17.Bölüm

500 51 14
                                    

CEMRE
aşık olmak mı? Ne saçmalıyordu bu çocuk? Saçmalık? Kabustu bu dimi? Kabustu.. olamazdı... imkansızdı. Serkandı bu ya Serkan.. o asla birini sevmezdi.. bu kötü bir kabustu... adeta dünya başıma yıkıldı...

Güney : ne? Aşık mı oldun? Saçmalama oğlum...

Serkan : yalan mı söylicem oğlum?

Güney : hadi len!

Serkan : ben gayet ciddiyim kardeşim

Güney : kime aşık oldun? Yoksa...

Serkan: ta kendisi...

Güney : oğlum sen iyi misin? Doktora falan görün bence

Serkan : saçmalama oğlum...

Kimden bahsediyorlardı?

Güney : oğlum, resmen kör olmuşsun sen... o kızın neyine aşık oldun lan sen?

Serkan : ben... bilmem... belki de birşeyine aşık olmam gerekmiyordur kardeşim...

Güney : saçmalık!

Cemre : bi dakika, ben mi kaçırdım? Kimden bahsediyoruz?

Serkan : Eylül...

Gülerek söylemişti, suratında kocaman bir sırıtış vardı...

Cemre : Eylül mü? O kim? Alt sınıflardan mı? Tanımıyorum ben...

Serkan : tanıyorsun Cemre...

Güney : hani şu bizim sınıfa yeni gelen kız yok mu? O işte Cemrecim...

Cemrecim?

Eylül? O Eylül mü yani? O kız ve Serkan? Nasıl ya? Serkan ciddi ciddi ona mı aşık olmuştu? Saçmalık. İmkansız...

Olabilir mi? Aşık mı olmuştu cidden? İkisini yan yana düşününce bir gülme almıştı beni... şaka gibiydi... evet evet, kesin şakaydı

Serkan : nooldu? Neden gülüyosun?

Cemre : komik şakaydı, bitti...

Serkan : ne şakası Cemre? Aşık oldum diyorum ve gayet ciddiyim. Bu zamana kadar bu konu hakkında birşey söylediğimi gördünüz mü siz benim?

Güney : haklı... görmedik...

Serkan : sevgilim olacak kız o

O böyle söyleyince Güneyi bir gülme almıştı, kahkahayı patlatmamak için kendini zor tutar gibi bir hali vardı, benimse dünyam başıma yıkılmıştı, kendimi ağlamamak için zor tutuyordum...

Güney : peki onun bundan haberi var mı kardeşim?

Serkan : şey... yok... yani henüz yok... ama olacak

EYLÜL
Okul çıkışı herkes dağılırken ben de Defne'yi bekliyordum, dışarıda bir banka oturmuştum. O gelene kadar kitap okumaya başladım.

Serkan : boşsa oturabilir miyim?

Eylül : tabii...

Serkan : naber?

Eylül : iyi sen?

Serkan : iyi ben de...

Eylül : peki...

Serkan : ya ben şey diyecektim aslında...

Eylül : dinliyorum...

Bir süre durdu, birşey söylemeden bön bön suratıma bakıyordu, anlam verememiştim. Gözleri mavi miymiş? Şimdi farkediyorum. Biraz daha bakmaya devam edip kafasını yana çevirdi ve ellerini saçlarında gezdirdi...

Serkan : şey...ben... şey öğrendim ya... Mertle konuştuk da... Mert senin abinmiş

Sorar şekilde söylemişti bunu...

Eylül : evet de ben bunu zaten sana söylemiştim. Niye ilk defa duymuş gibi şaşırdın ki?

Serkan : ciddi olduğunu düşünmemiştim... dalga falan geçiyorsun sanmıştım.

Salak mıydı bu çocuk? Yoksa öyle olmak için çabalıyor muydu? Eğer çabalıyorsa gerçekten büyük bir emek söz konusuydu... gülmeden edemedim...

Serkan : neden güldün? Bugün neden herkes bana gülüyo?

Eylül : diğerlerini bilmem ama ben komik buldum da ondan...

Serkan : neden?

Eylül : çalışanların adını soyadını falan bilmez misiniz siz?

Serkan : anlamadım? Adı soyadı derken? Neden ki?

Salaktı... süzme salaktı... çaba falan yoktu. Sorularındaki saflık, yüz ifadesine vurmuştu gerçekten...

Eylül : hani, Mert'in soyadına baksaydın zaten aramızda bir akrabalık olduğunu görebilirdin... ki gerek de yok aslında, dediğim gibi, bunu ben zaten sana söylemiştim...

Serkan : ben de inanmayıp sevgilin sanmıştım.

Eylül : evet, komik... yani sevgilim olsa bile ne olur ki? Bundan sana ne? Yani seni neden ilgilendirsin ki bu durum?

CEMRE
Kendimi okula verememiştim, kafamda Serkanın aşık oldum diyişi yankılanıyordu. Şansımın kalmadığını yüzüme vurur gibiydi ses tonu. Aşıktı ona... gözlerinin içi gülüyordu ondan bahsederken... ben de öyle hissediyordum ona karşı, ama o aynı şeyi hissetmiyordu işte. Karşılıksız bir aşktı benimkisi... aşık insan aşık insanın halinden anlardı, ben de anlıyordum işte. Bir tek Güneyi çözememiştim, o... çok garipti...

Okul çıkışı Güneyle yürüyorduk, hala okulun bahçesindeydik. Gözüm bankta oturan Eylül ve Serkana gitti. Kalbim acıyordu, Serkan o kızla gülüşüyordu. Ben aşkımdan ölecekken, o mutluydu.

Güney : sesin çıkmıyor

Cemre : iyiyim ben...

Güney de onları görmüştü

Güney : vay be! Serkan kardeşim hızlı çıktı... inanamıyorum valla, ben evde kalır, yalnız çürür bu gidişle derken o birini buldu bile... aşkını buldu çocuk, şimdi de açılıyo... yürü be kardeşim! Ben yapamadım, bari sen yap...

Bu ne demekti şimdi? Kime açılamıyordu?

Güney : yani.. ben şey...

Serkan o sıra bizi konuşurken görüp gülümsedi. O gülümseyiş benim için herşeyin bittiğine işaretti.. Ben de beni böyle mutsuz görsün istemedim. Ben de ona onsuz mutlu olduğumu gösterebilirdim, onsuz da mutlu olabilirdim belki... beni acı çekiyorken görsün istemezdim... ağlayamazdım da onun karşısında.

Bir an, hiç düşünmeden yaptım bunu. Çevremizdeki insanları, hala okulda olduğumuzu umursamadan birden Güneyin dudaklarına yapıştım...

Aşk AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin