24.Bölüm

433 48 14
                                    

CEMRE

Sahile gelmiştik, el ele yürüyorduk. Hava da şansımıza çok güzeldi.

Güney : hava da güzelmiş şansımıza...

Cemre : biliyor musun ben de tam bunu düşünüyordum...

Güney : söyle bakalım...

Cemre : neyi?

Güney : bana ne zaman aşık oldun?

Cemre : ne zaman aşık oldum?

Bu sorusuyla beni şaşırtmıştı. Yani neden böyle birşey sorduğunu anlayamamıştım. Düşündüm... sahi ne zaman aşık olmuştum ona? Ya da gerçekten aşık olmuş muydum? Olmuştum herhalde ya... olmuştum...

Cemre : yani... ben... bilmiyorum...

Güney : nasıl yani?

Cemre : yani... karşılıksız bir aşkın peşinden koşmayı bırakmıştım... sonra seni farkettim.. benimle ilgileniyordun, seviyordun, değer veriyordun... bunu farkeder etmez sanırım...

Güney : umarım seni pişman etmem...

Cemre : sanmıyorum... sen farklısın... ve değiştin, hem de çok

Güney : iyi hadi bakalım...

Güldü.. ben de güldüm... bu sefer sıra bendeydi... sahi o bana ne zaman aşık olmuştu? Ne zamandır bunu farkedemeyecek kadar kör olmuştum?

Cemre : peki sen?

Güney : ben ne?

Cemre : sen ne zaman aşık oldun bana?

Güney : ciddi ciddi soruyor musun?

Kafamı salladım..

Güney : peki... çocukluktan beri..

ne?! Çocukluktan beri mi? Şaka yapıyordu herhalde...

Cemre : şaka!

Güney : çok ciddiyim...

Cemre : neden hiç söylemedin?

Güney : ben kara kuru birşeydim Cemre.. yanımızda altın bir çocuk vardı. Maviş, altın sarısı saçlar...

Cemre : yine de...

Güney : zaten sen çocukken de hep onunla oynamak isterdin...

Cemre : kıskandın mı Güneycim?

Güney : biraz

Göz kırpıp güldü, sonra da bana sarıldı...

EYLÜL

Karşımda sırıtıp duruyordu.

Ona aşık olmamak için böyle davranıyormuşum... öyle diyor... şaka mı yapıyordu bu çocuk? Benim aşkla meşkle işim olmaz, bunu anlamış olmalıydı...

Eylül : senden kaçıyorum evet...

Zafer kazanmış gibi kahkaha atmaya başlayınca hemen devam ettim...

Eylül : ... ama sandığın gibi sana aşık olmamak için falan değil... benim aşkla meşkle işim olmaz.. ben buraya üniversiteye girmek için bir şansım olsun diye geldim, sandığın gibi kızlardan değilim ben..

Serkan : öyle bir kız olmadığını biliyorum.. bu yüzden sevdim ya seni zaten...

Eylül : sevme... çünkü asla biz diye birşey olmayacak, sen de başka birine, kendin gibi birine aşık olup beni unutacaksın...

Serkan : bak ben bu zamana kadar kims-...

durdurdum onu...

Eylül : senin aşk hayatını dinlemek zorunda değilim... beni de ilgilendirmez zaten...

Serkan : ilgilendirsin...

Eylül : Serkan... bak daha fazla uzatma tamam mı? arkadaş olmaya devam etmek istersen tamam... ama böyle saçmalamaya devam edersen daha fazla konuşmayalım bundan sonra

Serkan : belki beni tanısan beni...

Eylül : az çok tanıdım zaten.. iyi çocuksun falan filan ama ben aşka inanmam...

Serkan : peki... o zaman ben daha fazla rahatsız etmeyeyim seni... işin vardır..

Babam bunu duysa beni keserdi...ben seni oraya okumaya gönderdim, sen erkeklerle konuşup duruyorsun derdi kesin... sonra da okuldan bile alabilirdi... üniversiteye girmek için tek şansımı da böyle bitiremezdim... koşar adımlarla, arkama bile bakmadan eve gittim.

Babam televizyonun karşısında oturuyordu yine. Mert ise bağırıyordu. Babamla kavga mı ediyorlardı. Birden yanlarına gittim...

Eylül : nooluyo?

Mert : sen içeri git Eylül...

Onu dinlemedim... kavgalarını dinliyordum...

Ahmet : kararım değişmeyecek! Bağırıp durma, yoksa...

Mert : yoksa ne? Döver misin yine? Sanki yapmadığın şey...

Ahmet : ulan senin dilin uzamış! İkisi sene gittin okudun ne hale gelmişsin! Bu kız da üniversiteye giderse senden beter olur... şimdi anladım ne kadar doğru bir karar verdiğimi...

Ne yani beni okuldan mı alacaktı? Olamaz... hayır...

Mert : sana içeri git dedim Eylül!

Bu sefer çok ciddi ve sinirli görünüyordu. Onu böyle görmemiştim.. bu sefer dinleyip yanlarından ayrıldım... Annemse mutfaktaydı ve solgun görünüyordu. Yanına oturdum...

Eylül : anne.. iyi misin?

Mesude : evet... aç mısın? Börek yapmııştım...

Eylül : boşver şimdi yemeği falan... nooluyo? Babamla abim neden kavga ediyo? Birşey anlamadım...

Mesude : boşver annecim sen onları..

Bana boşver diyordu ama gözyaşları tek tek akıyordu...

Eylül : anne! Kandırma beni... nooluyo? Çocuk değilim ben...anlat hadi

Mesude : baban... birşey düşünmüş...karar vermiş...

Eylül : neye karar vermiş? Anlamıyorum... yoksa beni okuldan mı alacak? Ama ben ona sordum, o da kabul etti... bir sorun yoktu hani? İzin verecekti okumama?

Mesude : evet.. izin vermişti ama fikrini değiştirmiş... aklında başka birşey var

Eylül : ya anne noolur sen konuş babamla, ikna et... bu okul çok güzel, ben üniversiteyi kazanabilirim...

Mesude : kızım mümkün değil artık...

Eylül : neden ama?

Mesude : baban seni Ziya amcanların oğlu Ferit'e vermek istiyo kızım...

eysercilerrr
eyserciyazar ❤️

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin