16.Bölüm

515 56 14
                                    

EYLÜL

Okulda artık kimse benim hakkımda konuşmuyordu, rahatlamıştım. Sınavlarım güzel geçiyor, Kaderle arkadaşlığımı da ilerletmiştim. Çekinerek onu evime çağırmayı düşündüm ama ister miydi ki?

Eylül : Kader...

Kader : efendim?

Eylül : ya birşey dicem ama ne düşünürsün bilemem...

Kader : söyle bakalım

Eylül : çıkışta bize gelmek ister misin? Annem yemek falan da yapmıştır

Kader : aa ne güzel olur... bana şu son konuyu da anlatırsın dimi?

Eylül : tamam, hem çalışırız beraber

Kader : sen bunu neden çekinerek sordun ki?

Eylül : ne biliyim, sonuçta benim durumumu biliyorsun, alışkın değilsindir şimdi sen...

Kader : saçmalama kızım, beni tanıyamadın mı?

Gülümsedim...

SERKAN

Eve geldiğimde Mert önüme yemekleri koymuştu. Gerçekten güzel yemek yapıyordu. Acaba Eylül için de yemek yapıyor mu diye geçirdim içimden.. ne diyosun oğlum, kendine gel. Yine de düşüncesi moralimi bozmaya yetmişti, bana neyse sanki... Güney haklı mıydı yoksa? Annem bunu bilse kalp krizi geçirirdi herhalde, bana layık gördüğün gelin bu mu diye. Bunları düşünürken gülmüş olucam ki Mert'in dikkatini çekmişti...

Mert : kötü mü olmuş?

Serkan : haa yok.. sana değildi tepkim

Mert : iyi tamam.. başka isteğiniz yoksa...

Serkan : yok, sağol. Bak sizli konuşma ne olur. Hatta arkadaşça konuşabilirsin benimle...

arkadaş mı? Arkadaş olmak nedir Serkan? Oldu olacak kanka ol, yarın öbür gün nikah şahitleri olursun...

Mert : peki...bu arada sen Eylülle nerden tanışıyorsun? Aynı okulda mısınız yoksa?

Başladı sevgilisini konuşmaya...

Serkan : evet, bizim sınıfta

Mert : yaa canım benim, ondan rahatsız oldu demek ki... utandı.

Canım benim?

Serkan : Eylül pek öyle tip bir kız değil gibi, taktığını sanmıyorum.

Mert : takmıştır. Ya şey sorucam ben aslında...

Serkan : haa anladım... sen Eylül'ü merak ediyorsun...

Mert : evet, yani okula alışamadığını düşünüyorum. Böyle onu rahatsız eden var mı yok mu bilmek isterim.

Serkan : yani, kızlar vardı aslında onlar da kesti artık...

Mert : ben erkekleri kastetmiştim. Sen iyi birisine benziyorsun... ama diğerleri belli olmaz. Rahatsız eden varsa işini halledeyim...

işini halletmek?

Serkan : e tabii, insan sevgilisini merak eder.

bu Mert, gerçekten Eylül'ü seviyor ve önemsiyordu. Zaten onun olması gereken tam da böyle birisiydi...

Mert : ne sevgilisi?

Gülmeye başladı...

Serkan : nooldu?

Mert : sevgilim mi sandın? Kız kardeşim o benim...

kız kardeşim... kız kardeşim mi demişti... rüya değildi, yanlış da duymuyordum...

kız kardeşim...

EYLÜL

Kader ile eve gelmiştik, Kader bizim evin haline biraz şaşırmıştı ama belli etmemeye çalışıyordu. Ben ayakkabılarımı çıkarıp içeri geçince o da öyle yaptı...

Mesude : hoşgeldiniz kızlar..

Kader : merhaba

Eylül : anne bu Kader

Mesude : aa o Kader mi? Gelin hadi, börek yapmıştım, az önce çıkardım fırından.

Kader : börek mi? Hayır demem valla...

Kaderle beraber annemin yaptıklarından yiyorduk.

Kader : Mesude teyze, ellerine sağlık, bunlar müthiş...

Mesude : afiyet olsun kızım... sık sık gel, ben yaparım...

Kader : valla süper olur...

Mesude : Eylül seni çok anlattı bana...

Kader : öyle mi? Kötü anlatmadı inşallah

Mesude : yok kızım, olur mu öyle şey...

GÜNEY
Okulda Cemre'yi görünce yanına gittim, tek başına oturuyordu, elinde kağıt kalem vardı, birşeyler çiziyordu...

Cemre : aa Güney, naber?

Güney : iyi sen?

Cemre : iyi ben de...

Güney : ne yapıyosun?

Cemre : çizim yapıyorum. Mezuniyet elbisemi diktirmek isitiyorum. Kimseyle pişti olup rezil olmak istemem...

Güney : senin rezil olmak gibi bir şansın yok ki... ne giysen yakışır sana...

Ne diyorsun lan oğlum? Kaptırdın kendini oyuna, kendi sevgilinmiş gibi iltifat ediyorsun kıza. Anlamasa bari..

CEMRE

Güney, iltifat edip utanmış mıydı yoksa bana mı öyle geliyordu? Utanmıştı, utanmıştı... Onu ilk defa böyle görüyordum. Gülümsedim... aslında iyi de hissettirmişti iltifat almak. Tabii gönül isterdi ki bu iltifatı bana yapan Serkan olsun ama değildi işte, yine de iyi hissetmiş ve gerçekten mutlu olmuştum... Daha ne kadar bu oyuna dayanabilecekti bakalım, çevresinde tonla kız dolanırken daha ne kadar dayanabilecekti bana...

Cemre : Songülle konuştun mu?

Güney : niye konuşayım?

Güldüm... hoşuma mı gitmişti... hemen ciddiyetimi korudum... ama o farketmişti bile, o da güldü ve çenemden tutup ona bakmamı sağladı.

Güney : nooldu, neden güldün?

Hadi bakalım Cemre, cevabını kendin bile bilmediğin şeyi ona nasıl söyleyeceksin bakalım...

Cemre : hiç... yani sözünü tuttun ya, ondan sevindim...

Güney : anladım... söz verdim ben... ben sadık bir adamım, tabii ki sevgilime ihanet etmem...

Göz kırpıp güldü. Söylediklerine ben de güldüm...

Biz gülüyorken Serkan bir sandalye çekip yanımıza geldi.

Serkan : taze çiftimiz de burdaymış.. nasıl gidiyo? Bu asi çocuk seni üzüyor mu Cemre?

Güney : aşk olsun abi, ben onu üzer miyim ya?

Serkan : olsun tabii, aşk olsun diye uğraşıyoruz burda...

Serkanın aşırı neşeli hali Güney'in de dikkatini çekmiş olacak ki bi ona bi bana bakarak güldü...

Güney : hayırdır abi, bu neşeni neye borçluyuz?

Serkan : aşkı bulmama...

Bu bölüm benden bölüm isteyen canım yazar @eysercilerrr  'e gelsin o zaman, öpüldün... (bilgisayardayım kalbini gönderemiyorum, göndermiş say )

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin