70.Bölüm

340 30 12
                                    

EYLÜL
Ferit ve emlakçıyla tek tek ev dolaşıyorduk, o kadar sıkılmıştım ki... üstelik evde tek başıma Ferit ile kalıcak olma düşüncesi beni fazlasıyla geriyordu... yine de bu bir an önce olmalıydı çünkü annemin bir an önce tedavi olması lazımdı.

Ferit : Eylül.. Eylül burası nasıl?

Eve baktım, çok büyük duruyordu. İki kişi naapıcaktık bu evde?

Eylül : güzel.. güzel güzel olmasına ama biraz büyük değil mi?

Ferit : evet ama büyük olması daha güzel değil mi?

Eylül:bence küçük olsun, tabi sen bilirsin

Ferit : yok yok, senin istediğin gibi olsun, daha küçük evlere bakalım biz...

Birkaç ev daha gezdik. Ufak bir müstakil evdi burası. Şimdiye gezdiklerimizin en küçükleri olduğundan ve çok da sıkıldığımdan burayı beğendiğimi söyledim...

Ferit : tamam beğendiysen, burayı alıyoruz...

Gülümseyerek sevinmiş gibi yaptım. Rol yapmak, aramızdaki samimiyetin git gide arttığını sanmasıyla daha da zorlaşıyordu...

Ama biliyordum ki, bu durum git gide zorlaşacaktı...

SERKAN
Yaptığımdan öyle pişman olmuştum ki.... o anı geri almak isterdim...

Miray : şey ben...

Serkan : özür dilerim, özür dilerim...

Miray : dileme... bu çok... tatlıydı...

Serkan : hayır hayır... olmamalıydı... özür dilerim...

Miray : Serkan.. özür dileme, alt tarafı ufak bir öpücüktü

Serkan : hayır hayır, anlamıyorsun, yapamam... olmuyo Miray. Ya gerçekten yaparım sandım ama bu iş sandığımdan zormuş.

Miray : anlamadım?

Serkan : aklımda başkası varken sana bakamıyorum bile... kusura bakma

Miray : salak mısın sen?! Beni az önce öptün sen!

Serkan : saçma sapan birşeydi o, özür dilerim

Miray : tamam, defol git o zaman...

Serkan : memnuniyetle...

GÜNEY
Saatlerce Cemreyi bekledim ama yoktu. Acaba gerçekten Songülün suçu yoktu ve herşey bir yazı benzerliğinden dolayı kafamda kurduğum birşey miydi diye düşünmeye başlamıştım.

Çünkü eğer öyle olmasa, Cemre gerçekten Songül tarafından kaçırılmış olsa, o zaman Cemre serbest kaldığında buraya gelirdi, gelmemesi için hiçbir sebep yoktu ki...

Ama Cemre gitmiş, ifade vermiş... neden yalan ifade versin ki?

Bunları düşünmekten kafayı yiyecek gibi oldum. Okula gidecektim nasıl olsa. Cemre de muhtemelen okula gelicekti ve orda konuşacaktık...

Ertesi gün sınıfa girdiğimde Cemrenin orda olduğunu gördüm, hemen koşarak yanında gittim...

Güney : Cemre... Cemre, aşkım nasılsın? Hı? Birşey söyle bana hadi noolur...

Cemre : iyiyim...

Güney : oh be... iyisin evet, iyi görünüyorsun. O çatlak sana birşey yapmadı dimi?

Cemre : iyiyim dedim ya Güney. Bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum, lütfen...

Güney : tamam tamam... neden evimize gelmedin? Hı?

Cemre : ben... ben babama herşeyi anlattım Güney (fısıldadı)

Güney : ne?!

Cemre : anlattım işte... göz göre göre daha fazla aldatılmasına izin vermezdim. Aldatılmak çok kötü Güney... evet bunu öğrenmesi iyi olmadı, belki onu üzdü ama en azından daha fazla aptal yerine konmasına izin veremezdim...

Güney : annem biliyo mu?

Cemre : babama söylememesini istedim.

Güney : baban ne dedi peki?

Cemre : hiç birşey... şaşırdı tabii. Ne diyebilir ki? Sonsuz güvendiği, onu çok sevdiğini sanan kadın ona neler yapıyor... kolay mı?

Biraz fazla heyecanla söylemişti bunu. Başta anlam veremesem de babası için söylediğini tekrardan hatırlayarak bu halini üzüntüsüne bağladım...

Güney : değil tabii ki...

Cemre : neyse, ben babamla kalıyorum yani.

Güney : peki biz ne olucaz ? Nikahımız?

Cemre : ertelesek olur mu?

Güney : ertelemek mi? Cemre ben bunu sana daha önce sordum....

Cemre : o zaman durumlar böyle değildi...

Güney : yapma... bak ben babanla konuşurum. Hatta bu akşam size geleyim. Babanla bu durumu konuşayım. İsteyeyim seni.

Cemre : Güney...

Güney : Cemre.. lütfen... biz birbirimizi çok seviyoruz, lütfen engellerin bizi yıkmasına izin verme...

Cemre : tamam... tamam gel bu akşam...

Güney : tamam... tamam gelicem

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin