13.Bölüm

493 52 23
                                    

EYLÜL
Ne yani, abim Serkanların evinde mi çalışıyordu? Bula bula burayı mı bulmuştu işe girecek? Zaten okulda yeteri kadar malzeme oluyordum, bir dedikodu malzemesi daha eklenmişti işte...

Ayrıca bu çocuk ne saçmalıyordu? Mert'e neden sevgilisi olduğumu söylemişti ki? Hem olsam ona neydi ki?
Sinirle çıktığında ben de peşinden gittim.

Eylül : Serkan!

Serkan : nooldu?

Eylül : nooluyo ya? Senin kimseye böyle davranmaya hakkın yok tamam mı? Hem ne bu sinir?

Serkan : sinirlenmedim. Sadece sevgilini uyardım, akşama yetişecek onca yemek var, o ise kendi keyfini düşünür olmuş.

Eylül : kimsenin kendi keyfini düşündüğü falan yok.

Serkan : neden burdasın o zaman?

Eylül : onu Mert'e, sadece birkaç saat öncesinden o kadar kişiye yemek hazırlamasını söylemeden önce düşünmeniz lazımdı. Hepsini tek başına bitiremezdi, ben de yardıma geldim, oldu mu?

Serkan : o yüzden mi mutfakta gülüşüp duruyordunuz?

Eylül : işinden keyif almak diye birşey var, ya da ufak şeylerden mutlu olmak falan hani... tabii sen nerden bileceksin, soğuk soğuk durur bakarsın anca.

Serkan : soğuk?

Eylül : evet, soğuk... soğuksun.

Ne dedim ben? Evet doğru söyledim, soğuktu ama sonuçta şuan abimin patronuydu. Dediklerimi geri almak isterken bana cevap verdi...

Serkan : peki Eylül... o zaman ben soğuk soğuk durup keyfini kaçırmayayım. Sen sevgilinle yemekleri bitirmeye devam et...

Bu çocuğun derdi neydi? Hala sevgilin diyip duruyordu.

Eylül : sevgilim değil!

Bana inanmaz şekilde baktı, yüzünde alaycı bir gülüş vardı...

Serkan : hı hı... arkadaşın o zaman...

Ya sabır...şimdi de arkadaş oldu...

Eylül : arkadaşım falan değil... senin derdin ne?

Serkan : derdim falan yok...

Eylül : o zaman niye kardeşim için sevgilin diyip duruyorsun?

Serkan : haaa... demek öyle... kardeş... ben seni kardeşim gibi görüyorum masalı yani... hep öyle olur zaten...

Tam cevap verecekken Mert geldi...

Mert : Eylül hadi gel noolur, şu işi yetiştirelim, sonra dile benden ne dilersen...

GÜNEY
biraz erken gitmiştim Serkanlara. Ne kadar önce gidersem o kadar iyiydi. Hem biraz Serkanla konuşmak istiyordum. Şuan Cemreyle olduğum için her ne kadar mutlu olsam da içimde bir burukluk vardı, Serkanın bu konu hakkındaki gerçek düşüncelerini öğrenmek istiyordum. Ona ihanet ediyormuş gibi hissediyordum bazen...

Serkan : hoşgeldin kardeşim... iyi ki geldin, patlıyordum sıkıntıdan...

Güney : nooldu kardeşim? Moralin bozuk... yoksa Cemre...

Serkan : ne Cemresi oğlum ne diyorsun sen?

Güney : ne biliyim abi, moralim bozuk diyince...

Serkan : yok be oğlum... bil bakalım bizim yeni mutfak sorumlumuz kim?

Güney : kim?

Serkan : şu geçen gün Eylülle gördüğümüz çocuk var ya...

Güney : oha o mu?

Serkan : ta kendisi...

Güney : ee ne var bunda abi?

Serkan : oğlum Eylülün sevgilisinin benim evimde ne işi var?

Güney : işini yapıyo oğlum, bu seni neden rahatsız ediyo ki?

Serkan : ben... bilmiyorum...

Güney : sen onu boşver de, ben seninle birşey konuşucam...

Serkan : nooldu?

Güney : şimdi hani biz Cemreyle çıkıyoruz ya..

Serkan : ee?

Güney : sen bozulmadın dimi?

Serkan : delirdin mi oğlum? Niye bozulayım?

Güney : yani sen... ne biliyim oğlum, hoşlanmıyo muydun?

Serkan : saçmalama oğlum. Kız kardeşim gibi o benim. Defneden çok da farkı yok yani...

Ciddi gibiydi. Yani içinde burukluk yok gibiydi, üzgün gibi de durmuyordu, rahatladım... o sırada Cemre geldi içeri. Melek teyzeye selam verdikten sonra yanına gittim. Harika görünüyordu. Kısa, dar, gri renk bir elbise vardı üzerinde.

Cemre : Selam...

Güney : selam...

Serkanı görünce biraz onu süzdü, - bana öyle bakmadın be Cemre! Hiç hem de.... - sonra elimi tutup onun yanına geçti. Cemre ikimizin ortasındaydı...

Eylül ve sevgilisi olan çocuk ise Serkana seslenip gideceklerini söylemişti...

Mert : yemekler bitti, servis elemanları var herhalde, geri kalanını onlar hallederler.

Serkan : sağolun... bu arada kusura bakma

Mert : dert değil.

Serkan : gerçekten özür dilerim. Siz de bize katılın lütfen...

Mert : hiç gerek yok, biz gidelim...

CEMRE
Ben Serkanın yanında oturuyorken o benimle ilgilenmiyordu bile. Eylül ve yanındaki bir çocuğu görünce ayaklandı. Sahi Eylülün burda ne işi vardı? Yoksa temizlikçi olarak falan mı gelmişti? Bunun düşüncesi bile komikti...

Konuşmalarına kulak misafiri oldum. Serkan onları da davet etti. Naapıyordu bu çocuk? Şaka falan mı bu?

GÜNEY
Cemre yanımda,elleri ellerimde ama aklı Serkanda. Bunu görebiliyordum, hissedebiliyordum. Benim elimi tutuyor ama yüzüme bile bakmıyordu. Naapacağımı bilmiyordum. Kıskanıyordum, deliler gibi kıskanıyordum. Bu oyuna kendimi fazlasıyla kaptırmıştım, onu gerçekten sevgilim gibi hissediyor, o her Serkana baktığında mideme kramplar giriyordu. Onu kendime çekip sarılmak, öpmek ve sen benim sevgilimsin, sadece bana bak demek istiyordum, ama olmuyordu, yapamıyordum...

eysercilerrr bölüm istedi, ben de hemen yazdım ❤️ veee bu bölüm asıl olarak songuncuay için gelsin istiyorum. Bölümler birazcık gecikmeli gelebilir haberiniz olsun, vizeler, finaller falan.... Sonraki bölümde görüşmek üzere 👋

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin