28.Bölüm

444 44 13
                                    

SERKAN

Annem, er ya da geç öğrenecekti, çünkü Eylülün muhtemelen bir süre burda kalması gerekicekti. Hepsini, bildiğim herşeyi anlattım ona...

Nazan : ay yazık kızcağıza... para için demek

Serkan : maalesef

Nazan : e ama oğlum, saklayacak mıyız biz kızı? 

Serkan : izin vermeyecek misin?

Nazan : hayır annecim, onu demiyorum, tabii ki kalsın da sonuçta kız ev hapsinde mi olucak? Elbet dışarı çıkacak, okula gidecek. O zaman babası görürse ne olacak? Yani sonuçta kız 18 yaşından küçük, çocuksunuz siz hala. Sakladığımız için bizim bile başımız derde girebilir...

Serkan : çıkmayacak anne. Dışarı çıkmayacak... Mertle konuştular. Zaten Mert her gün gelip gidecek, babası da asla şüphe etmez, sonuçta burda çalışıyo. Zaten bir süre kalıcaklar, sonra bir yolunu bulucam dedi Mert.

Nazan : iyi bakalım... ben yarın Mertle konuşurum. Bir yardıma ihtiyacı varsa hallederiz...

Serkan : süpersin anne...

Odama çıkacakken annem beni durdurdu...

Nazan : sen bu kızdan hoşlanıyosun dimi?

Nerden anlamıştı? Yoksa Defne mi söylemişti? Kardeşimin ağzında bakla ıslanmazdı zaten, başka kim söyleyecekti ki?

Serkan : Defne mi söyledi?

Nazan : doğru yani... biliyodum. 

Serkan : bak anne, benim öyle avare ezip derslerimi aksatacağım falan yok...

Nazan : öyle birşey demedim zaten... 

Serkan : o zaman?

Nazan : gidene kadar kaynanalık yapmayacağıma söz veriyorum... (gülerek)

Yüzüme gülmeyen bi annem kalmıştı, o da güldü...

Serkan : sen de dalga geçiyosun...

Nazan : tamam.. tamam birşey demedim annecim, sinirlenme

Serkan : öyle birşey yok. Olmayacak da... hanımefendi istemiyor.

Nazan : boşver oğlum, sana kız mı yok?

Yok annecim, onun gibisi yok. Taktım ben ona...

GÜNEY

Nereye gidecekti ki babam? Naapıyordu bu adam? Annemden gizli ne işler çeviriyordu. 

"Zaten Selin de yok"

Ne demekti bu şimdi?

Güney : baba? Nooluyo? Nereye?

Ekrem : Güney? Nooldu oğlum?

Güney : bunu sana sormak lazım. Ne işler karıştırıyosun sen?

Ekrem : sen bana hesap mı soruyosun? Hangi yüzle?

Güney : annemden işler karıştırdığın için olabilir mi?

Ekrem : işlerle alakalı bir durum. Seni ilgilendiren birşey yok...

Beni dinlemeden çıktı gitti. Bu işte bir iş vardı ama ben bulacaktım. Babamın ne haltlar yediğini öğrenecektim...

Ben biraz oturup birşeyler izledim. O sırada annem geldi...

Selin : oğlum... naapıyosun burda tek başına?

Güney : canım sıkıldı birşeyler izliyodum

Selin : baban nerde?

Güney : işlerim var dedi çıktı

Selin : aa evet, şirketten aradılar beni de. Onu halletmek için çıktı herhalde...

Güney : hı hı, kesin öyledir...

Selin : birşey mi dedin oğlum?

Güney : yok, ben odama gidiyorum dedim

Selin : tamam...

EYLÜL

Defne bana birşeyler anlatıyordu ama dinleyebildiğimden emin değildim. Aklım çok farklı şeylerdeydi. Mesela ne yapacaktım? Burda kalamazdım. Tamam belki 1 gün belki 2 gün, bilemedin 3 gün, ama daha fazla olmaz. Bir yolunu bulmam lazımdı. Babam çoktan polise gitmiştir. Beni bulurlardı, bulunca bir güzel döver, morluklarım geçince o nikahı kıydırmak için yeniden çağırırdı imamı. Peki ama ne yapacaktım? Artık çok geçti, beni bulsa da döverdi, kendi ayağımla yanına gitsem de döverdi.

Defne : Eylül.. Eylül sana diyorum...

Eylül : efendim

Defne : ohoo... ben deminden beri kime anlatıyorum?

Eylül : ya kusura bakma...

Defne : ya sen niye takıyosun ki burda seni kimse bulamaz

Eylül : bilmiyorum... bulursa biterim ben

Defne : bulamaz merak etme. 

Eylül : devamsızlıktan da kalırım okulda. Ne olacak?

Defne : olan okula olsun, gerekirse açıktan okursun. 

Eylül : of...

Defne : biraz neşelen ya...

Eylül : halim yok

CEMRE

Annem hazırlanmış dışarı çıkıyordu. Hemen durdurdum onu...

Cemre : anne.. nooldu? Bir yere mi diyorsun?

Melek : ya evet çıkmam lazım kızım

Cemre : neden, kötü birşey mi var?

Melek : yok kızım, dernekten bir arkadaş doğum yaptı, onu ziyaret edicem

Cemre : bu saatte? Keşke yarın sabah gitseydin...

Melek : altımda araba var kızım, gidip gelicem, sen keyfine bak

Cemre : iyi tamam ben de Fatma'ya senin kolyeni sorayım, belki bulur.

Melek : çok iyi olur...

Annem çok garip ve telaşlı görünüyordu. Acaba birşey var ama bana mı söylemiyordu?

GüNEY

Odama gidiyordum ki ayağıma birşey çarptı. Yere eğilip baktım, bir kolyeydi. Annem düşürmüş olmalıydı...

Güney : Anne... kolyen.. kolyeni düşürmüşsün. Sonra çaldılar diye hizmetçilerden bilirsin

Selin : ben o kadar kötü müyüm oğlum?

Güney : kötü değil de aceleci ve sabırsızsın birazcık

Selin : annenle dalga geçiyorsun bir de

Güldüm...

Selin : tamam tamam hadi ver şunu...

Güney : al bakalım...

Kolyeyi ona uzattığımda kaşlarını çatarak baktı...

Selin :  bu benim değil ki oğlum


Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin