Elleri titriyordu artık. Daha fazla sarsacak gücü bulamamıştı kendinde. Annesi ve babası ölmüştü, belki de az önceki sinir harbi bu gerçeği kabullendiğinin göstergesiydi. Ama Elayas? Onun katili olduğunu kabullenebilir miydi?
Onu seviyordu. Hastalıklı bir mazoşist gibi Onun verdiği acı dahil her şeyiyle seviyordu. Kendine itiraf edemese de zamansızca anî öpüşlerini, sevgilim demesini ve tutku dolu bakışlarını içten içe bekliyordu.
-Aptalım.. kesinlikle aptalım
+Evet öylesin.. Ama aşk dedikleri şey aklı başında olan birisine göre değildir Hazar. Diyelim ki Onu affetmedin. Hatta bir başkasıyla yoluna devam ettin. Aklının küçücük bir tarafı bile olsa Onda kalmayacak mı?
-Aklım? Hayır. Zerre bir tarafı Onda kalmayacak iç ses. Ama kalbimin tamamı Ona aitken yoluma öylece devam edemem..
+Aklına söyle Kalbine ayak uydursun. Yoksa daha çoook ölümden dönersiniz..
Tahir Hazar'ı Elayas'ın üzerinden indirip hızlıca yaralarını kontrol etmeye başladı. Aşûra ise Hazar'la ilgileniyordu. Bir kaç dakikalık muayeneden sonra istemeyerek de olsa birbirlerine baktılar. Bakışlarındaki sakinlikten kimsenin ölmeyeceği anlaşılmıştı. Herkes rahat bir nefes aldıktan sonra durum değerlendirmesi yapmaya başladılar. Ikisinde de bir kaç kırık ve ezik vardı. Elayas altta kalan taraf olduğu için en fazla hasar ondaydı.
Tedavi için revire geçecekken Elayas iniltiyle itiraz etti. Odasına gitmek istediğini söylemişti. Aynı şekilde yanında Hazar'ı da istiyordu. Israrına anlam verememişti kimse. Elbette Kayra dışında. Kayra dolan gözlerini saklamaya çalışırken, Kayzer boynuna bıraktığı öpücük esnasında
" Neyin var " diye sordu. Sorusuna alacağı cevap Onu da hüzünlendirecekti. Kayra'da Kayzer'in boynuna doğru yükselerek yumuşak bir öpücük kondurdu ve fısıltıyla:" Revir'i Ural ve Selenge hazırlamıştı. Elayas biliyor, ben bahsetmiştim." Dedi.
Elayas, Hazar'ı daha fazla üzmemek adına Revir yerine kendi odasına gitmek istemişti. Gökşin, Gölge, Kayra ve Kayzer, Aşûra ve Tahir eşliğinde Elayas'ın odasına doğru hızlı adımlarla ilerlediler.
Odaya geçtiklerinde herkes yeminli gibi tek kelime etmeden Tahir ve Aşûra'yı izliyordu. Büyülü sözler, mistik bir kaç şişe ve tekrar büyülü sözler..
Gölge uyuklayacak gibi bakıyor, Gökşin ise gerginlikle Gölge'nin saçlarını-yolarcasına- karıştırıyordu. Kayzer oturduğu tekli koltukta çatık kaşlarla Elayas ve Hazar'ı süzerken dizinde oturan Kayra, Tahir ve Aşûra'nın söylediği büyülü sözleri tekrarlayarak anlamaya çalışıyordu. Bir ara Kayzer elini beline dolayarak kendine doğru çekip " Bana büyü yapmak için mi ezberliyorsun" diye sordu. Sözleri kaçırdığı için kızan Kayra ters ters bakmakla yetindi. Tekrar döndüğünde Hazar ve Elayas'ın huzurlu bir uykuya dalmış olduklarını görmüştü.
" Büyülenmeye ihtiyacın yok Kayzer. Efsunlu gibi geziyorsun ortalarda kardeşim. Kızıl bela ne yana giderse o yana gidiyorsun zaten"
Gölge Gökşin'in dizlerine iyice yaslanarak keyifle konuştu. Ortamın gerginliği dağılmaya başlayınca uykusu da açılmıştı. Haliyle Gökşin de sakinleşmiş, yolmak yerine özenle parmaklarını gezdiriyordu Gölge'nin saçlarında.
" Haklısın Kardeşim. Bu kadının beni büyülemesi için o sözlere ihtiyacı yok. Her gece yatağımda sağıma döndüğümde bir kere daha çarpılıyorum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3
FantasyÖlüm Oyunu Kabulleniş ve Ölüm Oyunu Parçalanma Ve sonunda Ölüm Oyunu Uyanış ile 3 kitap bir arada.. Bu hikayenin birden çok başrolü var. Bu hikâyede birden çok kişinin aşkı var. Bu hikâyede intikam peşinde koşan çok kişi var. Hepsinin düşmanı ortak...