"Ne dedin? Sizi Maverick Klanı'ndan biri mi öldürdü? Hepinizi birden hemde!" diye bağırdı asalı adam, önündeki insan topluluğuna.
"Evet efendim. İçeride biri vardı. Hepimizi yenecek güçteydi. Üstümüzde büyük bir baskı kurdu, karşısında duramadık. Yine de bizi öldürmedi, bizi öldüren kişi Maverick Klanı'ndan Misfhe diye biriydi." dedi Christ kafasını eğmiş bir şekilde.
"Kimdi o? Sizi yenen kimdi?!" diye kükredi. "11 gibi düşük bir katta hepinizin ölmesi... Bu nasıl bir utanç farkında mısınız?!"
"Kendine Kumarbaz diyor."
"Ne yani kart mı oynuyormuş?"
"Hayır efendim, sadece bizi uyardı. İsmimi unutmayın dedi. Bir gün bizim için gelecekmiş."
"AHHHHH!" Adam asasını yere vurarak kükredi. "Ya sen Tyler?! Sen neden kaçtın?"
Tyler bir adım öne çıkıp Christ'in yanına geldi ve başını eğdi. "Efendim, ben onunla 10.katta karşılaştım. O zaman çok güçlüydü, eğer o gücünü tekrar sergileseydi onu yenmemiz çok düşük bir ihtimal olurdu. Bunu Christ'e de söyledim, ama dinlem..."
Adam öfkeyle sözünü kesti Tyler'ın. "Son 30 senenin öğrencileri bu sene kuleye tırmanmaya başladı. Eğitimini tamamlayan herkes yaşı fark etmeksizin kuleye tırmanmaya başladı. Sizden başka pürüz istemiyorum. Jean ve Anna'ya da söyleyin. Onlarla takım olacaksınız. Geriye kalan 6 kişiyi istediğiniz kişilerle doldurabilirsiniz." dediğinde Christ ve Tyler kararlılıkla başlarını kaldırdılar.
"Evet efendim!" diye bağırdılar aynı anda ve sırtlarını dönmeden odanın kapısına yöneldiler. Tam dışarı çıkacakları sırada adamın yaşlı sesi arkalarından gelip bir ürperme dalgasının vücutlarına girmesine sebep oldu. "Pürüz istemiyorum! Bu bir daha yaşanmayacak!"
Odadaki herkes çıkınca yaşlı adam asasını 3 kere yere vurdu. 1 hafif 1 hızlı 1 sert. Bunun ardından gölgelerden biri yaşlı adamın tahtına yaklaştı. "Lider Jaques, buyurun."
"Maverick Klanı'na git, neler olmuş öğren. Eğer bir sıkıntı çıkarırlarsa hemen bana haber ver. Hadlerini bildirmenin zamanı geldi." dedi. Sonra da kulağını yaklaştıran adama bir şeyler fısıldadı. Ardından da devam etti. "Bunu iyice anlamalarını sağla."
-----------------------------------------------
"Klan Liderim, kapıda bir adam var. Maastia Klanı'ndan geldiğini söylüyor." dedi ince vücutlu görevli.
"Maastia mı? Ne istiyormuş?" diye sordu kirli sakallı, kısa saçlı adam tahtta otururken.
"Sizinle görüşeceği bir konu varmış, 11.kat hakkında."
"11.kat mı?" dedi oturduğu tahtta doğrulurken. "Orası acemilerin şu anda bulunduğu yer değil mi? Elçiyi hemen içeri al."
"Ahhh, merhaba. Beni Maastia Klan Lideri Jaques gönderdi. 11.katta olanlar hakkında konuşmak istiyorum." dedi kapıdan yeni giren kişi. Bu gölgelerden çıkan adamla aynı kişiydi.
"Tam olarak neler yaşanmış? 11.katta yani." dedi tahtta oturan kirli sakallı adam sesini gürleştirmeye çalışarak.
"Bizim öğrencilerimizin bulunduğu 6 takımın hepsi 11.kat boss'unun odasında ölmüş. Söylediklerine göre onları sizin klanınızdan Misfhe öldürmüş." dedi adam yavaş adımlarla yürürken. Yüzüne tehditvari bir bakış yerleşmişti.
"Misfhe mi? O bir eksik kan, savaş üzerine uzmanlaşmış biri değil, 60 kişiyi tek başına öldürmesi tek kelimeyle imkansız." dedi ellerini tahtın kollarına koyarak.
"Bir adam varmış, Kumarbaz. Bu kişi bizim adamlarımızın hepsine baskı kurmuş ama öldürmemiş. Onları öldüren Misfhe olmuş."
"Üzgünüm ama Misfhe kendi takımına dahil, Kumarbaz kim tanımıyorum bile." dedi tahttaki adam sol elini hafifçe sallayarak.
"Sanırım ne dediğimi anlamadınız. Klan Lideri beni bir açıklama için göndermedi, bir bedel için gönderdi. Öldüren Misfhe'ydi ya da değildi, umurumda değil. Bu sorunu çözmek için bir bedel ödemelisiniz." dedi adam, adımlarını durdurarak.
Tahtta oturan kişi parmaklarını tahtın kollarına çarptırmaya başladı. "Sen, kahya, git Misfhe'yi bul. Bir de ondan dinleyelim."
Kahya öne çıkıp yavaşça başını eğdi. "Liderim, üzgünüm ama..."
"Ama ne?" diye sözünü kesti tahtta oturan. Parmaklarını tahta daha sert vurmaya başlamıştı.
"Misfhe klandan ayrıldığını belirtmiş. Daha fazla burada kalmayacağını, kendine başka bir takım bulduğunu söylemiş."
"Nasıl?! Nasıl yapabilir bunu?! Gidin, gidin hangi takıma girdiğini öğrenin! Sonra da onu geri getirin! Gidin!" diye kükredi.
Kahya korka korka söze girdi. "Liderim, şey... kimin takımına gireceğini söylemiş..."
"Kimmiş lan bu!?"
"Kumarbaz, Liderim."
"AHHHHH! KİM LAN BU KUMARBAZ!" diye bağırdı. Bu bağırış tüm kalede duyulmuştu. "Git, Qeah İkizlerine haber ver. Bu Kumarbaz kimmiş, neyin nesiymiş, hangi klana dahil, arkasında kim var, her şeyi öğrensinler, her şeyi!"
Kahya odadan ayrıldıktan sonra tahttaki adam biraz sakinleşip önünde dikilen elçiye baktı. "Git, Klan Lideri Jaques'e bu işi halledeceğimi söyle. Eğer gerçekten bu işin altında Misfhe varsa cezasını bizzat ben vereceğim."
Elçi ellerini 2 yana açtı. "Elbette söylerim. Ama ondan önce Klan Lideri'nin size bir mesajı var. 'Kendi işinizi kendiniz beceremezseniz, biz sizi beceririz!'" Ellerini kapattı ve sırtını dönüp yavaş adımlarla odayı terk etti. Kapı kapandığı an odadan ürkütücü bir bağırış tüm kalede duyuldu.
Bu bağırıştan 2 saat sonra kapı tekrar açıldı. "Kahya gene ne var?!" dedi tahttaki adam öfkeyle.
"Liderim, size bir mektup geldi."
"Ne mektubu? Kulede mektup sistemi mi var?"
"Buyurun." diye uzattı kahya elindeki zarfı.
Tahttaki adam hışımla mektubu alıp yırtarcasına açtı. İçinde yazanlar bu Lideri delirtmeye yetmişti.
"Zamanı geldiğinde, hepiniz için geleceğim, Ejder Lordu Seiju"
"Peki ben kim miyim?
Ben Kumarbaz.
Yapabileceğin tek şey seni bekleyen sona hazırlanmak. Zamanının gelmesini bekle, seni avlamak zevkli olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hila'nın Kulesi
Fantasy"Hila'nın Kulesine evrenin dört bir yanından varlıklar tırmanır. Bunların arasında her türlü canlı ve evrenin en iyi dahileri de yer alır. Ben ise adı sanı duyulmamış bir gezegendeki basit bir köylüyüm. Hila'nın Kulesine tırmanmak benim neyime öyle...