118.Bölüm

284 33 14
                                    

EYLÜL
Serkan kapıyı sertçe çekip çıkınca benim gözyaşlarım sel olmuştu. Güney de sese gelmişti...

Güney : Eylül nooluyo? Serkan nerde?

Eylül: gitti...

Güney : sen...

Eylül: bıraktı beni... bu sefer gerçekten bıraktı...

Biraz ağladıktan sonra hala orda oturduğumu farketmiştim...

Eylül: nerdedir şimdi? Nereye gitti?

Güney: evine gitmiştir...

Eylül: dimi? Döner artık evine

Güney : öyle değil... ev tutmuş, oraya gider.

Eylül : adresi biliyo musun? Biliyosan noolur söyle Güney. Noolur...

CEMRE
İçerdeki gürültüden sonra Güney ne olduğuna bakmak istedi. Ben de giyinecektim ki telefona mesaj geldi, ben de baktım...

"seni unuttum sanma... her an bir şey olabilir... hayatın değişecek..."

Güney : aşkım!

Güney birden kapıyı açıp seslenince korkmuştum.

Cemre : ay! Sen miydin Güney?

Yere düşen telefonumu aldım.

Güney : iyi misin sen?

Cemre : evet...

Güney : emin misin?

Cemre : evet evet...

Güney : ee naapıyoruz bugün?

Cemre : adaya falan gidelim mi? Biraz kafa dağıtalım

Güney : olur tabii gidelim... bu arada annemle konuştum, işe başlıyorum pazartesi

Cemre : harika bir haber bu. Yani evde kalmanı isterdim ama çok sıkıldın biliyorum...

Güney : bu yataktan çıkmayacaksak tüm gün evde kalabiliriz, asla şikayet etmem biliyosun...

Cemre : bilmez miyim

Güldüm...

Cemre : içerdeki gürültü neymiş?

Güney : boşver sen onları... ya boşver dışarı çıkmayı... biz böyle kalalım... hı olmaz mı?

Güney boynumu öpmeye başladığında yataktan kalktım..

Cemre : hadi... hadi kalkalım...

Güney : of tamam...

EYLÜL
Önce evime gitmiştim. Güzelce giyindim, özenli olmak istiyordum. Serkan'ın geçen yıl doğum günümde aldığı bir elbise vardı, onu giydim. Lenslerimi bulamamıştım, gözlüğümü çıkardım çekmeceden ve aynada kendime baktım... uzun zamandır görmediğim bu halime uzunca baktım.

Mert : Eylül....

Eylül : efendim Mert?

Mert : iyi misin?

Eylül : evet... ya şey aslında bana yardım edebilirsin

Mert : o Serkan'ın ağzını yüzünü dağıtmam falan gerekiyorsa hemen gideriz

Eylül : yok öyle değil... şimdi ben çok kötü birşey yaptım ve Serkan'ı üzdüm...

Mert : naaptın kızım?

Eylül : ya o benim için birşeyler yapmaya çalışmış ama ben onu aldatmakla suçladım...

Mert : kardeş olduğumuz ne kadar belli...

Eylül : anlamadım?

Mert : ben de geçenlerde aynısını Kader'e yaptım... kızı suçladım, ağır da konuştum

Eylül : ee nasıl affettirdin kendini?

Mert : özür diledim. O da affetti...

Eylül : of Serkan öyle kolay affetmez. Yüzüğü fırlattı attı...

Mert : Benim bildiğim Serkan seni hemen affeder... ha affetmezse gider kardeşimi üzmenin hesabını sorarım ona...

Güldüm...

Eylül : ben gidiyorum... konuşucam onunla

Akşam olduğunda Güney'in verdiği adrese geldim ama sokak pek tekin değildi. Yalnız da olduğumdan da korkmuştum biraz ama ne olursa olsun gidecektim...

Kapıyı çaldım ama açan olmadı. İşte olabilirdi... bekledim. Sokaktakilerden bazıları laf atıp duruyordu, duymamaya çalıştım.

Çocuk : abla çok güzelsin be..

Eylül : git başımdan

Çocuk : yalnız oturma, gel bizle takıl

Eylül : git dedim...

Gözü çantama gitti, sonra birden yakaladı çantamı. Bir ucundan ben , bir ucundan o tutuyordu... en sonunda o aldı ve koşarak uzaklaştı. Ben de arkasından koştum ama yetişemedim. Sonra yine evin önüne gelip kaldırama oturdum.

Serkan : Eylül.. ne işin var burda?

Eylül : ben sana-...

Serkan : içeri gir çabuk...

Beni içeri soktu....

Kapıyı kapatır kapatmaz yüzümü avuçladı...

Serkan : iyi misin?

Hayır anlamında kafamı salladım...

Serkan : ne?! Sana birşey mi yaptılar?

Eylül : hayır...ama...

Serkan : ama ne?

Eylül : çantam... çantamı çaldılar...

Serkan : oh... giden çanta olsun Eylül.. sen iyisin ya...

Sarılmıştı bana...

Eylül : Serkan... ben özür dilerim

Serkan : eğer... eğer onlar sana birşey yapsaydı affetmezdim kendimi

Etrafa bakındım...

Eylül : benim odamda bir koltuk var, onu buraya alabiliriz... evden bir iki tencere tava da getiririm ben....

Serkan : anlamadım...

Eylül : ben de burda kalıcam..

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin