31.Bölüm

406 48 7
                                    

EYLÜL
Utanıyordum. Uyanır uyanmaz gece olanları düşünüp yanaklarımın kızardığını hissettim. Sonra Defne geldi yanıma

Defne : uyanmışsın... hadi gel kahvaltı edelim...

Eylül : ya benim iştahım yok...

Defne : olmaz!

Gözlüğümü takıcakken hemen elimden alıp engel oldu.

Eylül : yaa, Defne naapıyosun?

Defne : bekle beni...

Beni bırakıp elinde ufak bir kutuyla geldi.

Defne : iki buçuk numara demiştin dimi?

Eylül : ne?

Defne : gözlerinin derecesi iki buçuktu dimi?

Eylül: evet...

Defne : tak bunları

Eylül : ne bu?

Defne : lens. Gözlükleri unutacaksın. Kullanışlı, pratik.

Eylül : hayır.. ya olmaz ben mutluyum gözlüklerimle

Defne : ya beni dinle, tak şunları hadi...

Defnenin verdiği lense baktım. Sonra onun gösterdiği gibi takmaya çalıştım. Birkaç denemeden sonra başarmıştım..

Defne : harika! Nasıl? Rahat görüyor musun?

İlginç bir şekilde rahat hissettim kendimi. Gözlüğümden daha bile iyi görüyordum...

Eylül : evet... rahat...

Defne : bak bunları uyurken çıkarıp sabahları yenisini takarsın tamam mı?

Eylül : tamam...

SERKAN
Sabah yatağımda uyandığımda ofladım. Herşey o kadar gerçek gibiydi ki... Eylül'ün bana beni sevdiğini söylemesi, sarılması, gülmesi, bana güvenmesi... tüm gece birlikte dışarıda oturmamız, üşüdüğünde ona sarılmam ve onun buna gülümseyerek karşılık vermesi... çok güzeldi ama gerçek değildi işte... yine yatağımda uyanmıştım.

Mutfakta annemi görünce şaşırmıştım...

Serkan : anne, hayırdır? Mert yok mu?

Nazan : burda oğlum, geldi. Ama markete çıktı, birşey kalmamış evde. Çocuklarıma kahvaltı hazırlamak istedim, olamaz mı?

Serkan : olabilir tabii

Nazan : senin birşeye mi canın sıkkın?

Serkan : yoo

Hapşırdım. Annem endişeyle yanıma geldi...

Nazan : şimdiden hasta mı oldun annecim? Daha havalar o kadar soğumadı bile. Dur ben sana ıhlamur hazırlayayım.

Serkan : anne abartma. Sadece hapşırdım... büyütme  bu kadar.

Nazan : sen benim biricik oğlumsun... seni düşünmeyeceksem kimi düşünmeyeceksem kimi düşünücem?

Serkan : canım annem... gerçekten büyütmene gerek yok. İyiyim ben. Kızlar uyanmadı mı?

Defne : uyandık kardeşim.. uyandık...

Eylül ve Defne gelmişti. Eylül yüzüme bile bakmıyordu...

GÜNEY
Babam sabaha karşı gelmişti. Sesini duymuştum. Sanırım içmişti çünkü odasına giderken birşeyleri devirip gülmeye başlamıştı..

Dışarı çıkacakken annem yanıma geldi.

Selin : kahvaltı etseydin oğlum. Nereye böyle acele acele?

Güney : çıkmam lazım anne, dışarıda yapıcam kahvaltıyı

Selin : Serkanla mı yine?

Güney : yok...

Selin : yine mi oğlum? Bırak kızların peşinde koşmayı

Güney : bu sefer öyle değil annecim. Özel biri...

Selin : özel? Kimmiş bu?

Güney : sonra söylerim...

Selin : madem öyle gel benimle

Güney: anne çıkmam lazım... sonra

Selin : ya tamam, gel sadece...

Annem bir sepet içine birşeyler doldurmaya başladı...

Selin : hava güzel bugün. Gidin, açık havada pilnik yapın...

Tabi ya! Bu benim aklıma nasıl gelmemişti? Annemin yanağını sıkıp öptüm...

Güney : tabii ya! Harikasın anne!

Selin : hadi bakalım...

CEMRE
Kapının önüne çıktığımda Güney elinde bir sepet ile beni bekliyordu.

Cemre : bu sepet ne?

Güney : sana da günaydın aşkım...

Yanağımdan öptü...

Ben de onu yanağından öpecekken o kafasını çevirdi ve dudaklarıma ufak bir öpücük kondurdu...

Cemre : çok kötüsün!

Güney : sevgiliye kötü denmez. Hem ben sana sürpriz hazırladım, senin bana dediğine bak

Cemre : sürpriz mi?

Güney : evet... gel bakalım benimle...

Elimden tutunca gülümsedim ve nereye giderse onu takip ettim.

Bolca yeşilliğin olduğu bir yere gelmiştik. Ben sahilde, deniz kenarında bir cafede kahvaltı ederiz diye düşünmüştüm.

O ise bir ağacın altına pike serdi...

Cemre : naapıcaz burda?

Güney : otursana

Dediğini yapıp oturdum. Sepetten bir sürü yiyecek birşeyler çıkarmıştı.

SERKAN
Eylül'e baktığımda bir değişiklik farketmiştim. Gözlükleri? Gözlükleri nerdeydi?

Annem benden önce davranıp sordu..

Nazan : Eylül, gözlüklerin nerde kızım?

Annemin, Eylül'e iyi davranması hoşuma gitmişti. Oysa ben kızacağını falan düşünmüştüm...

Defne : attık annecim. Lens varken kim gözlük kullanır ki? Numaralarımız aynıymış, kendi lenslerimden verdim. Zaten bu tehlikeyi atlatsın beraber gideriz doktora...

Eylül kafasını kaldırıp Defne'ye gülümsedi...

Eylül : sağol ama birkaç gün sonra gözlüğe geçerim ben... zaten kaçak gibi yaşarken bir de doktora gidebileceğimi sanmıyorum

Defne : bir yolunu buluruz. Dimi abicim?

Defne bana sırıtıyordu. Sonra Eylül de bana döndü...

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin