Elayas ve Hazar'ı bıraktığımız yerden devam..
Sabaha karşı uyumamıza rağmen öyle dinç öyle enerji doluyum ki tüm akademiyi yalın ayak koşabilirim.
Dağılan saçlarının yüzündeki izlerine tekrar tekrar aşık oluyorum.
Beni sarıp sarmalayan güçlü kollarına kendimi bırakmak bu dünyadaki cenneti yaşamakla eş değer.
Ne olursa olsun yeni hayatıma Onunla başlamak paha biçilemez.
Okulun ilk gününe uyanan çocuklar gibi mutluluk doluyum!
Ne yaşarsak yaşayalım beraber yaşayacağımızı bildiğim için her şeyi kucaklamaya hazırım artık.
Bordolu sevgilimin Bordolu Çömez sevgilisi olarak uyandığım ilk sabaha merhaba!
Derin bir nefesle beraber gözlerini açtı Elayas. Gözlerini kırpmadan bakıyordu Hazar'ın kocaman gülümsemesine. Biriktirdiği tüm 'Günaydın' sözcükleri aklına üşüşüyordu. Defalarca kere sarılıp beklediği tüm zamanın öcünü almak istercesine öpücüklere boğmak istese de bu anım bozulmasını istemediğinden hareketsizce izlemeyi tercih ediyordu.
" Yüzümü eskiteceksin "
Hazar'ın muzip serzenişine kocaman bir kucaklama ile karşılık verdi. Kollarında kaybolan sevgilisinin saçları arasına gömüldü ve derin nefesler almaya devam etti. Kıpırdanmalırını çenesiyle durdurmaya çalışırken istemsizce yukarı doğru kıvrılan dudaklarına hakim olamıyordu. Hatta elinden gelse tüm gün kahkahalarla gülebilirdi.
Anın büyüsünü bozan kapıdan gelen kaba tıkırtı oldu. İkisi de durmuş ve sese kulak kesilmişti.
Kapının ardından gelen boğuk sesle birbirlerinin yüzüne bakıyorlardı şimdi
" Kalk Elayas, ben senin dadın değilim!"
"Arnav?"
Hazar'ın fısıltısı ile aydınlanma yaşadı. Sesiz ama çevik bir şekilde odadaki hiç bozulmamış diğer yatağa zıplayıp örtüyü aynı çeviklikle üzerine çekti. Gözlerini kapatıp beklemeye başladı.
Hazar ise Elayas'ı gülüp gülmemek arasında kalmış şaşkın ifadesiyle izliyordu. Kapı tekrar aynı tok sesle çalınınca Elayas huzursuzca söylenmeye başladı:
" Defol Arnav, daha zaman var! Köy horozu gibi ötme kapımın önünde!"
Kapının aniden açılması beklenen bir şey olduğundan ikisi de yastığa gömdüğü kafalarını kaldırmadılar.
Arnav girdiği karanlık odayı şaşkınlıkla inceliyordu. Önce eklenen ikinci yatağa kaydı gözleri. Içinde kıpırdamadan duran bedeni tanımaya çalışırken gözleri bu seferde yerde duran ikinci üniformaya takıldı. İlki zaten yatağın basında asılıydı.
Bir iki adım yaklaşmaya başlamıştı ki Elayas'ın fırlattığı yastık yüzünde patladı.
" Sana git dedim et kafa. Gir demedim?"
Normalde hiç çekinmeden Elayas'a saldırıp misliyle karşılık verirdi ancak merakı daha ağır basıyordu. Ayrıca yediği dayak sonrası henüz gücünü tam toplamış sayılmazdı. Yazmıştı bir kenara. Hem Elayas'a hem de kendisinden üstün tuttuğu-ki hiç kimse bordolu bir öğrenciden üstün tutulamazdı- çömeze yaptıklarının hesabını ödetecekti.
" Odanda ilk defa biri var. Sofia değil. Çünkü az önce Rosa'nın yanındaydı. Kim bu?"
Sinir tüm bedenini doldurmaya başlarken kendine hakim olmak için dudaklarını ısıran Elayas sakin görünmeye çalışarak " Gölge " dedi. Hazar kahkahasini zorla yutmuştu. Neyseki horultuyu andıran sesi ortama uyum sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3
FantasyÖlüm Oyunu Kabulleniş ve Ölüm Oyunu Parçalanma Ve sonunda Ölüm Oyunu Uyanış ile 3 kitap bir arada.. Bu hikayenin birden çok başrolü var. Bu hikâyede birden çok kişinin aşkı var. Bu hikâyede intikam peşinde koşan çok kişi var. Hepsinin düşmanı ortak...