34.Bölüm

383 46 5
                                    

GÜNEY
Fısıltıları dinleyip ne söylediklerini anlamaya çalıştım ama bu çok zordu.

Ayşe : Güney bey, birşey mi istediniz?

Bi bu eksikti...

Güney : yok birşey...

Dikkatimi verip dinlemeye başladım, ne konuştuklarını anlayamıyordum ama ses annemin sesi değildi, ondan eminim...

Ekrem : Melek, git!

Melek mi? Melek teyze mi? Cemrenin annesi? Ne işi vardı onun şimdi burda?

Güney : aslında birşey istiyorum evet. Annem buraya geçen gün bi kolye bırakmıştı, kimin olduğunu bilmediği için

Ayşe : evet, burda Güney bey

Kolyeyi elinden alıp cebime koydum ve mutfaktan çıkıp salona, yanlarına geçtim... şüphelerim vardı, ve bunu doğrulamanın tek yolu vardı..

Güney : Melek teyze? Hoşgeldin

Melek : hoşbuldum Güneycim. Biz de Ekremle derneğin kasasındaki son parayla ne yapacağımızı konuşuyorduk...

Güney : kolay gelsin...

Başka birşey konuşmadan yanlarından çekip gittim. Bir sonra geri dönüp cebimden kolyeyi çıkardım...

Güney : Melek teyze, kolye senin mi? Yerde buldum da. Annemin kolyesi değil çünkü bu

Melek : ah Güneycim teşekkür ederim. Ben de bunu arıyordum deminden beri.

Güney : ne demek..

Sinirle yanlarından ayrıldım. O şerefsiz, annemi aldatıyordu, hem de aşık olduğum kızın annesiyle!

SONGÜL
Okulun popüler kardeşleri Defne ve Serkanın doğum günü partisi vardı, ben burda acı çekerken onlar gülüp eğleneceklerdi... dün aklıma geldikçe hala canım acıyordu...

Flashback/ Songül
Doktor, anında yapabileceğini söyledi, nasıl yani? Hemen mi? Şu anda? Hazır değilim...

Hazır olabilecek miyim? Sanki bekletince hazır olabilecekmişim gibi.

Annemin yüzüne baktım, bakışlarında sadece nefret vardı.

Ameliyathaneye girdiğimde korkudan titriyordum. Doktor yanıma geldi...

Doktor : korkma... uyuyacaksın. Hemen bitecek...

Songül : istemiyorum...

Doktor : birkaç dakika içinde kurtulucaksın ondan... annenin yanında sormadım, tecavüz müydü?

Songül : hayır...

Doktor : anladım...

Songül : istemiyorum.. aldırmak istemiyorum onu

Doktor : ama annen...

Songül : annem umrumda değil. Ben bu bebeği doğurmak istiyorum

Doktor : yapamam. 17 yaşındasın, bunu yapamam.

Songül : lütfen... yalvarırım. Ben bakıcam ona. Zaten 1 ay sonra 18 olucam. Lütfen

Flashback sonu

SERKAN
Eylülle gece buluşmalarımız alışkanlık haline gelecekti anlaşılan. Çünkü öğlenleri Mert varken Eylül benden olabildiğince uzak duruyordu.

Sabah mutlu bir şekilde uyandım. Bugün diğer günlerden farklıydı. En güzel doğum günüm olacaktı çünkü Eylül de yanımda olacaktı.

Bizimkiler hazırlıklar peşindeydi ama hiçbirimden haberim yokmuş gibi davranacaktım.

Eylül tüm gün mutfaktan çıkmamıştı, arada su içme bahanesiyle yanına gidiyordum ama Mert de orda olduğundan bana pek bakmıyordu.

Defne : Serkan, ay acaba bizimkiler ne aldılar bize? Araba?

Serkan : yuh Defne! Araba mı?

Defne : ne var? 18 yaşındayız artık. Arabamız olabilir

Serkan : ehliyetimiz yok farkındaysan

Defne : evet de ne var onda, hemen alırız.

Serkan : hiç bekleme canım kardeşim...

Defne : ben ümitliyim...

Serkan : her zamanki gibi sana kolye ya da bileklik, bana da saat alınacak Defnecim. Boşuna ümitlenme

CEMRE
Serkan ve Defnenin doğum günü partisi vardı. Güney beni kapının önünden alıcaktı, birlikte gidecektik. Hazırlanıp kapı önüne çıktım.

Dakikalarca bekledim ama Güney bir türlü gelmiyordu...

Tam Güney'i arayacakken koşturarak geldiğini gördüm, sinirli gibiydi, benimle konuşmadı bile. Konuşmadan yan yana yürüdük öylece. Ne yapmıştım ki?

EYLÜL
Abimle hazırlıkları tamamlamıştık. Serkanla Defnenin arkadaşları da gelmeye başlamıştı.

Kader : Eylül! Mert! Selam...

Mert : merhaba ve görüşürüz..

Kader : yaa.. Mert, nereye?

Mert : eve. Size iyi eğlenceler...

Kader : kalsaydın, eğlenirdik...

Mert : parti falan bana göre değil. İyi eğlenceler... abicim sen de kendine dikkat et

Eylül : merak etme

Kader : sen kalıyo musun? Harika!

Eylül : kalıyorum ama partide olmucam. Az biraz uzakta kalıyorum...

Serkan : partide yokum mu dedin yoksa yanlış mı duydum?

Eylül : evet..

Gelenlerin şuan bana bakıp bakıp fısıldayarak konuştuklarını farketmiştim. Üzerimde hala spor kıyafetlerim vardı, saçım başım da tüm gün çalışmaktan dağılmıştı muhtemelen...

Serkan : doğum günü çocuğunu kıracaksın yani

Eylül : davetli değilim, ben sadece çalışanım, unutma... neyse, ben müştemilata geri dönsem iyi olacak.

Serkan : doğum günü çocuğunun sevgilisi kontanjanından ötürü özel olarak davet edilmene gerek olduğunu düşünmüyorum

Kader & Defne : oha! Sevgili mi?

Serkan : Evet..
Eylül : hayır!

Aynı anda söylemiştik...

Kader : evet mi hayır mı?

Serkan : siz ona bakmayın. Sevgiliyiz evet.

Kader : vay be Serkan.. hiç beklemezdim

Serkan : nasıl yani?

Kader : ben aşık olmam diyen çocuk nerde?

Serkan : o çocuk çok yanılmış Kadercim..

Defne : benim kardeşim sırılsıklam aşık oldu Kader, inanamazsın.

Serkan : çok konuşma!

Onların sohbeti arasında yanlarından sıyrılıp kapıya doğru yöneldim. O sırada kapıdan içeri güzel, kısacık bir elbise giymiş bir kız girmişti ve hızlı adımlarla Serkan'ın yanına gidip boynuna sarılmıştı...

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin