Parçalanma 17. Bölüm

607 58 135
                                    

Ulu Dağ'ın eteklerinde kar yağışı tipi halinde sürerken Yaşlı kadın elinde ilkel bir kürekle ağaç tiplerini kazıyordu. Kar suyunun oluşturduğu yosunlar bir kaç kürek darbesi sonunda ortaya çıkmaya başlamıştı. Yüzünü tipiye karşı korumak için sardığı keçeden şalı indirdi. Parmağının ucuyla aldığı yosunu dudaklarına değdirdi. Aradığını bulmuş olmanın verdiği memnuniyetle gülümsüyordu. Keçeyi tekrar yüzüne sarıp kazmaya devam etti. Bir yandan da çıkardığı yosunları çıkınına dolduruyordu..

Tipi yerini nazlı kış güneşine bırakmıştı. Yüzünün az görünen kısmi güneş ışığının okşamasına  memnuniyetle karşılık vermişti. Belini dikleştirip çıkan bir kaç kemik çıtırtısını dinledi. Yaşlanmıştı iyice. Malzeme toplamak için hele, iyiden iyiye yaşlanmıştı. Torunu gözlerinin önüne geldiğinde göğsüne çöreklenen sıkışma nefesini kesmişti.

" Ah Aşûra'm.. Ne vardı bu garip neneni bi başına bırakıp gidecek? Gördün mü bak? Sana yar olmayan mutluluk bana da olmadı.. "

Kurt, kuş sesine alışık kulaklar bi başka sesle dikkat kesildi. Buralardan olmayan bir kaç çift ayak ona doğru yürüyordu. Biliyordu çünkü ruhları paniklemişti. Gelenler ne insan ne de şifacıydı.

Varlık adımları ona doğru yaklaşıyordu..

" Bir kadın arıyorum. Şaman diyorlar. Güçlü bir şaman."

Nene gelen kişilere dikkatle baktı. Konuşan kısa boylu biraz toplu ve güneylilere benzeyen biriydi. Tenini güneş koyulaştırmıştı çünkü. Yanında renkli sacları olan uzun boylu ince iki kız vardı. Kıyafetleri mor ve beyaz olan kişiler bir de pelerin takıyordu.

" De bakalım ne yapacaksın sen Şaman'ı?"

Adam gülümsedi. Yine de soğuk yüzünden çok uzun sürmemişti. Boynundaki atkıyı daha yukarı doğru çekmeye çalıştı.

" Ona mühim bir görev vereceğim. Karşılığında benden istediğini alacak"

Nene bükülen beline destek olan eliyle bir kaç adım attı yabancılara. Sahiden istediğini verirler miydi? Aşûra'sını geri getirebilirler miydi?

" Neymiş o görev? Anlat bakalım varlık. Dinliyorum"

Adam aradığını bulmuş olduğunu biliyordu artık. Gözlerini kısarak Tamga Nene'ye bakıyordu.

" Sıcak bir yerin var mı Şaman? Konuşurken donacağız burada"

" Az ileride mağaram var. Düşün peşime."

Mağaraya girdiklerinde sıcak hava yüzlerini kucaklamıştı. Nasıl olduğu bilinmez içersi inanılmaz sıcaktı. Üst üste yığılmış çuvallar, sepetler ve kemikler ilk dikkati çeken şeylerdi. Yatak gibi serilmiş post ve yanındaki renkli sıvılarla dolu şişeler de doğru adreste olduklarının kanıtıydı artık.

Postun yanından bir kaç post daha çıkarıp yere serdi. Ayakta duran yabancılara eliyle oturacakları yerleri gösterdi. Kendisi de kışlık keçeleri çıkarıp tam karşılarına oturmuştu. 

" De bakalım Loket. Nedir isteğin? "

" Güçlüsün. Ruhların da öyle görebiliyorum. Bir kehanet için geldim. Yıllar sonra Loket'in yok olacağı gün gelecek. Iki saf kan ev varisi çapraz güçle kuvvetlenip Loket'i Diyara'ya teslim edecek. Hangi evden olduklarını ve nasıl çapraz güçleneceklerini bilmiyorum. Ben de tüm evleri yakıp hepsini teker teker öldürdüm. Ama yine de kehanet gerçekleşirse diye almam gereken bir tedbir var"

ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin