Okuyucuya Not:
Herkese kocaman sevgiler ve selamlar!
Bu yayınlayacağım bölümden sonra yaklaşık 2 hafta kadar ara vermek durumundayım. bu sürede sorular, yorumlar ve önerilere geri dönüş yapacağım. Yalnızca yeni Bölüm ekleyemeyeceğim. Yeni bölüme kadar sevgiyle kalın.. Hoşçakalın
*******
Akademiyi sevmiştim. Kendine has kokusu olan mahzeni, ahşap kulübeyi, eğitmenlerin öğrencilerle ilişkilerini, mutfakta çalışmayı ve daha bir sürü şeyi. Burada yaşamak insana terapi gibi geliyor. Acılarını, kayıplarını ve olumsuzlukları unutturup yeniden başlama fırsatı veriyor. Öğrenciler ve eğitmenler birbirine ailenin üyesiymiş gibi bağlılar. Kimse kimseyi ardında bırakmıyor ya da hikâyesiyle yargılamıyor. Koşulsuz bağlılık ve güvenle kucaklıyor. Nasıl başarıyorlar anlamak çok güç ama burası başarılamaz denilen şeylerin başarıldığı yer.
Öğrenci olarak ilk işim yatakhaneye taşınmak olmuştu. Revirde sıkılmaya başlamıştım, yurt ortamından geldiğim için yalnız yatmak garip geliyordu. Roza'yla zaten kaynaşmıştık, diğer kızlar da cana yakın davranıp beni hemen aralarına aldılar. Çok çabuk arkadaş edinemeyen ben, iki haftada bir sürü arkadaşa sahip olmuştum. Büyülü bir dünyanın içinde, her gördüğüme şaşırarak yaşıyordum. Uçan nesneler, ışık hızıyla yarışacak kişiler, geleceği veya geçmişi görmeye çalışanlar, beden değiştirenler ve ruhlarla sohbet etmeye uğraşanlar. Sanırım sağlam bir tımarhanedeyim ve hangimiz daha kaçığız diye bir yarış içindeyiz. Birinci olan kim olur bilemem ama hepimiz deliliğin hakkını fazlasıyla veriyoruz.
İlk iki hafta derslere eksiksiz katılım göstermiştim. Yaralarımın tam iyileşmediğini düşünen Gölge ve Kayzer fiziki yeterlilik gereken derslerde sadece seyirci olarak bulunmamı istiyorlardı. Özel güçlerim ile ilgili olarak bayan Mi- Cha ile çalışıyorduk. Son günlerde rüya görmemem yüzünden sadece trans ve aktarma üzerinde yoğunlaşarak zaman geçiriyorduk.
Akademiyi anlamaya başlamıştım. Burada işleyiş herkes için aynı ama aynı zamanda her varlık için farklıydı. Yakın dövüş, nişancılık ve savunma dersleri herkes için aynı koşullarla ve kurallarla işliyordu. Özel yetenekler için ise öğrenciler gruplara ayrılıyor ve yeteneklerine göre değerlendiriliyordu. Yetenek puanlarını, yeteneğin uzmanı eğitmen verirken diğer derslerin puanlarını tüm eğitmenler ortak olarak veriyordu. Puanını yükselten öğrenciler sınıf atlayarak daha fazla alıyordu. Sonuçta buradan çıktığınızda her açıdan tam donanımlı bir varlık olarak hayata atılıyordunuz. Varlıklar dünyası için elinden geleni yapmaya hazır ve gözü hiçbir şeyden korkmayan, aynı zamanda köklerine bağlı bireyler. İnsanların dünyasında sıradan bir insan gibi yaşayan ama kendini saklayan kişiler.
Bunca olağanüstü şeyin arasında beni en çok etkileyen Akademinin kozmopolit yapısı olmuştu. Etrafınızda her dilden, dinden ve ırktan insan olması ve bu insanların birbirleriyle bu kadar uyumlu hareket etmesi inanılmaz bir şeydi. Belki de daha çok bu yüzden kendimi buraya ait hissediyordum. Ya da hikâyem buraya ait olduğu için. Bilemiyorum..
Tüm bunlara alışmaya çalışırken Elayas ile sadece selamlaşıp bazen bir iki cümlelik sohbet ediyorduk. Benden uzaklaştığını hissediyordum ama sebebini anlayamıyordum. Gece çimenlerde deli gibi gülüşüp dertleşirken gerçekten yakın olduğumuzu düşünmüştüm. Neden umurumda olsun ki? O benimle konuşmazsa ben onunla hiç konuşmam!
Yine omuzuma bir elin dokunmasıyla kafamın içiyle vedalaşıp dünyaya dönmüştüm. Karşımda sıcacık gülümsemesiyle Roza duruyordu.
'' Korkuttun beni, geldiğini görmemişim''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3
FantasyÖlüm Oyunu Kabulleniş ve Ölüm Oyunu Parçalanma Ve sonunda Ölüm Oyunu Uyanış ile 3 kitap bir arada.. Bu hikayenin birden çok başrolü var. Bu hikâyede birden çok kişinin aşkı var. Bu hikâyede intikam peşinde koşan çok kişi var. Hepsinin düşmanı ortak...