okuyucuya teşekkür notu: hikayemi 33 kişinin okuduğunu görüyorum. Bu beni ne kadar mutlu etti anlatamam. Dilerim sayınız gittikçe çoğalır ve benim de mutluluğum katlanır. Yorumlarıyla beni ekstra mutlu eden arkadaşlara da kocaman teşekkürler.. sevgiyle kalın..
2. bölüm- rüyaların içinde kaybolmak
Gördüğüm gerçek ama gerçek olmayan rüyanın etkisini üzerimden atamıyordum. Ne ara uyudum? neden uyanamadım? Neden acı çektim? Ve neden böyle bir rüya gördüm? Ya da en önemlisi rüya olduğunu bildiğim halde neden bu kadar gerçekçiydi her şey? Kendimle cebelleşmem tüm haftamı aldı. Dışarıdan bakıldığında sessizliğe gömülmüş ve zaruri durumlar dışında konuşmayan ben içimde deli gibi bağırarak bu soruları kendime soruyordum. En çok ta Balkarla konuşmaktan korkuyordum. Çünkü herkese sıraladığım uyduruk uyuyakalmışım hikayesi Balkar'a işlemez ve konuşma benim her şeyi dökülmemle sonlanırdı. Korkum şu ki bu deli saçması Balkarla aramıza soğukluk girmesine neden olabilirdi. İyi ama neden böyle bir suçluluk duyuyorum? Suçluluk duyacak ne var? Bilmiyorum. Aklımdaki soru lokomotifine bir vagon daha ekleyerek bilinmeze doğru ilerliyorum. Kafa içi muhabbetim bu sefer Asile'nin sesiyle bölündü:
'' Hazar duymuyor musun beni?'' yanımdaki ranzada yatan Asile ses tonundan ve yüz ifadesinden anladığım kadarıyla en az üçüncü defa sesleniyordu bana.
''Kusura bakma, dalmışım'' dedim. ''Bir şey mi oldu?''
'' Telefonun çalıyor kuzum duymuyor musun? Sende bir haller var ama hayırlısı. Önce telefonu hallet sonra istersen konuşalım.'' Dedi. Telefonu elime aldığımda Balkar'ın 3 cevapsız araması ve 5 okunmamış mesajıyla karşılaştım. Oflaya puflaya kalktım yatağımdan, koridora doğru ilerlerken bir yandan da mesajları okumaya başladım.
'' Canım uyuyor musun?''
'' Bu gün yeterince uyumuştun oysa?''
'' Bak yine bir yerlerde bayıldıysan kucaklamaya gelebilmem için konum at''
'' Yurdun önüne geliyorum?''
Son mesaja gelince gözlerim büyüdü resmen.
''Yurdun önündeki parktayım..''
Hemen odaya koşup hırkamı aldım. Kapıya doğru yöneldim. Nefesim benden önce koşuyordu sanki. Kapıda Elnare abla ve Gülfiya sohbet ediyordu. Beni uzaktan görünce ikisi de samimice gülümsedi. Yanlarına yaklaştıkça yavaşladım.
'' hayırdır kızım? Bir şey mi oldu?'' dedi Elnare abla. Omuz silktim. ''almam gereken ufak tefek var abla,bi koşu gidip gelsem?'' dedim. Yüzüme dikkatlice bakıyordu. Muhtemelen bu gün olanları kafasında tartıyor ve ihtiyatlı yaklaşıyordu. ''olur, tabi'' dedi. ''lütfen geç kalma. Yere tükürüyorum kurumadan buradasın'' dedi gülerek. Gülümsemeyle karşılık verdim. Tam çıkacakken arkamdan seslendi.
'' lütfen geç kalma merak ederim''
Olur dedim koşarken.
Parka varmıştım. Gözlerim Balkar'ı arıyordu. Hırkamın cebinden telefonumu çıkardım. Tam Balkarı arayacakken arkamdan biri koluma dokundu. Döndüğümde tanımadığım biri vardı karşımda. ''Ne var '' dedim gözlerimi devirerek. Arkasında bir kaç metre ötede bankta oturan arkadaş grubuna dönerek kahkaha attı. ''duydunuz mu hem güzel hem atarlı'' dedi. Şaşkınlıkla yüzüne baktım. '' Ne saçmalıyorsun sen? Çekil git başımdan ağzımı bozdurma benim'' diyerek uzaklaşmaya başladım. Kollarımı göğsüme kavuşturup hızlı hızlı yürümeye başladım. Arkamdan gelen ayak sesleri ve sözlü tacizlerden onların da beni takip ettiğini anlıyordum. Hızlıca uzaklaşmanın bir yolunu arıyordum. Yurda doğru yöneldiğimde benden daha önce davranan sapık önümde belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3
FantasyÖlüm Oyunu Kabulleniş ve Ölüm Oyunu Parçalanma Ve sonunda Ölüm Oyunu Uyanış ile 3 kitap bir arada.. Bu hikayenin birden çok başrolü var. Bu hikâyede birden çok kişinin aşkı var. Bu hikâyede intikam peşinde koşan çok kişi var. Hepsinin düşmanı ortak...