14.Bölüm

512 57 7
                                    

EYLÜL
Biz abimle tam çıkacakken içeri Kader ve Defne girdi...

Kader : aa Eylül! Sen de mi burdasın?

Eylül : aslında tam çıkıyodum...

Kader : yaa gitme.. bak bu Defne, Serkanın kardeşi...

Eylül: ya kusura bakma, gelemedim. İşim çıkmıştı..

Defne : yaa noolucak... memnun oldum bu arada... Serkan, aşk olsun, Eylülü davet etmedin mi yoksa?

Serkan : Eylülü de sevgilisini de pardon sevgilisi değil, arkadaşını da davet ettim aslında sevgili kardeşim, ama kabul etmediler...

Kader : yaa niye? Kal noolur...

Eylül : yorgunuz zaten Kader... sabahtan beri mutfaktaydık. Dinlenelim artık biz...

Defne : sen neden mutfaktaydın ki?

Eylül : Mert'e yardım ediyordum...

Defne : Mert, sen de kalsana...

Kader : hadi Eylül, çok eğlenicez... biz bizeyiz zaten.

Defne : kalmazsan, altında birşey aramaya başlıcam. Bugün benimle tanışmaya gelmedin, şimdi de kaçıyorsun... bilemiyorum yani...

Eylül : olur mu öyle şey...

Defne : kalıyorsunuz o zaman... annemin sıkıcı konuşmasından sonra Kaderin de dediği gibi eğleniriz...

Mert : Eylül, o zaman biraz duralım, sonra gideriz

Defne : harika!

Serkan : Defne, ben ikna edemedim, sen anında ikna ettin...

Eylül : Defne, sen Serkanla kardeş olduğuna emin misin? Yani bakıyorum, sen çok sıcakkanlısın, ama kardeşin soğuk nevalenin teki

Defne gülmeye başlar...

Defne : öyledir benim kardeşim...

Serkan : hayır yani anlamıyorum, konuşmak arkadaş olmak istediğimde tersliyosun, fazla konuşmadığımda da soğuksun diyorsun. Naapmam lazım?

Ne diyordu bu şimdi? Ne arkadaş olması?

Eylül : arkadaş olmak mı? Yok kalsın...

Serkan : nedenmiş o?

Eylül : Kader ve Defne bana yeter, senin de yeterince arkadaşın vardır diye umuyorum. O yüzden gerek yok...

Defne yine güldü. Çocuğun yüzündeki gülümseme de sönmüştü...

GÜNEY

Nazan teyze derneğin yaptıklarından, bağışlardan bahsettiği sıkıcı konuşmasını bitirdikten sonra yemeklere geçmişti. Herkes yemeklerin ne kadar güzel olduğunu söyleyip durdukça Eylülün yanındaki eleman da gururlanıp duruyordu...

Cemre ise yanımdaydı, karşımızdaki Serkan'a bakıp duruyordu. Yemek bitince de durum değişmedi, Serkan, izlendiğinin farkında bile değildi, ben sohbet açıp Cemre'nin dikkatini çekmeye çalışıyordum.

Cemre mutfağa gideceğini söyleyerek yanımdan ayrıldı, o sırada dernekten Hale'nin oğlu Emir'in de mutfağa doğru ilerlediğini gördüm, sanki Cemre kalkınca kalkmış gibiydi. Belli etmeden peşinden gittim.

Emir : Cemre... görüşmeyeli uzun zaman oldu...

Cemre : o kadar oldu mu ya? Hiç farkında değilim...

Emir : Amerika'daydım biliyorsun. Yazdan beri yoktum.

Cemre : hımm öyle mi?

Emir : evet... son gördüğümden beri burda herşey değişmiş, değişmeyen tek şey senin güzelliğin...

Cemre su bardağını bırakıp mutfaktan çıkmak istedi ama Emir izin vermemişti...

Cemre : ben içeri dönsem iyi olacak...

Emir : bu güzelliğini Güney ile kullanarak harcanıyorsun... senin gibi bir güzellik daha iyilerine layık...

Cemre : sana mı yani?

Emir : mesela evet... ama beni ondan yakışıklı bulman gururumu okşadı, teşekkür ederim...

Cemre : çekilirsen, içeri geçicem, Güney merak eder...

Bu çocuk benim sevgilime mi asılıyordu?!

Emir : biz çok güzel olabiliriz Cemre... sen ve ben...

Cemre : saçmalıyorsun...

Emir : bu elbiseyle göz kamaştırıyorsun... o sütun gibi bacaklarını ortaya çıkarmışsın...

Dayanamadım ve içeri daldım...

Güney : Cemre, nerde kaldın? Bir sorun mu var?

Emir : sorun yoktu, taa ki sen gelene kadar...

Cemre : birşey yok aşkım... içeri geçelim...

Cemre, hemen uzattığım elimi tuttu ve içeri geçtik... aşkım demişti, bana aşkım demişti... oturunca kulağıma eğildi...

Cemre : sağol Güney...

Güney : rica ederim... bir daha rahatsız ederse bana söyle...

Cemre ise bana gülümseyerek cevap verdi. Gözlerimin içine bakarak...

Cemre : tamam...merak etme...

CEMRE

Biz Güneyle konuşurken, bir zamanlar en yakın arkadaşım olan ama şimdilerde iki düşman olduğumuz Songül karşımızda bizi seyrediyordu. Bakışları ikimiz arasında gidip geliyordu. Bana nefretle bakarken Güney'e sevgiyle bakıyordu. Çaktırmadan Güney'e baktım, Songüle bakmıyordu bile. Gurursuz kız! Ona aşık olmayan, üstelik sevgilisi olan adamı yiyecek gibi bakıyordu... gerçi ben de öyle değil miydim? Ama en azından Serkanın sevgilisi yok...

Neden bilmiyorum ama bize bakan Songül'e çıkıştım.

Cemre : ne var? Ne bakıyorsun?

Songül : Güneyle birşey konuşucam ama dibinden ayrılmanı bekliyorum...

Güney : ne konuşacaksın benimle?

Songül : özel bir mesele, ulu orta söyleyemem...

Cemre : onunla konuşacak özel neyin olabilir?

Songül : geçmişimizle alakalı...

Güney : ne söyleyeceksen Cemre'nin yanında söyleyebilirsin, benim ondan gizlim saklım yok.

Bu sözün üstüne Songüle sırıttım...

Songül : pekala... siz istediniz... ben özel bir mesele diye uyarmıştım...

Güney : biraz çabuk...

Songül : peki... kaç gündür olmuyorum... yani... o geceden beri hiç...

Güney : anlamadım?

Songül : yani işte... hamileyim galiba...

Bu bölüm songuncuay 'a gelsin. ❤️

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin