6. bölümün sonundan, kaldığımız yerden devam ediyoruz..
'' Melez Ghataka Elayas.. Büyük sürpriz. ''
'' Tanışıyor muyuz?''
'' Hem evet hem hayır. Seni kızın rüyasına girdiğimde gördüm. Beni kovmayı akıl edemediği için epeyce inceleme fırsatım oldu. Ama Ghataka olduğunu şu an biliyorum''
'' Hangi kızın?'' yere doğru kafasını çevirdi. Ben de onunla birlikte baktığımda yerdeki şeyin bir insan bedeni olduğunu gördüm. Gözlerim korkuyla karışık şaşkınlıkla açılmıştı. Kızdan gözlerimi alamıyordum. Kahverengi dalgalı saçları pürüzsüz beyaz teni ateşin ışığında parlıyordu. Alnından yanaklarına süzülerek kurumuş kan lekesi çarptı hemen gözüme, tekrar sordum:
'' Hangi kızın?''
'' İzci olan, Hazar..''diye cevap verdi.
Onlara iyice yaklaştığımda adamın gömleğinin kandan neredeyse sırılsıklam olduğunu gördüm. Kolları ve göğsü cam parçalarıyla kaplıydı. Kanın en yoğun olduğu yer ise omzuydu. Kıza doğru döndüğümde baygın mı yoksa ölümü olduğunu anlayamamıştım. Elimi alnına doğru uzatıp yüzündeki saçlarını temizledim. Yarasını bulmaya çalışıyordum. Adam kesik kesik konuşmaya başladı:
'' Sırtında, yarası sırtında. Buraya gelirken onu düşürdüm. Başını çarptı. Ama asıl yara sırtında.'' Arkasını çevirdiğimde delinmiş montu bana her şeyi anlatıyordu.
'' Bu mermi izi değil.''
'' Evet, bıçak..''
'' Öldü mü?'' bunu sorarken içimde acayip bir sızı oluştu.
'' Yaşıyor olmalı. Ama kan kaybetmeye devam ederse ölecek.''
'' Sanırım ikiniz de kan kaybından öleceksiniz. Yarana bakayım'' ona yöneldiğimde '' Önce kıza bak'' dedi. Cebimen çıkardığım bıçakla önce montunu sonra da kazağını yırttım. Yarası sol kürek kemiğinin üzerindeydi. '' öldürmek istememişler'' dedim. İniltiyle cevap verdi. Kıza çantasından bulduğum şeylerle tampon yapıp kanamasını durdurmaya çalıştım. Sıra diğerine gelmişti.
'' Adın ne senin?''
'' Yudel''
'' Nerelisin Yudel?''
'' Küba, Havana''
Konuşmanın bu kısmı İspanyolca geçiyor. Kahramanımız Elayas iyi derecede İspanyolca, Fransızca, Türkçe ve Slovakça biliyor. Ben İspanyolcaya saygısızlık etmek istemediğimden çeviri programı kullanmak istemedim. Bu nedenle konuşmayı yine Türkçe yazacağım.
'' Mermi içeride kalmış, çıkarmamız gerek.''
'' Dilimi biliyorsun. ''
'' Birçok kişinin dilini biliyorum. Şimdi senin için güzel bir ateş yakalım.''
'' Kurşunu çıkardıktan sonra yarayı dağlayacak mısın?''
'' Elbette.''
'' Lütfen bayılmamı bekle.''
'' Çantamda senin için bir şeyler var, merak etme. '' Yudel'in iniltileri yerini sessizliğe bırakmıştı. Kurşunu çıkarıp yarasını –biraz beceriksizce- diktim. Üzerini örtüp kıza tekrar döndüm.
'' Demek adın Hazar.'' Sessizlik..
'' Hazar? Beni duyabiliyor musun?'' sessizlik.. Çantamdan bandajlar ve tamponları çıkardım tekrar. Sanırım kanı durdurmak için daha fazlasına ihtiyaç vardı. Hadi Kayzer! Nerede kaldınız! Kızın yarasını tekrar temizleyip tampon yaptım. Bir karar vermem gerekiyordu. Ya yarayı dağlayacaktım ya da Kayzer'in yetişmesini bekleyecektim. Daha fazla kan kaybedersen ölürsün Hazar.. Lütfen beni affet..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3
FantasyÖlüm Oyunu Kabulleniş ve Ölüm Oyunu Parçalanma Ve sonunda Ölüm Oyunu Uyanış ile 3 kitap bir arada.. Bu hikayenin birden çok başrolü var. Bu hikâyede birden çok kişinin aşkı var. Bu hikâyede intikam peşinde koşan çok kişi var. Hepsinin düşmanı ortak...