43.Bölüm

429 50 12
                                    

CEMRE
hem suçlu hem güçlü olmak buna denirdi işte... ne zaman birşey olsa konu dönüp dolaşıp Serkan'a geliyordu. Anlamıyorum... evet yıllarca boş bir hayalin peşinden koşmuşum, yıllarca dibimdeki gerçek aşkı görememişim ama artık biliyorum... bu çocuğu sevdiğimi biliyorum... ama o bana güvenmiyordu demek ki, onu sevdiğime inanmıyordu. En ufak bir hareketinde Serkan'a gideceğimi sanıyordu ama yanılıyordu.

Ben ona aşık olmuştum.

Evet, aşıktım...

Ve şimdi o beni ardında bırakıp giderken içim acıyordu...

Ya da Songülle tüm gece hastanede kaldığında...

Ya da beni umursamadığında...

Geri gelir miydi?

Gelirdi... gelirdi dimi?

Bağlanmıştım, o beni güldürüyordu, herşeye rağmen...

Ve ben onunla tüm hayatımı birlikte geçirmek istiyordum...

Ama o Serkanı böyle kafama kakıp duracaksa, bu iş nasıl yürüyebilirdi ki?

SERKAN
Sonunda... sonunda söyletebilmiştim...

Eylül : gülme

O söyleyene kadar güldüğümün farkında değildim...

Serkan : tamam.. tamam.. dur bi dakika... kaybetmekten korkmak derken? Ne demeye çalışıyorsun?

Eylül : anladığın gibi. Bir gün sıkılıp gidersen...

Serkan : sen bana güven... seni bırakmaya niyetim yok benim

Eylül: eğer gidersen, bir gün benden vazgeçersen, bil ki bunu yapan ilk kişi sen olmayacaksın... herkes benden vazgeçti... ama eğer vazgeçersen, o zaman geri dönüşü olmaz

Serkan : öyle birşey olmayacak diyorum... sadece güven tamam mı?

Eylül : tamam... ayrıca... sevgili olmamız beni zırt pırt öpebileceğin anlamına gelmiyor...

Serkan : ne zaman öpmemi istersin? (Sırıtarak)

Kaşlarını çatarak bana baktı...

Serkan : yarın, bugün, ya da şuan...

Git gide ona yaklaşıyordum, o ise gerilemeye başlamıştı...

Ben bir adım atıyorken, o da bir adım geriliyordu..

En sonunda duvara tosladı ve kaçacak bir yeri olmadığını anlamıştı.

Gözlerime bakıyordu...

Serkan : çok mu beğendin?

Eylül : n-neyi?

Serkan : gözlerimi...

Eylül : ne? Gözlerin mi?

Serkan : bakıp duruyorsun da... çok mu beğendin?

Eylül : güzel... fena değil...

Serkan : fena değil demek...

Eylül : hı hı

Serkan : seninkiler çok güzel... yeşilin en güzel tonu falan sanırım...

Eylül : ben art-...

Serkan : dur bi dakika... sorumu cevaplamadın... ne zaman öpmemi istersin? Bana bir zaman ver ki... ben de ona göre hareket edeyim... yine bir tokat yemek istemem

Güldüm...

Kahkaha attı...

Duyduğum en güzel kahkahaydı sanırım

Eylül : haketmiştin...

Serkan : cevap?

Bir elim duvardayken, diğer elimle belini sarmıştım.

Eylül : gitmem ger-...

İyice yaklaşırken nefeslerinin sıklaştığını duyabiliyordum...

Alnına ufak bir öpücük kondurdum...

Rahatlamış bir halde gözlerime bakıyordu...

Serkan : öpüceğimi mi sandın? Yok... sevdiğim kızdan tekrar tokat yemeye niyetim yok...

Güldü...

Onu bol bol güldürmek için kendime söz vermiştim...

Serkan: hani benim sevgime inanmıyorsun ya...

Eylül : ee?

Serkan : sana sende neyi sevdiğimi söyleyeyim mi?

Eylül : neyi?

Serkan : inatçılığını seviyorum, sürekli burnunun ucuna düşen gözlüğünü düzeltişini seviyoru-...

Eylül : artık gözlüklerim yok, Defne bu-...

Serkan : seviyordum... gözlüklerin.. güzeldi... ama gözlerinin rengini belli etmiyordu... böyle daha çok sevdim...

Eylül : şey ben...

Serkan: yanıma geldiğinde yanaklarının kızarışını, cevap veremeyince ellerini önünde birleştirip parmaklarınla oynayışını ve bu hareketini izleyişini seviyorum... konuşmadan önce önüne düşen saçlarını kulak arkasına atmanı seviyorum...

Önüne düşen saçını kulağının arkasına atmıştım...

Serkan : tıpkı böyle... gülüşünü seviyorum... sağ yanağında belli belirsiz çıkan o minik gamzeyi seviyorum... kahkahanın sesini seviyorum, ve onu daha çok duymak istiyorum...

Belindeki elimi çekip yanağına koymuştum...

Serkan: beni kıskanışını seviyorum, o anki surat ifadeni de... ama bunu görmek için seni tekrardan sinirlendirmeye niyetim yok...

Yine gülünce yanağındaki o belli belirsiz gamzeyi sevdim yavaşça

Serkan : ders dinlerken kalem ısırışını seviyorum, ki bunu konuyu anlamadığında yapıyorsun sanırım...

Eylül : sen nerden biliyorsun bunu?

Serkan : ben derste seni izliyordum...

Kafasını aşağı eğmişti...

Serkan : ağlamanı sevmiyorum ama benim yanımda güçlü kız yönünü bir yana bırakıp tamamen kendin olarak ağladığın için seviniyorum... bana tüm endişelerini söylerek kendini bana açtığın için seviniyorum...

Gözlerini yine gözlerime dikmişti...

Serkan : kısaca ben seni sen olduğun için seviyorum... kıyafetlerin, gözlüğün ya da tarzın beni etkilemiyor... o yüzden kendini küçük görmeyi vazgeç Eylül...

Eylül : tamam... ben cevabımı aldım sanırım...

Serkan : Cemre benim kız kardeşim gibi... Defne gibi... tüm çocukluğumuz birlikte geçti. Onun bana hisleri beni ilgilendirmiyor. Önemli olan seninkiler...
Benimkiler ortada zaten...

Buram buram EySer mi koktu buralar? 🙊🔥 Cemre-Güney- Songül üçgeninde neler olacak bakalım?
Bu bölüm eyserciyazar 'a gelsin o halde 💜

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin