Parçalanma 28. Bölüm

503 53 147
                                    

Bu bolümüçok sevgili Smrvkn ithaf ediyorum..

En sevdiğim tatlının tadı, en sevdiğim çiçeğin kokusu, en sevdiğim şarkının sesi..

Ne güzel bir rüya! Hiç uyanmasam..

Gözlerim bana inat açılmak istiyor. Güneşin nazlı ışıkları gözlerimi inatla kaplıyor ve ben yeniden kapatıyorum.

Kolumdaki narin dokunuşun sahibini adım gibi biliyorum. Elayas olsa öperdi, Koxie olsa burnumu gıdıklardı. Roza iri cüssesi ve kuvvetine rağmen her zaman naif dokunuşların sahibi olmuştur. İse yaramayacağını bildiğim halde sızlandım.

Yaa lütfen Roza, 5 dk daha..

Kabul etmeliyim hiç beklemediğim bir ses tonuyla doldu kulaklarım.

" Roza mı? O da kim şaşkın?"

Gözlerimi olağanca gücümle gerdim desem abartmış olmam.

" Suna?"

" Efendim Hazar?"

" SUNA?"

Boynuna o kadar sıkı sarıldım ki bir  ara nefesini kesmis olabilirim. Kollarımın arasından kıvırcık saçlarını savurarak çıktı. Hiç değişmemişti. Porselen beyazı teni, pembe yanakları.. Onu en son bıraktığım gibiydi. Neredeyse sekiz sene oluyor. Sahi neden hiç değişememişti?

Güneşin tenimizi yakması uzerine birde ahtapot gibi dolanmıştım çocukluk arkadaşımın minyon vücuduna.  Terlediğimizi farkderek kollarımı gevşettim. Derin bir nefes almıştı.

Enseme yığılan saçlarımı toplayarak bileğimde her zaman taşıdığım lastikle sıkıca tutturdum.

Bir saniye! Saçlarım? Iyi ama en son altı sene önce uzundu benim saçlarım. Ben Elayas'la ayrıldığımız gün saçlarımı kendi ellerimle.. Elayas! Elayas? Nerede O? Neredeler?

Öldükleri an gözünün önüne gelmekte gecikmedi. Öyle ya, Hazar hiç mutlu  olmasındı, Hazar uzun süre gülmesindi!

(Yazar iç sesi:  Bu haklı  serzenişi üzerime alınıyorum ve elimde olmadan mahcup mahcup bakıyorum sevgili Hazar)

"Neden ağlıyorsun Hazar? Kuzum neyin  var? Kabus mu  gördün? "

Kâbus mu gördüm? Ben koca bir hayat yaşadım. 26 yaşımda iken kendi isteğimle bu hayata son verdim. Sevdiklerim gözümün önünde ölmüştü. 
Elayas, offf! Düşünmek başımı ağrıtıyor.  Kâbus mu gördüm peki? Bir kabus bu kadar uzun sürer miydi? Suna'ya ne diyeceğimi bilemiyordum.

" Kalk hadi uykucu, güya mezuniyet pikniğindeyiz. Herkes eğleniyor sen yine her zamanki gibi tek başınasın. Biliyorsun bir daha.."

" Bir daha?"

" Anladın işte Hazar. Yurttan gidiyorsun. Artık 18 yaşındasın. Üniversite sonuçların istediğin gibi. Bir daha görüşemeyeceğiz."

Sıkıca sarılma sırası  Ona geçmişti. Bana sarılmış ağlarken söylediklerini düşünüyordum. 18 yaşıma geri gelmiş olmalıyım. Hâlâ yurtta kalıyorum ve bu gün anladığım kadarıyla okulun son günü. O zaman Balkar da burda olmalı! Suna'nin kısgacından zorla da olsa kurtulup kalabalığa doğru koşmaya başladım. Suna arkamdan " Duygusuz hergele " diye bağırınca dönüp dil çıkardım ve kalabalığın arasında hızlı adımlarla dolaşmaya başladım.  Herkes bıraktığım gibiydi.

Eski arkadaşlarım hiç eskimemişlerdi işte. Kronali gerçekten de haklı mıydı yani? Ben yeniden başka bir hayata mı doğdum şimdi? Benim herkesi tanıdığım ancak kimsenin beni tanımadığı bir hayat diyince tamamen yabancısı olduğum bir yerde uyanacağımı düşünmüştüm. Oysa kendi  hayatımın ortasına düşmüştüm.

ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin