133. Bölüm

263 28 5
                                    

SERKAN
Serkan : neden böyle dedin ki? Yani ben fakirliğe dayanamayan zengin şımarık bir çocuk muyum? Bu mu Eylül?

Eylül : sen farklı bir ortamda doğup büyüdün... bu çok doğal ama benim yaşadığım ve geldiğim yeri bir çöplük gibi görmen hoşuma gitmedi Serkan. Hepsi bu!

Serkan : ben böyle mi dedim? Çöplük mü dedim? Eğer öyleyse ben de böyle bir çöplükte yaşadım Eylül hatırlarsan. Yanımda sevgili diye gezdirdiğim kız, sırf ben o çöplükte yaşamaya başladım diye beni terketti

Eylül : sen de buna çok içerlenmişsin galiba Serkancım... çok mu üzüldün terkedildiğin zaman? ... ama bak şimdi madem taşınacak kadar paran var, ara eski sevgilini, belki sana geri döner... ne dersin?

Serkan : saçmalıyorsun Eylül..

Eylül : ben saçmalıyorum.. ben aptalca davranıyorum.. ben üzüyorum, ben kırıyorum... herşeyi ben yapıyorum.. herkes doğru, ben yanlış...

Serkan : bence sen biraz yat uyu, yarın sakince konuşuruz bu konuyu...

Eylül : uyumak mı? Hayır.. daha senin bu çöplükten kurtuluşunu kutlucaz Serkancım... ben Mertleri arıyayım, sen Güneylere haber ver, parti verelim..

Serkan : sen de Ferit'i ara, barda ben onu kovmadan önce kaldığınız yerden devam edersiniz, ne dersin Eylül?

Eylül bana tokat atmıştı... o an ileri gittiğimi anladım.. Ferit meselesini neden yeniden açmıştım ki...

Eylül : doğru, ben beni tecavüz eden adama gideyim... zaten bu anı bekliyordum ya ben...

Serkan : özür dilerim Eylül...bunu demek istememiştim...

Eylül : yoo tam da bunu demek istedin bence. Baban da haklıydı.. ben sana layık falan değilim... adam önceden bunların yaşanacağını görmüş demek ki. Haklısın ama haklısın... başkasının kullanıp attığı bi kadınla evlenmek kolay değil Serkan. Ama keşke bunu evlenmeden önce farketseydin.

Serkan : Eylül, lütfen... öyle birşey demek istemedim sana...

Eylül : yastığını ve yorgan alıp çıkar mısın odadan?

Serkan : ne? kovuyor musun?

Eylül : seninle yatmak istemiyorum. Çıkacak mısın? Yoksa ben mi çıkayım?

Serkan : tamam ben çıkarım...

Yastık ve yorgan alıp çıktım odadan... herşeyi yanlış anlamıştı oysa ki.. ben de Ferit demeyecektim ama... herşeyi hatırlattım ona yine... psikoloğa gidip onun için inşaa etmeye çalışğım bu hayatı bir kelimemle yerle bir etmiştim...

CEMRE
Sabah bir öpücükle uyandırılmıştım. Güney yine kahvaltıyı yatağa kadar getirmişti..

Cemre : alışırım ama ben böyle.. her sabah böyle... her gün isterim

Güney : alış.. her sabah hazırlarım ben de...

Cemre : sen kaşındın...

Çok acıkmıştım birşeyler yedim...

Güney : yavaş ye boğulacaksın

Cemre : acıkmışım.. naapıyım?

Güney : kızımız da baya acıkmış anlaşılan.. seni hiç bu kadar iştahlı görmedim çünkü

Cemre : oğlumuz demek istedin herhalde.. evet olabilir..

Güney : kahvaltıdan sonra bizim ufaklığa birşeyler alalım mı?

Cemre : nasıl yani?

Güney : ne biliyim? Bebek odası takımı, kıyafet, oyuncaklar falan

Cemre : daha çok ufak, cinsiyeti bile belli değil. Nasıl eşya alıcaz Güney?

Güney : beyaz sarı falan alırız... hadi ya lütfen..

Güney çocuklar gibi karşımda gülüp bana yalvarıyordu.. reddedemezdim...

Cemre : tamam.. ama iş?

Güney : bugün gitmem.. sizden değerli mi?

gülerek kahvaltıma geri döndüm...

EYLÜL
Serkan kahvaltıyı hazırlayıp çıkmıştı. Benim ise kahvaltı edecek keyfim yoktu, hazırlanıp çıktım. Aynı hastanede çalışıyorduk, normalde buna çok sevinmem gerekirken bugün hiç de sevinememiştim.

60larının sonunda bir teyze gelmişti, kemik erimesi vardı, dizleri çok ağrıyormuş.  Kızı kenarda bizi izlerken ben de ona yardımcı olmaya çalışıyordum...

Teyze : aa evli misin kızım sen?

Eylül : evet

Teyze : maaşallah.. çok küçük duruyosun, kaç yaşındasın sen?

Eylül : 22

Teyze : pek de küçüksün... zor değil mi?

Eylül : zormuş teyzecim.. çok zormuş

Teyze : ah be kızım, neden öyle şikayet ederek söyledin ki? Hayat bu, ne olacağı belli olmaz, ben eşimi 30 yıl önce kaybettim, daha kızım ufacıktı... keşke didişseydik de yanımda olsaydı diyorum her gün.. zordur elbet ama seviyorsan üstesinden gelirsin be güzel kızım...

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin