Parçalanma 4. Bölüm

663 72 98
                                    

İkisi de birbirini baştan aşağı süzdü. Kızın yüzünde tedirginlik ve endişe genç adamın ise merak vardı. P.ç sırıtışının arkasına saklamaya çalıştığı büyük merak..

Hazar bakışlarını ciddileştirip bir adım attı daha önce hiç görmediği bu gence doğru. Boyu neredeyse Yudel'den uzun ama en az Elayas kadar kalıplıydı. Yaşı belki en fazla 25 gösteriyordu. Atlettik ve bebek yüzlüydü. Yaşlı olsa bile göstermeyecek kadar bakımlı. Hani derler ya yoldan geçen beş kızı çevirsen altıncısı bile bakar, O derece yakışıklıydı. Amerikan traşlı sarı sacları ve gece mavisi gözleriyle hiç Türk' e benzemiyordu. Slav? Belki Finlandiya ya da isveç. Akademide her milletten insanla haşır neşir olduğundan gördüğü insanların milliyeti üzerine kolayca çıkarımlar yapabiliyordu.

Bu kadar kısa süre içinde aklından ne çok şey geçmişti öyle? Gözlerini direk gözlerine dikip elini uzattı. Adam iyice gülümsemeye başlamıştı. Bu sefer inci gibi dişleri parlıyordu. Anlamadığını düşünerek elindeki ayakkabıları kafasıyla işaret edip "ver" anlamında elini salladı. Genç adam gülümsemeye devam ederek kafasını olumsuz anlamda sağa sola sallamıştı. Hazar zaten gergindi. Sinirlerinin zorlandığı dakikaları az önce geride bırakmıştı.

Bir de bu çıktı başıma diye geçirdi içinden. Zaten iki sapığı hallettim bir de sen gel bakalım! La Havle!

Gergin bekleyişi nihayete erdiren adamın konuşması oldu.

" Tehlikeli sarışın. Baktığında pek kırılgan duruyorsun ama sağlamsın belli"

Hazar saçlarını sarıya boyatmanın verdiği en aptalca karar olduğunu düşünüyordu artık. Önceki iki sarhoşta Sarışın diye seslenmişti zaten! Derin bir nefes alıp sakinliğini korumaya çalışarak konuştu :

"  Ayakkabılarım lütfen"

Uzattığı ayakkabıları hızla alışını izledi Hazar'ın. Temkinli bir şekilde bir kaç adım geriye gidişini ve gözünü ondan ayırmadan sakar hareketlerle ayakkabılarını giymeye çalışmasını izlemek çok eğlenceliydi. Hazar bağcıklarını aceleyle bağlayıp hızla doğruldu. Arkasını dönüp gitmekte tereddüt ediyordu.

" Madem bu kadar kıymetliydiler niye çıkardın? Adamları rahat dövmek için mi? Hadi çıkardın,  peki neden unutup gittin? Fazla paspalsın Sarışın."

" Sen de fazla meraklısın "

Sohbeti uzatmaya hiç niyeti yoktu. Koxie ya da Yudel uyanırsa yokluğunu fark edip telaşlanabilirlerdi. Endişesi yüzüne yansımış olmalı ki genç adam kahkaha attı.

" Mimiklerin çok hızlı değişiyor Sarışın. Hayretler içinde izliyorum"

" Bana bir daha Sarışın dersen burnunu suratına gömerim! "

" Yüzüm olmaz! Aman diyim bu bebeksi yüze kıyma Sarışın "

Hazar yumruğunu savurduğunda kolunu kaptırmıştı. Omzunu tutan adam kolunu arkasına çevirmiş ensesinden konuşuyordu şimdi:

" Bak, bende boş değilim. "

Hazar sinirle cırlayıp sol ayağıyla adamın dizine vurup sendelemesini sağladı. Bu sefer Onun kolu Hazar'ın elindeydi. Aynı pozisyonda elini daha da yukarı çekerek ensesinden bastırıyordu.

" Hakkını vermem lazım. Ahhh! Bastırma tamam. Kolum kırılırsa hastane masraflarını sana ödetirim."

" Pişkin herif!"

Hazar adamı ittirip üzerini düzeltti. Gitmeye karar vermişti. Arkasını döndüğünde duyduklarıyla donakaldı.

" Beni de uçurursun sanmıştım sarışın. Şanslı günümdeyim "

ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin