnun gülümsedi genç kadın.
"Dört gözle bekliyorum... O sünepe bakalım ne yapacak?''
"Sevgili kız kardeşim...''Kadehini ona doğru kaldırdı. "Ne yapabilir ki?'' İçkisini bir dikişte bitirdikten sonra "Senin karşında kim ne yapabildi ki şimdiye kadar?'' diye ekledi.
Muktedir kaşları çatık, çocukları arasındaki bu atışmayı izliyordu. "Nazan...''diye seslendi sertçe. "Doğru duracaksın... Anlaşıldı mı? Sen de Tarcan.''
"Ama ...''diye karşı çıkacak oldu kızı.
"En azından şimdilik...'' Sesi daha da keskinleşerek devam etti. "Uslu olacaksınız. Eğer söylediklerimin dışında bir hareketinizi görürsem sizi pişman ederim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)
Ficción GeneralAyrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...