32.Bölüm

401 48 7
                                    

SERKAN
Eylül bana döndü ve gülümsedi...

Gülümsedi...

Kahvaltıyı bitirdikten sonra bir fırsatını bulup yanına gittim.

Eylül : birşey mi oldu?

Serkan : dün gece çok güzel bir rüya gördüm

Eylül : rüyalar güzel olur zaten. kötü olanlar kabustur...

Serkan : rüyaydı..kesinlikle bir rüyaydı...

Eylül : ne gördün?

Serkan : biz, ikimiz... yani

Eylül : oha! bir de gelmiş anlatıyor musun?

Serkan : öyle değil, yanlış anladın..

Eylül : ne o zaman?

Serkan : bana sarılıyodun falan...

Eylül : benimle dalga mı geçiyorsun? Rüya falan... şimdi de hatırlamıyor numarası mı yapıyosun?

Serkan : bi dakika.. gerçek miydi?

Eylül gözlerini devirip hafifçe güldü..

Eylül : evet...

Tam sarılacakken Mert geldi...

Mert : Eylül! Gözlüklerin nerde? Takılıp düşeceksin şimdi bir yere

Eylül : lens taktım. Defne çok ısrar etti

Mert : iyi tamam o zaman

Hala yanlarından gitmemiştim.

Mert : rahat mısın? Nasıldı gecen?

Eylül bana baktı.

Eylül : iyi, rahatım. Asıl evde neler oldu anlatsana

Mert : annem anladı aslında, mutlu da oldu. Ama babamın yanında ağladı tabii.

Eylül : babam?

Mert : imamı getirdiğinde ben de annem de evdeydi. Seni sordu, giyiniyo dedik. Sonra onlar geldi. Adam baban yaşında Eylül...

Eylül : naaptılar peki?

Mert : odana gitti, seni göremeyince çıldırdı. gelenlere durumu açıklayamadı ama anladılar tabii. Hepsi gittiğinde çok öfkeliydi...

Eylül : polis? Polise haber verdi mi?

Mert : bu sana güzel bir haber... polise falan gitmedi.

Eylül : oh be! Şimdi naapıcaz peki?

Mert : sana ev tutucam. Orada kalırsın. Ama 18'ine girene kadar ortalıklarda görünme

Eylül : dışarı çıkmayacak mıyım hiç?

Mert : yani...

Eylül : bizim mahalleden başka yerde bir ev bulamazsın

Mert : evet... o yüzden aklımda birşey var

Eylül: ne?

Mert : bir arkadaşım var, İzmir'de. Oraya git. 18 olduğunda döner gelirsin.

Serkan : olmaz!

Mert, bana baktı...

Mert : neden olmaz?

Serkan : Eylül burda kalsın... annem de birşey demedi hem...

Eylül : Mert haklı. Buralarda görünmemem lazım. Orda istediğim gibi dışarı çıkabilirim. Beni de bulamaz

Kafasına koymuştu, gidecekti. İnatçı kız. Annemle bir an önce konuşup bu işe engel olmasını istemeliydim...

CEMRE
Güney, sepettekileri tek tek çıkarıp pikenin üstüne koyuyordu.

Cemre : bunların hepsini sen mi yaptın?

Güney : hayır

Güldü...

Tabii ki o yapmamıştı...

Cemre : zaten sen yapsaydın bu kadar güzel görünmezdi

Güney : sen bana beceriksiz mi diyorsun? Ben yemek yapsam parmaklarını yersin, parmaklarını...

Cemre : diyosun?

Güney : evet, diyorum...

Cemre : bir gün yaparsın o zaman

Güney : yaparım tabii ki prenses

Cemre : tamam o zaman

Prenses...

Bu çocuk bana kendimi gerçekten prenses gibi hissettiriyordu...

EYLÜL
Mert tam yanımızdan gidiyorken Nazan hanım geldi yanımıza.

Eylül : Mert'i ben lafa tuttum kusura bakmayın...

Nazan : yok, onun için gelmedim. Sizinle birşey konuşucam...

Al işte... kovacaktı beni. Bir gece fazla bile gelmişti... keşke Mert kalacağım yeri ayarlamış olsaydı, ya da en azından bilet paramı çıkartmış olsaydı...

Hepimiz oturduk. Nazan hanım ise düşünceliydi. Serkan ise dikkatlice annesine bakıyordu. Ağzından çıkacak bir kelimeyi merakla bekliyor gibiydi...

Nazan : kalacak yer ayarlayabildiniz mi?

Mert : ben düşünüyorum birşeyler. 2 güne Eylül gitmiş olacak.

Nazan : ondan demedim. Ben Eylül burda kalabilir diyecektim...

Eylül : yok olmaz... yani teşekkür ederim, bana evinizi açtınız ama ben gitsem iyi olacak

Nazan : peki... o zaman şöyle yapalım...

Bir teklif sunacak gibiydi...

Nazan : yemekten anlar mısın?

Eylül : efendim?

Nazan : yemek yapma konusunda diyorum, abin kadar yetenekli misin?

Eylül : eğitimini almadım ama yemek yapabiliyorum.

Nazan : o zaman sen bizim yeni personelimizsin...

Serkan birden ayağa fırladı...

Serkan : anne! Naapıyosun sen?

Nazan : bi otur oğlum. Sözümü bitirmemi bekle...

Eylül : Nazan hanım. Benim paraya acil ihtiyacım olur, hemen gitmem lazım çünkü. 2 günlük çalışma ile sizden para alacak değilim.

Nazan : öyle değil... bizim arkada müştemilat var, orada kalıcaksın. Abine yardım edersin, böylelikle karşılığını ödersin. Ne dersin?

Serkan şimdi gülüyordu. Bu fikir onun da işine gelmişti. Bense düşünceliydim...

Mert : ne dersin Eylül?

Eylül : bilmem ki?

Mert : gözümün önünde olman iyi birşey. Benim aklıma yattı.

Eylül : İzmir'e gitsem daha güvende olurum bence

GÜNEY

Karşımda tatlı tatlı bakıp bana gülümsüyordu. Ara ara, kendi hallerinde oyun oynayan çocuklara doğru bakıyordu.

Güney : evlensene benle ya...

Cemre hışımla bana döndü. Lokması boğazında kalmıştı sanırım, öksürüp duruyordu...

Cemre :ne?!

Güney : evlen benle. Ben her an seninle olmak istiyorum.

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin