23. Bölüm Uzun Yolculuk-1

1K 99 50
                                    

Tavita'yla olan meseleyi şimdilik kendime saklamaya karar verdim. Onun bizim için tehlike olup olmadığına henüz emin değildim. Gözümü üzerinden ayırmadan uyguladığı planı yürütmesine izin verecektim. İzci olduğunu bilen tek ben miydim yoksa başkaları da var mıydı? Kafamı bunlarla meşgul etmek yerine kayıp taşa yoğunlaşmaya çalışmak en iyisiydi.

Bu hafta başımıza gelen en güzel şey Yudel'in gözlerini açmasıydı . Uyanır uyanmaz eski formuna dönmüştü bile. Onun bu kadar çabuk iyi olması bizim için  yolculuk zamanının yaklaştığının habercisiydi. Son planları yapıp hamlelerimizi tekrardan gözden geçirdik. Akademinin çömezleri ilk görevine hazırlanıyordu. Yudel Elayas’la beni ayrı ayrı Baykal Gölüne götürecek, Frey ve Kayzer'e katılmak üzere bizden ayrılacaktı. Zaman zaman Kayzer  bizi bedenlerimiz aracılığıyla yoklayacaktı. Böylece durum değerlendirmesi yapabilecektik.

Tüm bunlar olurken Tavita benden uzak duruyordu. Görevlere dahil edilmemiş olması moralini bozmuştu. Akademide kalacak ve Akademiden sorumlu geçici müdür olarak görev yapacaktı. Sırrını açığa çıkarmamdan korktuğundan bulunduğum hiç bir ortama girmiyordu. Ancak onu bir kaç defa Elayas'a -fazlasıyla- yakın davranırken yakalamıştım. Neyse ki Elayas onun bu gereksiz ilgisinden sıkılıyor ve kaçmak için elinden geleni yapıyordu.

Yolculuk zamanı geldiğinde tüm arkadaşlarımız ve eğitmenlerimizle vedalaştık. Roza’yı ve Yadira'yı kucaklarken kalbimin bir yarısını da onlarda bırakmıştım. Yine de Elayas yanımdaydı ve kendimi uzun zaman sonra gerçekten mutlu hissediyordum. Kayzer ve Gölge ikimize de sımsıkı sarılıp kenara çekildiler. İlk gidecek olan Elayas'tı. Yudel Elayas’ı hedefimize en yakın şehre bırakıp beni Akademiden 2 saatlik uzaklıkta bir yerden almak için geri gelecekti.
Elayas gitmek için hazırdı. Beni öptükten sonra omzumun üzerinden birini aradığını fark ettim. Kim olduğunu soracaktım ki Frey’in tok sesi duyuldu. “ Evlat! Babana sarılmadan nereye gidiyorsun?” Elayas koşarak babasına sarıldı. Frey, Elayas'ı kucaklarken göz yaşlarını serbest bırakmıştı. Onları böyle görmek bütün akademinin kalbine dokunmuştu. Elayas’ı alnından öptü ve “ İşte benim oğlum! Tam bir Gamayun!” diyerek uğurladı. Elayas Yudel’le gözden kaybolunca ben de Leon ile bekleme noktama gitmek için yola koyuldum.
Geldiğimizde güneş tepede içimizi ısıtıyordu. Saat öğleden sonra 2 olmuştu. Yudel’in hızla yanımızda belirmesi ile Leon’a sarıldım.

“ Geri geleceksiniz değil mi?”

“ Elbette. “

“ Tek parça gelin olur mu?”

“ Umarım Leon, umarım”

Leon gidince Yudel’e döndüm. Yola çıkmak için hazırdım . Yudel zarif gülümsemesi ile elini uzattı. Elini tutup sırtına binecektim ki bedeni kucağına aldı. Yüzüne baktığımda utanmıştı. Yanık esmer tenine rağmen pembeleşen yanakları hemen belli oluyordu. Kendini açıklamak zorunda hissetmişti .

“ Yol fazla engebeli.  Düşmeni istemiyorum Hazar. Elayas iki defa düştü. Bence..”

“ Bir şeyi var mı? Nasıl düştü? Yüksek miydi?”

“ Hazar sakin ol lütfen.” Yüzünde buruk bir gülümseme belirmişti. Gözlerini kaçırarak konuştu  “ Sevgilin gayet iyi. Seni ona en kısa sürede götüreceğim”

“ Afedersin Yudel. Sözünü tamamlamana izin vermedim. Umarım kızmamışsındır. “

“ Endişe etmen gayet normal. Hadi gidelim artık. Elayas'ı çok bekletme. “

Boynuna sıkıca sarıldım. Kafam göğsünde, kalbinin kendi kadar hızlı atışları eşliğinde yola çıktık. Bir kaç defa sendelese de düşmeden yola devam etti. Oldukça hızlı yolculuğumuza bir göl kenarında ara verdik. Kıyafetlerimizi değiştirmek için durmuştuk. İrkutsk şehri soğuk olacaktı ve üzerimizdekiler ince kalıyordu. Acele bir şekilde giyindiğimden üzerim perişan görünüyor olmalıydı. Yudel yanıma geldi, beni baştan aşağı  süzdükten sonra yakamı düzeltti.

“ Oyalanmak istemiyorsun değil mi?”

“ Senden sıkıldığımdan değil, sadece taşı bulmamız lazım. Biliyorsun çok iş var.”

Bu sefer de yarısı içeride kalmış gömleğimi düzeltti.

“ seni ondan önce gördüm ama sen onu benden önce görmüştün. Kader dedikleri bu olmalı değil mi?”

Sözlerine nasıl cevap vereceğimi bilememiştim. Yüzüne nasıl baktıysam yine utanmıştı.

“ Onunla ilgili tüm rüyalarında gezindim. Sen fark etmedin ama ben onu gördüğün her görüyü gördüm. Yine de bir gün bana şans verirsen diye bekleyeceğim Lena.”

“ Yudel ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Sana hayatımı borçluyum ve dostum olarak çok seviyorum. Diğer türlü. Yani İşte beklemek.. ben üzgünüm.” Suratım ateş misali yanıyordu. Hayatta kırmayı en son isteyeceğim kişilerden biriydi Yudel. Öyle kibar öyle nazik..

“ Lütfen.. Kendini kötü hissetmen için söylemedim. Sadece bil istiyorum. Dönemeyeceğim bir göreve çıkabilirim. İçimde kalsaydı huzursuz olurdum.”

“ Döneceksin ! Aldo'nun k.çını beraber tekmeleyeceğiz!”

Sadece gülümsedi. O gülümseme bana o kadar çok şey anlatmıştı ki.. Elayas’ın yanına geldiğimizde heyecandan yerinde duramıyordu. Ayaz yüzünü yakmış, yanakları al al olmuştu. Yudel beni kucağından indirdiğinde Ona attığı bakıştan ben bile korkmuştum. Yanıma gelip tek koluyla beni kendine çekti ve saçlarımdan öptü. Kulağıma eğilip “ Benden başkasının sana dokunmasından nefret ediyorum” diye fısıldadı.  Kafamı sallayıp konuşacakken Yudel “ Hoşçakalın ve birbirinize iyi bakın” dedi. Elayas kafa selamı vermekle yetindi. Ben bir şey söyleyemeden Yudel gitmişti bile.

Yudel gidince Elayas sımsıkı sarılıp dudaklarıma sıcak bir öpücük kondurdu.

“ Hazırsan trene binmemiz lazım  birazdan kalkacak, koşarsak yetişebiliriz.”

“ Koşalım, bulmamız gereken taşlar var"

Rayları takip ederek koşmaya başladık. Yaklaşık 20 dakika koşmuştuk ki trenin hareket ettiğini bildiren siren sesi acı acı çaldı.

“Koş Hazal geride kalıyorsun !”

“ Nefesim yetmiyor duralım artık"

“ Biraz daha çömez, az kaldı treni kaçıracağız”

“ O tren bensiz gidebilir, ben daha fazla koşamayacağım Elayas!”

Hem koşuyor hem de bu anı rüyamda gördüm birazdan düşeceğim diyerek tedirgin bir şekilde etrafıma bakıyordum. İlk gördüğüm görülerden biriydi. Havanın loş karanlığı yerini ufak ufak aydınlığa bırakmaya başlamıştı. Küçük kulübeden ibaret durak karşımızdaydı.

“ Hadi Hazar, az kaldı!”

Benden bağımsız hareket eden bacaklarım daha fazla dayanamadı. Yüzümün üstüne kapaklandım. Gerçekten acıtmıştı. Toprağı sıkan ellerim kalkmak istedikçe titriyordu. Elayas çantamdan çekip beni kaldırdı. Şefkatle bakan ela gözleri gözlerimle buluştuğunda acıyla gülümsedim.

“ Koşabilecek misin?”

“ Beni taşıyacaksın. Çünkü elimden tutup koşturursan yine düşeceğim . Bakma öyle görülerimden biri de bu an"

Bir mucizeye bakar gibi bakıyordu. Yaşadıklarımız normal insanların yaşayacağı türden şeyler değildi. Tüm ağırlığımı kendine yükleyecek şekilde elini belime doladı. Tökezleyerek ama hız kaybetmeden trene vardık. Son anda kendimizi bir vagona atmıştık. Oturup soluklanmaya başladığımızda dizlerim sızlamaya başlamıştı. Elayas eliyle alnıma ve burnuma dokundu. Bakışlarından suratımın hatırı sayılır bir şekilde hasar aldığını anlamıştım.

“Temizleyelim, mikrop kapabilirsin”
İtiraz etmeden yüzümü uzattım. Çantasından çıkardığı malzemelerle pansuman yaptı. Başımı dizlerine koyup gözlerimi kapattım. Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuk geçirdik. İneceğimiz durağa geldiğimizde önce o indi ve beni kucakladı. Dizlerimin izin verdiği ölçüde  arkasından yürüyordum. Hem kendi çantasını hem de benim çantamı taşıyordu.

Göle ulaşmamız çok sürmedi. Pırıl pırıl mavi su gözlerimizi kamaştırmıştı. Çantaları bırakıp sonraki adımı konuşmaya başladık. Taşın tam olarak nerede olduğunu bilmiyorduk.

“ Su içinde seslenebilirim. Belki yine cevap verir. Ya da parlar ne bileyim.”

“ Korkuyorum Hazar. Geçen sefer seni çıkarabildim. Burası daha derin. Bana ihtiyacın olduğunda sana yetişememekten korkuyorum.”

Yüzünü ellerimin arasına aldım. Korku dolu gözlerine gülümseyerek baktım.

“ Suyu kullanabiliyorum. Görü yüzünden hareketsiz kalmıştım. Şimdi kendi kontrolümde gireceğim ve taşla birlikte çıkacağım. Ateş yak da zatürre  olmayayım.”

Rahatlamış bir şekilde kafasını salladı. Göle girmek için soyundum ve buz gibi suya ilk adımımı attım. Belime kadar girdiğimde arkamı dönüp titreyerek gülümsedim. Kocaman bir ateş yakmış korkuyla bakıyordu. Kafamla selam verip dalmak için hazırlandım .

“ Lena!”

“ Efendim Elayas"

“ Seni seviyorum”

Cevap veremedim. Sadece gülümsedim ve suya daldım. Derine ilerledikçe vücudum suyla bütünleşiyordu. Gözlerimi kapatıp “ Beni taşa götür” dedim. Görünmez bir el beni dibe doğru çekiyordu. Panikle çırpınmaya başladım. Panikledikçe Daha da hızlı çekiliyordum. Gözlerimi açtığımda koyu bir maviliğin etrafımı kuşattığını gördüm. Böyle bir huzur olamazdı.  Paniğin yerini alan rahatlama tüm vücuduma yayılıyordu. Karanlığın içinde ışıl ışıl  parlayan bir madalyon karşımda duruyordu. Elimi uzatıp avucumun içine aldığımda her yer aydınlandı. Bir sürü balık etrafta dans ediyordu. Bu büyülü dünya gördüğüm en güzel yerdi.

Taşı almanın huzuruyla yukarı doğru yüzmeye başladım. Bitmek bilmeyen derinlik nefesimi zorluyordu. Kaç metre aşağıdaydım? Nefesim tükenmek üzereydi. Yine aynı panik tüm hücrelerime yayıldı. “ Karaya çıkar Beni!” gözlerim kapanmadan, son nefes kalıntısı ile boğuk bir şekilde söylediğim son sözlerdi.

Ne kadar da sıcak. Sonsuza kadar burada kalabilirim. Gözlerim çok yorgun.. açılmıyor.. sonsuzluk mu bu?

“ 1-2-3"

Göğsüme bastırıyorlar. Of.. Acıtıyor..

“ 1-2-3"

Yine aynı baskı. Sanırım kusacağım ..

“ HAZAR! HAZAR LÜTFEN!”

“ Balkar? Sen misin? Sen ölmedin mi?”

“ Öldüm sevgilim.”

“ Ben de mi öldüm?”

“ Kısmen. O inatçı çocuk izin vermiyor gitmene"

“ Balkar özür dilerim. Onu sevdiğim için..”

“ Hayır sevgilim. Sen doğru olanı yaptın . Yeterince yas tuttun. Artık hayata tutunma vakti. Lütfen ölme ve o inatçı çocukla mutlu ol.”

“ Bana kızgın değil misin?”

“ Asla. Beni mutlun ettiğin için sonsuza kadar minnettarım. Lütfen uyan ve yaşamaya devam et.”
Kalbimi kaplayan huzurla derin bir uykuya daldım. Sessizlik yerini çıtırdayan ateşin sesine bırakmıştı . Isındıkça hareketleniyordum. Uyanma vakti Lena. Hazar sonsuza kadar uyudu. Sen artık Lena'sın ve Elayas'ın Lena'sı olarak uyanacaksın.

“ Hazar! Şükürler olsun!”

“ Ben de Elayas"

“ Anlamadım?”

“ Ben de seni seviyorum"

Elayas dizlerinde olan başımı kollarımın arasına aldı. Ağlıyor muydu? Yanaklarıma düşen sıcacık göz yaşları ile doğruldum.

“ Sana söylemiştim, işte buradayım.”

“ Kıyıya düşen cansız bedenin.. Of Hazar. Bir an seni kaybettim sandım.”

“ Adım Lena. Hazar o suda boğuldu Elayas. Ben senin Lenan olarak uyandım. Ya da zorla uyandırıldım”
“ Sonsuza kadar benim Lenamsın! “

Üzerime kuru kıyafetler giyip Elayas'ın hazırladığı yemeği büyük iştahla yedim. Balkar’a veda edebilmenin huzuru ile karşımda duran bu adama, kendimi  tamamen ait hissediyordum.

Uyandığımızda ateş sönmek üzereydi. Çıkmamız gereken yeni bir yol bizi bekliyordu. Lena ırmağının doğduğu yere oldukça zorlu bir yürüyüş yolculuğu yapacaktık. Dağa tırmanmamız gerektiği için daha kalın giyindik. Ateşi söndürüp toparlandık. Yürümeye başladığımızda güneş daha tepeye çıkmamıştı . Öğle vaktine yaklaştığımızda sert rüzgar ve buzlanmış kayalar bizi yavaşlatıyordu. Üstelik yaralı dizlerim tırmanmamı zorlaştırıyordu. Mola verdiğimizde 4 saat aralıksız yürümüştük. Şikâyet etmesem de yüzüm bir çok şeyi anlatıyor olmalıydı. Elayas sık sık  elimi tutup “ Biraz daha Lena, biraz daha" diyordu.

“ İstersen bu gün dinlenelim. Biraz uyu. Yukarı çıktıkça mola vermek zorlaşacak.”

“ Biraz daha dayanabilirim. Hissediyorum yakınlarda bir yerde.”

“ O zaman biraz daha oturup hava tamamen kararmadan bitirelim şu yolculuğu”

Başımı omzuna koyup çayımı yudumladım. Gitme zamanı gelmişti. Kalkmak isterken bir görüye çekildim . Karanlık bir odada çığlık atan bir kadın vardı. Acı içinde yalvarıyordu.

“ Öldürmeyin beni! Yalvarırım bırakın.. “

Dalgalı kızıl saçlarını aydınlatan cılız ışık, kafasını kaldırınca yeşil gözlerini ortaya çıkardı. Yüzünde acımasız bir gülümseme ile yalvaran kadına zevkle bakıyordu. Eliyle arkasında duran karartıya işaret etti. İşaretiyle yanına kendi boylarında, kıvırcık sarı saçlı bir kadın geldi. Onun gibi aynı acımasızlıkla gülümsüyordu. Koyu kehribar gözleri ateş gibi yanıyordu.
Kadın acı içinde bir iniltiyi dudaklarından serbest bıraktığında havalanan bir bıçak kadına saplandı. Çıkan hırıltıdan boğazına isabet ettiğini anlamıştım ..

Herkese yeni bölümden selamlar. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur. Yorum ve eleştirilerinizi merakla bekliyorum. Puanlamayi unutmamanız dileğiyle..

Sevgiler (:

ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin