“ Lena? Uyan canım.. Canın çok mu yanıyor?” Roza'nın endişeli sesi kulaklarında yankılanıyordu. Sahi ne zamandır duymaya başlamıştı? En son Aldo'nun yalvarışlarını duymuş, sonrasında gözlerini sonsuzluk olduğunu düşündüğü bir karanlığa kapatmıştı. Gözleri? Lena çığlık çığlığa yüzünü tuttu. Elleriyle yüzünün her noktasını yokluyordu. “ Gözlerim.. Allah’ım gözlerim..” Yavaşça araladığı göz kapaklarının ardından gördüğü endişeli yüzlere defalarca şükretti. Görebiliyordu. Şifacı her şeyi düzeltmişti . Roza’nın şaşkın bakışlarına gözleri dolarak karşılık verdi. Her şey gerçekten düzelmiş miydi? Ya Kayzer ve Kayra.. Onlar ölmüştü ve hiç bir kuvvet onları geri getiremezdi.. kızgınlıkla baktı en yakın arkadaşına. İçindeki öfkeyi ona kusmak istiyordu. “ Neredeydiniz!” diye bağırdı. “ Size ihtiyacımız varken neredeydiniz!!” Korkuyla geri çekilen genç kız Elayas'a soran bakışlar atıyordu. Elayas ne yapacağını bilemez halde öylece kalakalmıştı .
Doğrulan Lena toprağı avuçlarıyla sıkmış söylemek istediklerini tek seferde öfkeyle kusmak istiyordu. Her şey bitti.. Her şey berbat oldu.. Gölge uyanabilir miydi? Uyansa bile kayıpları duyduğunda tekrar ölü toprağının altına girer miydi? Toprağı bırakıp kafasını ellerinin arasına aldı. Başının çatlarcasına ağrısı olanları daha da katlanılmaz kılıyordu.
“ Kafandan geçenler gerçekten sinir bozucu. Ya baştan anlat ya da şu düşünce yağmuruna bir son ver. Benim bile başım ağrıdı. “
Gecenin karanlığı ve ılık meltem saçlarının arasından geçerken duyduğu sese lanet etti. Kulakları çınlıyor ve Kayzer'i hatırlatıyordu. Deliriyor muydu? Belki.. ciddiyetini toplamak adına kafasını hızla salladı. Gözlerini tekrar açtığında, Kayzer karşısında gözlerini her zamanki gibi kısmış aklından geçenleri özenle okuyordu. Kafasını ani bir şekilde sola çevirdiğinde burnuna sızan yanık tütün kokusunun Gölge’nin sigarasından geldiğini gördü. Gökşin yanında dikilmiş onaylamayan gözlerle Gölge’ye bakıyordu. Gözlerini kırpıştırdı. Kayra'yı da gördüğümde tamamen delirdiğimi ilan edeceğim diye geçirdi içinden. Kalkmak isterken elini uzatan Kayra'ya korkulu bir çığlıkla karşılık verdi. Geriye doğru atılmış, ayakları ile kendini geri itiyordu.
“ Lena ne gördün? Neler oluyor?” Elayas daha fazla dayanamamıştı. Olanları anlamlandırmaya çalıştıkça aklına Lena'nın, babası, Ural ve Selenge ile ilgili kötü bir şeyler gördüğü düşüncesi geliyordu.
Lena bir şeylerin farkına vardığında kahkahalarla gülmeye başlamıştı. Ekip arkadaşları birbirine bakarak olan bitenin nihayete ermesi için sabırsızlıkla bekliyorlardı. Deli gibi gülerken birden sustu. Ayağa hızla kalkıp Kayzer'in boynuna attı kendini. “ Bu sensin değil mi? Evet kesinlikle sensin!” Kayzer hafifçe gülümseyerek “ Yaklaşık 37 yıldır tam olarak benim” diye karşılık verdi. Lena birden Kayzer'i bırakıp Kayra'ya koşmuştu. Kayra, kendisine tüm sevgisiyle sarılan kıza nasıl karşılık vereceğini bilemez halde yutkunmuştu. Neyse ki bu konularda tanıdığı en uzman kişi imdadına yetişmişti. Gökşin ikisine birden kocaman sarılıp sevgiyle gülümsemişti.
Lena’nın garip davranışları sona erdiğinde olanları merak eden varlıklar yerde birbirlerine yaslanmış Lenay'ı dinliyorlardı. Bir ara sözleri boğazına takılan Mudang İzci çareyi görüyü herkese aktarmakta bulmuştu. Görüyü bitirdiğinde kimseden çıt çıkmıyordu. Gölge Kayzer'e derin bir bakış attı. O bakışta çok şey saklıydı. Gökşin Gölge'nin omuzuna koyduğu başını iyice göğsüne gömüp kötü düşünceleri başından atmaya çalıştı . Kayra'ya bakamıyordu. Nemli gözleri Gölge tarafından fark edildiğinde utanmıştı biraz. Gölge'nin aşırı duygusallıktan kasılan yapısı normalde Gökşin'i omuzundan atmasını söylerdi ama içinde bir yerlerde tutunan bir duygu kırıntısı bu hassas kadına karşı koyamıyordu. Gökşin’in yüzüne yaklaşıp gözlerine bakmaya başladı. Kehribarın en parıltılı tonu olmalı diye geçirdi içinden. Büyü gibi.. Kendini ilk defa dikkatle inceleyen Gölge’ye gözlerini kırparak şaşkınlıkla bakan Gökşin, onun titreyen sesiyle kalbinin duracağını hissetmişti. Sadece onun duyacağı kadar derinden bir sessizlikle “ Gökşin” demişti Gölge. Parıldayan kehribarlar şimdi deniz üzerindeki yakamozu andırıyordu. Gecenin ortasındaki güneş gibi. “ Efendim Gölge?” Hep böyle güzel bak olur mu demek istemişti aslında. Ama ağzından çıkanlar başkaydı. “ Omzum ağırdı “ Neden söylediğini kendisi de anlamamıştı. Gökşin'in öldüren bakışlarına karşın utanarak kafasını çevirmekle yetinmişti. Kayzer içinden geçenleri duyduğu için keyifle gülüyordu. Neye güldüğünü soran Kayra'ya cevap veremeden Elayas rahatsız bir şekilde
“ Baskın için ne güzel bir gece ama diyesim geldi" dedi.
“ Şimdi Yudel gelip durum raporu verecek demektir bu.” Kayzer sözlerini henüz bitirmişti ki Yudel yanlarında belirdi.
“Aldo'nun yüzünün alacağı şekli düşündükçe keyiften geberiyorum”
Tüm gurup kahkahalarla gülmüştü. Ne olduğunu anlamayan Yudel Gölge'nin ettiği küfürle bir adım geri çekildi. Kendine kızgınlıkla bakan Kayzer'e “ Ne? Tam dejavu olsun istedim ne var bunda?” diyerek kafasını salladı. Yudel durum raporu vermeye başlayacaktı ki Kayzer Gölgeye gözlerini devirip Yudel'e döndü.
“ Biliyoruz Yudel, 100 metre kadar önümüzdeler. Dışarıda insanlardan oluşan silahlı bir grup var. Aldo ve az sayıdaki varlığı ki 4 taneler sayısından artık eminiz, evden pek çıkmıyor.” Yudel bir an acaba bedenimi mı kullandı diye geçirmişti içinden. Daha fazla merakta kalmaması için olan biten her şeyi ona da anlattılar. Şimdi görüyü değerlendirme vaktiydi. Roza kendinden beklenmeyen bir şekilde söz aldı.
“ Tavita... şey özür dilerim derste anlattığı şeylerden bahsedecektim” bir an duraksadı. Kimseyi üzmek istemiyordu. Ama varlıkları tanımalarını sağlayan tek ders onundu. Kayzer kafasını sallayarak devam etmesini istedi.
“ Bir keresinde derste Mudang İzcilerin gelecek hakkında uyarı görüler alabildiğini söylemişti. Genelde ölüm kalım durumlarında ortaya çıkıyormuş. Tabii oldukça nadir . Mudang gücün varlığı başka varlıkların ölmesi ihtimaline dayanamayıp bedeni bir görüyle uyarmak istediğinde mesaj niteliğinde bir şeyler gösterirmiş. Bu görüdeki uyarı aramızda ölenler olacağı için tercihlerimizi değiştirmemiz ve mesaj ise görüde hiç görünmeyen 4 zaman arsızının yani bizim değişecek tercihte rol almamız gerektiği. Bu benim fikrim tabii” Utanarak Leon'un koluna yaslamıştı yüzünü. Kayzer ve Gölge hayranlıkla dinledikleri bu zeki kızı kesinlikle eğitmen yapmaları gerektiğini düşünüyorlardı.
“ Seni sınıf atlatıp eğitmen yapacağım. Sen bana casus olarak değil Akademi'de lazımsın çömez” Kayzer’e bakan Roza gururla “ Elbette Efendim büyük onur" diye karşılık verdi.
“ Öyleyse Aldo'yu ve varlıklarını gafil avlamak için bir şansımız oldu. Bu şansı iyi kullanıp canına okuyacağız.” Tüm grup Elayas'a katılarak kafasını salladı.
Gölge tüm ciddiyetiyle ayağa kalktı. Yeni planı açıklıyorum diyerek seri bir şekilde konuşmaya başladı:
“ Tüm zaman Arsızları çiftlik evine girecek. İçerideki hayalbaz ve Salinileri anında öldürüp Aldo’yu savunmasız bırakacak. Biz de bu arada aynı ekiple insanları halledeceğiz. Aldo sesleri duyduğu için dışarı çıktığında hepimiz karşısında olacağız. Madalyon sol cebinde olduğundan daha elini atamadan Lena madalyonu alacak.” Derin bir nefes alıp devam etti" Sonra da Aldo’nun tüm uzuvlarını tek tek kıracağım”
“ Kayıp vermek yok! Kimse ölmeyecek! Bu hikaye mutlu sonla bitmeli..” Kayzer coşkuyla kalkmış ellerini ovuşturuyordu. Sonrasında tüm varlıklar onunla beraber ayaklanıp birbirine sarıldı.
Zaman Arsızları yerlerini almış işaret beklerken Kayra ve Gökşin tepeye konuşlanıp ok yağmurunu başlatmıştı. Sonrasında Gölge ve Kayzer çiftliğe doğru koşmaya başladı. Zaman Arsızları da onları takip etmişti. Elayas korkulu gözlerle Lena'ya bakıyordu. Lena ne demek istediğini anlamıştı. Saçlarını tepeden toplayıp sıkıca tutturup onubrahatkatmaknicin elini yanağına sevgiyle koydu.
“ Korkma beni yakmayacaksın. Bu sefer sana bunu yaşatacak fırsatı olmayacak “ Birbirlerine sıkıca sarılıp el ele aşağı doğru inmeye başladılar. Biraz ilerlediklerinde Gökşin ve Kayra’da onlara katılmıştı. Kayra Elayas'ı yanına alıp önden yürürken Lena bir an durup Gökşin ve Kayra'yı yaralayan adamı gözleriyle aramaya başladı. Ne yaptığını anlamayan Gökşin onunla birlikte beklerken Elayas ve Kayra çoktan uzaklaşmıştı. Bir zaman Arsızı aniden belirip Gökşin'in boğazını sıkınca, Lena beklediği bu zamansız düşmanın boynunu Gökşin'in suratı morarmaya başlamadan tek hamlede kırdı. Nefes nefese kalan Gökşin anlamıştı. Müdahale eden Kayra olsaydı muhtemelen Kayra ölecek ve kendisi ağır yaralanacaktı. Geciktiklerini fark eden Kayra ve Elayas geriye döndüklerinde şoke olmuş bir şekilde yerde yatan cansız bedene bakıyordu.
“ Hikaye değişmeye başladı millet, Aldo bizi bekler" Lena kendinden emin bir şekilde konuşmuştu.
Kayra koşarak “ Sana çok şey borçluyuz küçük kız” diye minnetle sarıldı. Bu pek onun tarzı olmasa da Kayzer'in onda olumlu değişiklikler yaptığını düşünmeye başlamıştı Lena. Aşk böyle bir şey değil miydi? Seni sen olmaktan çıkarıyor.. Sadece gülümsedi. Düşüncelerini dile getirmek istese de kendine saklamayı uygun görmüştü. Aldo'nun sonunu daha fazla geciktirmek istemiyordu. Hızlı adımlarla yürüyüşe kaldıkları yerden devam ettiler.
Eve yaklaştıklarında Aldo etrafta olan biteni anlamaya çalışıyordu. Etrafına emirler yağdırırken yanında elinde telsizle duran insan,alnının ortasına aldığı ok ile bacaklarının önüne düşmüştü. Kayra yayına yeni bir ok yerleştirip Kayzer ve Gölgeye baktı. Hepsi aynı anda Aldo’ya doğru yürürken Lena Aldo’yu evin duvarına yüz üstü yapıştırmıştı. Kurtulmaya çalışsa da hareket edemiyordu. Lena yüzünü duvarın çıkıntılarına sürterek canını yakıyordu.
“ Selam Aldo! Sana kocaman bir sürprizim var. Öncesinde madalyonunu almalıyım tabi. Sonra yüzünden geri kalanlarla sohbetimize devam ederiz.”
Aldo’nun sol cebinden fırlayan altın madalyon Lena'nın eline zarifçe düştü. Lena madalyonu inceleyip Kayzer'e fırlattı. Homurtuya benzeyen sesler yüzünün duvardan ayrılmasıyla netlik kazanmıştı.
“ Sen öldün! Seni parçalara ayıracağım s.rtük! “
Sinirden ya da sürtünmenin etkisiyle kıpkırmızı olan suratı etrafına baktığında morarmaya başlamıştı. Karşısındaki öldürmeye aç varlıklar korkuyla ağzını kapatmasına sebep olmuştu.
“ Senin dilini keserim! Duydun mu beni? Senin dilini kesip sana yediririm ş.erefsiz!” Lena Elayas'in kolunu tutmuş ileri atılmasını son anda engellemişti.
Gölge yavaş adımlarla Aldo’ya doğru ilerledi. Göz hizasına geldiğinde küçümser bakışlarıyla Aldo'yu daha da korkutmuştu. Kibrinden ödün vermeyen Aldo , başına gelecekleri çabuklaştırmak adına Gölge'nin ayaklarının önüne tükürdü.
“ Ölmek üzere olan bir adam için fazla gururlusun Aldo. Kendini serbest bırak ve yalvarmaya başla. Belki etkilenip seni daha az acıyla gebertirim"
“ Karın ve kızın yalvarsaydı ben de aynını yapardım Turan. Ama onlarda benim gibi gururlu davranmayı seçtiler. Acıyla ve oldukça uzun sürede ölmek için.. Basit bir insanın bir Loket'le kıyaslanmasını elbette doğru bulmuyorum. Yapan ben olsam bile. “
Gölge Aldo’nun ayaklarını yerden kesip savurmuştu. Bir kaç takla atıp evin merdivenlerine çarparak duran yaşlı adam, yaşama iç güdüsüyle son hamlesini yapmaya hazırlanıyordu. Etrafını hızlı bir şekilde gözden geçirip yakınında yatan cansız Hayalbaz'ın silahını alıp ani bir şekilde Lena'ya doğrulttu . Kini sesine yansımıştı. Tek düşüncesi elindeki her şeyi alan bu kızı ölecekse bile kendisiyle beraber götürmekti.
“ Ciddi olamazsın Aldo. Gerçekten başarılı olabileceğini düşünüyor musun?”
“ Denemeden ölmeyeceğim Hazar! Direnmeden ölmeyeceğim!”
Silahın tetiğine basacağı anda silah elinden fırlamıştı bile. Gölge, elinden aldığı silahı bir kenara fırlatıp gözlerini tekrar Aldo'ya çevirmişti . Tekrar havalanan Aldo, evin camlarından birine şiddetle çarptı. Gölge yerdeki büyük cam parçasını boğazına sapladığında bir kaç çırpınışın ardından hareketsizce yatıyordu.
Her şey bitmişti. Yer yüzündeki son Loket kanlar içinde yerde yatıyordu. Gölge dizlerinin üzerine çöküp “ Bitti” dedi. “ Rahat uyuyabilirsiniz..” Gökşin kararsız adımlarla yerde bir enkazı andırarak duran adamın omzunu sıkıp “ Haklısın bitti” dedi. “ Gölgelerden çıkıp Turan olarak kaldığın yerden devam edebilirsin artık.” İsmini yıllar sonra duymak ilk defa acıtmamıştı canını. İlk defa Gölge olmaktan vaz geçmeyi düşünmüştü hatta. Tedirgin bir şekilde cevap bekleyen güzel kadına baktı. Korkutuyorum onu diye düşündü. Oysa onu sevmeyi düşünmek son zamanlarda yaptığı tek şeydi.
“ Boşuna direnme Gölge. Akışına bırak. Kaçmanın faydası yok. Bu kadınlar iyi avcı. Tam on ikiden vuruyorlar"
Aklını okuyan Kayzer'e sinirle baktıktan sonra toparlanıp Gökşin'e döndü. “ Omzuma istediğin kadar yaslanabilirsin. O kadar da acımıyor” dedi. Söylemek istediklerinin dışında şeyler çıkmıştı yine ağzından . Gökşin ne demek istediğini çok iyi anladığından yanağına sıcacık bir öpücük kondurdu. Gözleri şaşkınlıkla acılan Gölge’nin kulağına yaklaşıp “ Bu daha başlangıç “ diyerek göz kırptı.
Geri dönüş zamanı gelmişti. Görevi kayıpsız tamamlamanın verdiği büyük rahatlamayla kamp kurmak için uygun bir yer aramaya başladılar. Yabancı zaman Arsızlarını yolcu ettikten sonra geceyi geçirmek için yerleştikleri yere çadırları kurmuşlardı.. Tavita’nın sakladığı madalyonun dışında düşünmeleri gereken bir şey kalmamıştı artık. Bu gece herkes gönül rahatlığıyla derin bir uyku çekebilirdi. Yılların hesabını kapatan, intikamını almanın verdiği huzurla kalbini sevgiye yeniden açan Gölge bile gülümserken neşeli kahkahalar yıldızlı geceyi çınlatıyordu.Finale bir kala herkese merhabalar(:
Aslında tek bölümle final yapmayı planlıyordum ancak her yazarın bildiği gibi asla planladığımız şey olmuyor.Umarım beğenerek okuduğunuz bir bölüm olmuştur. Yorum ve eleştirilerinizi esirgemeyin lütfen. Sevgiyle kalın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNU SERİSİ 1, 2 Ve 3
FantasyÖlüm Oyunu Kabulleniş ve Ölüm Oyunu Parçalanma Ve sonunda Ölüm Oyunu Uyanış ile 3 kitap bir arada.. Bu hikayenin birden çok başrolü var. Bu hikâyede birden çok kişinin aşkı var. Bu hikâyede intikam peşinde koşan çok kişi var. Hepsinin düşmanı ortak...