34. Bölüm sona doğru

976 106 61
                                    

Bir avuç insan yirmi yıl öncesinde yaşanan bir haksızlığı çözmek için toplanmıştı. Kimi bu uğurda ailesini kimi yıllarını kimi kendini kaybetmişti. Kayzer'in deyimiyle ölüm Akademisi yasamak için öldürmeye hazırdı.

Küçük ve tecrübesiz yani Akademi diliyle çömez öğrenciler Mi-cha önderliğinde Akademide kalacaktı. Aşûra ve Eğitmenler onlarla birlikte Akademiyi güvende tutacaktı. Geri kalan üst sınıflar Akademinin güvenliğini sağlamakla görevlendirdiler. Gelmeyi istemelerine rağmen üzerlerindeki sorumluluğun büyüklüğü onları bir nebze olsun mutlu ediyordu.

Slovakya'ya gittiğimizde ilk işimiz Elayas Frey ve diğer öğrencileri güvence altına almak olacaktı. Savaşı kazansak bile aile üyelerimizin zarar görmesi riskini göze alamazdık. Aldo'nun aksine biz bir orduya değil birbirini seven bir aileye sahiptik.
Gölge ve Gökşin kurtarma görevini üstlenmişlerdi. Onlara sadece Yudel eşlik edecekti. Onları yakınlarda bekleyecek ve başarılı olunca tek seferde hareket edecektik. Tek sıkıntımız Aldo'nun ordusunun sayısını bilmemekti. Ancak Aldo'nun bilmediği ise bizde iki Ghataka olmasıydı. Bu bizi sayıları ne kadar fazla olursa olsun daha avantajlı yapıyordu. Aramızda Loket kanı taşıyan olmadığı için madalyonları karşı güç olarak kullanamasak da Aldo'nun elinden madalyonu aldığımızda her şey bitecekti. Ya da biz öyle umut ediyorduk.

" Ya madalyonu zamanında alamazsak?" Kayra hepimizin aklındaki can alıcı soruyu dile getirmişti.

" Etki altında birbirimizi doğramaya başlayabiliriz." Gölge o kadar sakin söylemişti ki bir kaç kişinin gözleri şaşkınlıktan kocaman açılmıştı.

" Bir defa aldım hem de gücümün farkında bile değilken" Gölge yine aynı sakinlikle gözlerini bana çevirip cevap verdi:

" O zaman o da almaya çalışacağının farkında değildi Lena. Kendine böyle körü körüne güvenen gördüğüm en son varlık suratında çirkin bir yarayla karşımda oturuyor . " Gölge'nin sözleri üzerine Kayzer gıcık olmuş gibi gözlerini devirdi. Eli istemsiz yine yara izini tarıyordu. Gölge eski ihtişamlı günlerine geri dönmüşçesine Kayzer'e takılmaya devam ediyordu.

Olga ve Ares'in Akademiye giriş yapmasıyla yolculuk vakti gelmişti . Son hazırlıklardan sonra ilk olarak Gökşin ve Gölge Zaman Arsızlarıyla yola çıktılar. Yadira'nın yaşlı gözleri bana döndüğünde ben de ona eşlik etmiştim. Hiç konuşmadan sarıldık. Sonrasında Aşûra'nın önderliğinde bilmediğimiz yollardan geçerek büyük bir ormanın içinde bulduk kendimizi. Hepimize tek tek sarıldıktan sonra şefkatli gülümsemesi ile el salladı.

" Bu yolu bir daha kullanamayacaksınız sakın unutmayın" dediğinde çoktan gözden kaybolmuştu.

Ormanı tüm gece yürüyerek geçtik. Kayzer otobüse bileceğimiz küçük bir terminal olduğunu ve oraya varana kadar yürümeye devam edeceğimizi söylemişti. Ayaklarım yorgunluktan istemsiz adımlar atıyor arada taşlara takılarak bitkinliğimi hatırlatıyordu. Kalan yolu babamın koluna girerek yürüdüm. Annem yanımızda neşeyle yürüyor arada benimle alakalı bilmek istediklerini soruyordu. Babam bir an durup suskunluğunu " Elayas'la oldukça samimisiniz" diyerek bozmuştu. Ne diyeceğimi düşünürken Annem fısıltıyla " Ural lütfen" diyerek imdadıma yetişmişti. Dudaklarımı ısırarak gülümsedim. Bir şeyleri anlatmak istesem de nasıl anlatılır nereden başlanır bilemiyordum.

" Biz birlikteyiz" biraz fısıltıyla söylemek istemiştim ama sesim epey yüksek çıkmıştı. Kayzer gülerken Kayra dirseğiyle dürtüyor ve bizden bir kaç adım daha uzaklaşmak için kolundan çekiştiriyordu.

" Demek birliktesiniz. Babasına çektiyse epey çapkın olmalı. Erkeklere güven olmaz Lena. Kendini kaptırmanı istemem." Kızıp kızmamak arasında söylemişti sözlerini. Sonrasında matarasından büyük bir yudum aldı.

ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin