"'Kutsal Eziyet' 'Nihai Acı' 'Gurur Kıran' ve son olarak, ayrıca Tubalcain'in en sevdiği 'Ölüm Yok!'"
"ÖL!" diye bağırdı Goblin Kral. Sonra da üstüme koştu.
"Neden bu isimleri vermişler biliyor musun? Ahh, ne aptalım. Tabii ki de bilmiyorsun. Anlatayım." Bu sırada üstüme doğru koşup gürzü savurdu. Zavallıcık bana vurabileceğini sanıyor. "Bu sopayı ne kadar güçlü savurursan savur, asla hasar vurmaz. Yani dayak atmak için harika bir sopa."
ARRRGGHHH!
Hala bağırıp duruyor, ama ne çare. Hızıma yetişemez. Aslında hızlarımız eşit olsa bile gelen saldırılardan asaletle kaçınmayı öğrendim.
"Bana vurman im-kan-sız."
AARRGGGHH!
"Hakkını kaybettin. Şimdi seni dövmek zorunda kalacağım."
Sopayla giriştim. Ama bunların hepsini asaletle yaptım. Arada bir gürzünü savurdu. Hala bana vurabileceğini sanıyor.
Tubalcain gibi 3 saniyede bine ulaşan savuruşlar yapamıyorum. Ancak ben de bir şeyler kaptım. Olayın temelini çözdüm. Art arda vurmak yerine bir saldırı tufanı gönderip geri çekiliyorum. Bu da Tubalcain'in yaptığı gibi saniyeler için yüzlerce savuruş olmuyordu. En fazla 4 tane vurabiliyordum. 1 saniyede ancak 4 savuruş. Ama tecrübem ve hızım arttığında rakip 1 saniyede ölecek. Tabi bu çok zaman alacak. 7 yıl boyunca buna çalışmasam da temellerini Tubalcain'den öğrendim. Gerisi bende.
1 saniye dövüyorum, hemen geri çekilip 3 saniye bekliyorum. Sonra 1 saniye daha dövüyorum. Ayaklarım o kadar hızlı hareket ediyor ki bu güç artışı beni kendimden geçirecek kadar efsanevi hissettiriyor. 7 yıl Tubalcain'le kalınca hareketlerim iyice ona benzemiş. Az kaldı kendime bir fincan çay alacağım.
"Evcil hayvanım ol." dedim elinde gürzüyle dikilen goblin krala. Daha birkaç dakika geçti, ama dayak tesirini göstermeye başladı. Kırılması fazla uzun sürmez.
ARRRGGGGHHH!
Tabi hala direnmeye devam ediyor.
Bağırarak gürzünü yere attı ve ellerini cebine soktu.
Bombalama başlıyor. Ahahaha yazık ya. Daha çok dayak yiyeceğini bilmiyor.
Geri çekildim ve bekledim. Patlamalar bittiğinde dumana daldım. Yerde yatan goblin kralı sopalamaya başladım. Her saniye 4 vuruş. Ah Tubalcain ah. Sen nasıl bir şeysin ya? Bu ustalığa erişmek için ne kadar çalıştığını tahmin etmek güç.
12 saniye geçtiğinde acıyla bağırdı. Ahahaha. Anlayabiliyorum aslında. Bunları ben de yaşamıştım. Sadece bana bunun yüz katını yapıyordu. Sadece yüz... 100... YÜZ KATI!
"Gel buraya gel! 3 ay boşuna dayak yemedim ben."
Hırs yaptım. 3 saniye beklemeye gerek yok.
Gürzü savursa da tek yaptığım sıyrılıp sopalamaya devam etmek oldu.
"SENĞİ ÖLDÜRÜCEĞM!" diye bağırdı goblin kral. Bunları o kadar çirkin bir sesle yapmıştı ki onu daha çok sopalamaya başladım.
"Evcil hayvanım olacaksın. Koca kafanla her gün dalga geçeceğim. Hahahaha"
AAARRRGGHH!
"Ohohohoho. Sinir etmekte üstüne yok."
"Ahahah. Çıldırdı."
Öfkeden gözü döndü. Zaten aptaldı, iyice düşünme yetisini kaybetti. Bombalamayı tekrar kullanıyor. Acımaya başladım koca kafaya.
Patlama bitince bir 12 saniye daha dövdüm. Bu sefer kalkışı biraz daha yavaştı. Gittikçe kırılıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hila'nın Kulesi
Fantasy"Hila'nın Kulesine evrenin dört bir yanından varlıklar tırmanır. Bunların arasında her türlü canlı ve evrenin en iyi dahileri de yer alır. Ben ise adı sanı duyulmamış bir gezegendeki basit bir köylüyüm. Hila'nın Kulesine tırmanmak benim neyime öyle...