Hatırlatmayı çok sevmiyorum ama lütfen puanlamayı unutmayın.. Sevgiyle kalın 😘
Elayas'ın eli Hazar'ın yanağını belli belirsiz okşarken dünya bir anlığına durmuş gibiydi. Hazar'ın bu defa daha yüksek sesle " Hazar Diyeceksin" diye konuşması Elayas'ın kalbini tuz buz edecek darbenin ilkini atmıştı.
" Diyemem. " zoraki konuşmuştu. Gözlerini kırpmadan bakıyordu. Belki Hazar'ı bir görüye çeker ve Onu görmediği her gün nasıl kahroldugunu anlatabilirdi. Kabuslu gecelerini, özlemeden bir dakikası bile geçmediğini gösterebilirdi. Ama Hazar karşı koyuyordu. Güçlü bir İzci'ydi ve Elayas'a karşı tedbirli davranıyordu. Her hangi bir görüye çekilmemek için resmen kendini kapatmıştı.
Bir izci başka bir izcinin görüsünün kapalı olduğunu kolaylıkla anlayabilir. Gözle görülmeyen bir bağlantı iki tarafı birbirine bağlarken tüyler ürperir mesela. Belli belirsiz ışık huzmeleri süzülür etrafta. İşte bunların hiç biri Hazar'a baktığı ilk andan itibaren ortada yoktu. Kendini toplayıp
" Hiç mi merak etmiyorsun?" Dedi. Belki bir an, küçücük bir boşluk yakalamayı umut ederek sormuştu.
" Etmiyorum."
" Ediyorsun"
" Etmiyorum!"
" Ediyorsun!"
Hazar dudaklarını bastırarak nefesini verdi. Kasılmış vücudu ve Elayas'ın ısrarla yanağında duran eli yüzünden mücadele gücünü yavaş yavaş kaybediyordu. Tek kaşını kaldırarak dik dik bakmaya başladı. Elayas'ın elini yanağından sertçe çekip, üzerine bastırarak " Etmiyorum!" Dedi.
Sahte bir gülümseme takınıp heyete doğru yürümeye başladı. Alışmıştı artık. Ağladığı her anı saklamak, soranlara unuttum demek, dert etmiyorum çok iyiyim mesajı vermek için profesyonelleşmişti yalan hususunda.
" Ne güzel bir sürpriz . Sizi bu kadar erken beklemiyordum?"
" Lena! Ne kadar değişmişsin sevgili kızım!"
Hazar "yine mi" diye tısladı ancak kimse duymamıştı. Tekrar gülümseyen yüzünü takınıp " Hazar! efendim" dedi.
" Aah. Çok pardon. Yaşlılık işte. Benim torunun eskisiyle karıştırdım sanırım. "
" Büyük Baba! "
Elayas kaş göz yaparak bir şeyler anlatmak istese de Abraham Gugalanna ( Güney evinin lideri) kibrinden burnunun ucunu dahi göremeyecek durumdaydı. Hazar ise sinirden yüzüne yerleşmiş kocaman bir sırıtışla gözlerini kırpmadan Abraham'a bakıyordu.
Gel.. Sen de gel! Öyle ölmem ya! Füze filan atsaydın!
" Eskisi? Ne eskisi anlamadım? Kıyafet mi bu yani? Eşya mı bu Lena? Hı? Allahın dümbüğü! Geçmiş bi de karşıma gerim gerim konuşuyor! Narsist bunak! Almış yanına esmer bir afeti de! Esmer? Afet? Bu kim ya? Sahi kim bu ?"
Hazar kafasının içinden verdiği cevabı elbette dışına yansıtmamıştı. Aslında eski Hazar olsa bir de yumruk çakardı üzerine ama.. serde Kayzer ve Gölge'ye mahcup olmak vardı işte. Sırıtmaya devam ederek dişlerinin arasından konuştu:
" Öyle mi? Siz de haklısınız tabii. Torununuzun eskisi çoksa demekki. Karışıyordur haliyle."
Gözlerini direk Abraham'ın yanındaki afete çevirdi. Bastan aşağı süzdükten sonra ( epey uzun sürdü kadında bacak boyu malumunuz. Değinmiştik önceki bölümde.) Göz göze gelince de sahte sırıtışı yüzünden silinmisti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3
FantasyÖlüm Oyunu Kabulleniş ve Ölüm Oyunu Parçalanma Ve sonunda Ölüm Oyunu Uyanış ile 3 kitap bir arada.. Bu hikayenin birden çok başrolü var. Bu hikâyede birden çok kişinin aşkı var. Bu hikâyede intikam peşinde koşan çok kişi var. Hepsinin düşmanı ortak...