Yudel'in sırtında toplamda 2 gün yolculuk etmişti. Mola verdiklerinde genelde hiç konuşmuyorlardı. Daha doğrusu Hazar, Yudel'in konuşma ısrarına asla karşılık vermiyordu. Yüzü asılan ve canı sıkılan Yudel sonunda pes ediyor ve sonraki molada yine aynı şeyler yaşanıyordu.
Anlamıştı. Hazar'ı geçmişle alakalı konuşmaya asla ikna edemeyeceğini anlamıştı. Çünkü ne söylerse söylesin ya da hangi anıya değinirse değinsin Hazar'ın gözleri alaycı bir şekilde devriliyor, sözlü olmasa bile bakışlarıyla yalanlarını yüzüne vuruyordu. Bu Hazar'ın " Sana inanmıyorum, benim için yoksun" deme şekliydi.
Yeniden durmuşlardı. Hazar'ın hıza alışmış gözleri yavaş yavaş normal netliğine dönerken tedbir amaclı, tedirgin ve bir o kadar da hızlı bir şekilde etrafını incelemeye başladı.
Gece, ay ışığının nazlı aydınlığı ile siyahtan biraz olsun sıyrılmış, açık gök yüzü ertesi günün güneşli olacağının habercisiydi. Ertesi günü görebilecek olanlar için ne mutlu bir haber diye geçirdi içinden. Belki kır gezisi belki piknik yaparlar. Canlı şehir sokaklarını gezip alış veriş yapmak isteyenler için de müthiş bir fırsat bu hava. Iyi ama neredeyiz?
Gözleri önce hayretle açıldı. Gördüğü şeyin benzerlik olduğunu düşünmüştü. Sonrasında orada olmaması gerektiğini ve aslında aklının kendine oyun oynadığı tesellisi ile gözlerini yeniden yumdu. Tekrar açtığında, gece karanlığında ufak tefek benzerlikler görüşüne takıldığı için kendisini geçmişin sayfalarından birinde olduğuna inandırıyordu.
" Şaka mı bu?" Sesini kendisi bile zor duymuştu. Yudel yüzünü incelemeyi bırakıp söylediği şeye yoğunlaşarak anlamaya çalıştı. " Efendim?" Diye tekrar ettirmek istedi. Hazar 180 derece dönüp karşısına çıkacak tanıdık manzarayı gözleriyle kucakladı yeniden.
" Diyorum ki şaka mı bu? Neden buradayız?"
Yudel biraz ezilerek biraz da çekinerek " Tmavy'nin farklı bir espri anlayışı var" dedi.
Hazar aldığı cevaba sinirlenmişti. Yudel 'in Tmavy'den sanki sevdiği bir dostuymuş gibi bahsetmesi daha doğrusu Tmavy'i onaylar bir şekilde ondan bahsetmesi canını çok sıkmıştı. Yudel'in yakasından çekip yüzüne yaklaştırdı. Dişlerinin arasından tıslar gibi konuşmaya başladı.
" Buna espri mi diyorsun Yudel? Bu.. Bu düpedüz hırsızlık! Dur tahmin edeyim yeri de sen ayarladın Ona!"
Yudel Yutkundu. Evet, yeri Tmavy için O ayarlamıştı. Şu esnada doğruyu söylemek pek akıl kârı gelmediğinden sadece olumsuz anlamda başını sallamakla yetindi. Hazar aldığı cevaptan tatmin olmamıştı. Yudel'in kendisine hala yalan söylüyor olmasını kaldıramıyordu. Adı gibi emindi çünkü. Kayzer ve Gölge'nin ilk Akademisi'nin, kendisinin ve diğer arkadaşlarının ev olarak gördüğü kulübenin Tmavy tarafından kullanılması bir nevi kutsal değerlerine hakaret gibiydi. Yakasını sertçe bıraktı. Bakışlarındaki öfke yerini acıma hissine bırakmıştı.
" Sen nasıl bu hale gelebildin? Ben anlayamıyorum. Seni tanıyorum. Sen bu olamazsın!"
" Elimi tutsaydın belki de.. daha farklı olabilirdi"
Ve yeniden öfkesi sahneye çıktı. Yudel'i hava akımıyla yerden kaldırıp şiddetli bir şekilde bir kaç metre öteye savurmuştu.
" Sakın! Sakın suçlusu benmişim gibi vicdanını rahatlatmaya çalışma!"
Söyleyecek sözü kalmamıştı genç adamın. Içinde çatışan fikirler kafasını allak bullak ederken attığı adımların hesabını yapamıyordu artık. Neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu ayırt edemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3
FantasíaÖlüm Oyunu Kabulleniş ve Ölüm Oyunu Parçalanma Ve sonunda Ölüm Oyunu Uyanış ile 3 kitap bir arada.. Bu hikayenin birden çok başrolü var. Bu hikâyede birden çok kişinin aşkı var. Bu hikâyede intikam peşinde koşan çok kişi var. Hepsinin düşmanı ortak...