90.Bölüm

319 37 17
                                    

CEMRE
Yoğun bakıma girip Güney'in kafasını sargılar içinde gördüğüm an gözyaşlarımdan önümü göremez olmuştum. Hala odada duran doktora baktım...

Cemre : duyabilir mi beni?

Doktor : duyduğunu, hissettiğini söyleyen hastalarımız var. Metanetinizi koruyun siz...

Kafamı salladım. Doktor da çıkmıştı.... Güneyin yanına gittim, elini tuttum...

Cemre : Güney, aşkım... duyuyo musun beni? Eğer duyuyorsan aşkım, bil ki seni çok seviyorum. Yaptıklarım için, seni üzdüğüm için özür dilerim. Bu yaşımıza kadar seni, senin sevgini, bana olan aşkını göremediğim için özür dilerim Güney... noolur aç gözlerini... benim sana çok ihtiyacım var... noolur bana bu acıyı yaşatma Güney... noolur. Noolur beni sensiz bırakma. Ben yapamam... yapamam sensiz... gerçekten... benim bir tek ailem var, o da sensin Güney... noolur, tut elimi. Sık elimi noolur... bir tepki ver, birley yap noolur Güney!

Hemşire gelip beni çekip çıkartmıştı. Ne yapacağımı şaşırmıştım...

Hemşire : sakin olun... böyle yaparak hastaya yardımcı olmuyorsunuz....

Yardıma ihtiyacı olan bendim... olduğum yerde yere yığlıp ağlamaya başladım.

EYLÜL
Serkan donakalmıştı. O da mı kötü bir haber almıştı acaba?

Eylül : Serkan? Sana nooldu?

Serkan yüzüme baktı, alay eder gibi bir bakış attı bana. Acıyla gülümsemek derler ya, aynen öyle güldü bana...

Serkan : bravo Eylül, bravo, tebrik ediyorum seni... doğru adama yatırım yapmışsın...

Eylül: ne demek bu şimdi? Ne saçmalıyosun sen?

Serkan : battık Eylül! Tek kuruşumuz bile yok artık! Size komşu oluyoruz galiba... şaka gibi dimi? Ama şaka değil! Bak, eğer beni tercih etseydin hayatın berbat olucaktı, şimdi ise sen zenginsin, ben fakir....

Birşey söylememe fırsat vermeden çekti gitti...

O sırada yoğum bakımdan ağlayarak çıkan sonra da yere yığılan Cemre'yi gördüm. Hemen yanına gittim ve sarıldım. O Güney'e bense kendi halime ağlıyordum...

EYLÜL
Eve gittiğimde, Ferit gelmiş, karanlıkta oturuyordu. Ev darmadağın olmuştu. Ayağıma birşey batmıştı sanırım...

Eylül : Ah!

Ferit koşarak yanıma geldi. Ayağımı tuttu.

Eylül : bırak! Bırak beni bırak bırak! Sakın! Sakın dokunma bana!

Ferit : özür dilerim... şey yardım edeyim mi?

Eylül : sakın! Sakın yaklaşma bana...

Ferit : tamam...

Zorla yürüyüp en yakın koltuğa oturdum. Feritse dün olanlar yaşanmamış gibi davranıyordu. Ayağımdaki yarayı çantamdaki yara bandıyla kapattıktan sonra kendimi misafir odasına kapatacaklen Ferit beni durdurdu...

Eylül : yapma! Noolur yapma!

Ferit : tamam tamam... şey... ben dün için...şey bu sana...

Elindeki kutuyu uzattı. İçindeki bir kolyeydi. Değerli birşeye benziyordu...

Eylül: yap yap yap sonra hediyelerle kandır... inanmıyorum ya! Ferit ne hale geldiğimi görmüyo musun?!

Ferit : sana vurmamam lazımdı

Eylül: vurmaman lazımdı. Bu mu? Bu kadar mı? Sen bana tecavüz ettin Ferit!

Ferit : sen benim karımsın... yanlış olan birşey yok bunda

O anlamadan kendimi hemen misafir odasına kapattım. Kapımı yumrukladı ama başka birşey yapmadı. Ben ağlarken o bana tehdit yağdırıyordu...

Ferit : bugün dinlen... ama yarın... yarın kaçamazsın Eylül...

2 hafta sonra
SERKAN
Yeni evimize taşınmıştık ama kimsenin tadı tuzu yoktu.
Yemeği yedikten sonra odama çıktım. Dertleşebileceğim kimse kalmamıştı. Kardeşim, Güney hala yoğun bakımdaydı. Sevgilim ise yurtdışında tatilde. Kendimi berbat hissediyordum...

Yeniden Miray'ı aradım. Bu sefer açtı telefonu. Sonunda dönmüştü demek ki....

Serkan : Miray... döndün mü artık?

Miray : ben döneli 4 gün oldu Serkan

Serkan: dört gün mü? Ama ben seni aradım defalarca, açmadın...

Miray : Serkan.. şey... ben...

Serkan: neyin var senin? Ben burda ne haldeyim...

Miray : duydum Serkan... duydum. Zaten söyleyeceğim şey onunla ilgili

Serkan: nasıl yani?

Miray : bizimkiler... yani annemler... bunu duyunca... şey... yani artık bu ilişkiyi onaylamıyolar

Serkan : bi dakika... nasıl yani? Benden ayrılıyor musun?

Miray : Serkan... ben özür dilerim...

Serkan : sizinkiler mi istiyo yoksa sen mi istiyorsun ayrılmayı? Hı Miray? Zenginken peşimden koşan, Miray, şimdi ilk fırsatta bana arkasına dönüyor... öyle mi?! Alışverişe gidelim Serkan, şunu yiyelim Serkan... yiyelim, alalım Miray, pişman da değilim yanlış anlama ama ilk fırsatta gitmen... buna diyeek tek kelime bulamıyorum...

Miray : ben...

Serkan : sen ne Miray?! Sen ne?!

Miray : özür dilerim Serkan, annemler...

Serkan : bana palavra sıkma Miray! Bana yalan söyleme! Cesaretin yok dimi yüzüme söylemeye? Telefondan söyledin bitti, öyle mi?

Birşey söylemediğinde sinirle yatağa attım telefonumu. Hayatımdaki herşey berbat gitmek zorunda mıydı? Ben bu kız yüzünden Eylül bana yaklaşğında ona bunu yapamayacağımı söylemiştim... bu kız yüzünden! Ama ikisinin de derdi paraydı.... biri para yüzünden benimle çıkmıştı, diğeri de param yüzünden terk etmişti...

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin