"Karias. Bu merdivenleri çıktığında, ben olmayacağım. Bundan sonrasını kendin halletmen gerek. Eğlenceli bir yolculuktu. Bu 8 sene... benim için... bütün hayatımda yaşamadığım kadar eğlenceliydi. Ohoho. İyi yolculuklar."
"Samiel, sen neyden bahsediyorsun?"
"Tırmanıcılar 10.kata çıktığında rehberin görevi son bulur."
"Ama sen benimle gelebilirsin, değil mi?"
"... Gelemem. Bu benim ya da senin karar verebileceğin bir şey değil."
"Neden? Neden!"
"Rehberlik görevim son buldu, Karias. Bundan sonrasını bensiz tamamlaman gerek."
"Hiçbir yol yok mu? Benimle gelebileceğin bir yol."
"Hayır yok... Sadece bir efsane var. Kimsenin yapmadığı, daha doğrusu kimsenin denemediği. Çünkü bedeli çok yüksekti."
"Anlat!"
"Ohoho. Tamam, ama yapmanı istemiyorum. Böyle bir şey için uğraşmana değmez."
"Anlat Samiel, anlat! Seni geri getirebileceğim yol ne?"
"1001. katta bir adam yaşıyor, ismi Roctis. Uzun yıllardır aynı katta, hiç savaşmadan yaşamına devam ediyor. Roctis'in bölgesine giren herkes kayboluyor, bir daha daha ortaya çıkmıyor. Bölgeye sadece 1 giriş var, o da en öndeki kapı. Bu kapının üstünde de bir şey yazıyor, "Ruhun Dirilişi'ni benden almak isteyenler, önce testimden geçmeli. Test ücreti 1.000.000 altındır." Tabi bu miktarı kimse ödemek istemiyor, sonuçta 1.000.000 altın çoğu klan için bile büyük bir meblağ."
"Ruhun Dirilişi ne?"
"Ruhun dirilişi bir eşya. Kule'de bulunan 'eşsiz'lerden sadece biri."
Eşsiz denilen eşyalar, aynısından bir başkasının bulunmadığı veya bulunamayacağı türden olanlardır. Eşsiz eşyalar satılmak istense çok büyük fiyatlara satılabilir. Tabi özellikleri de isimleri gibi eşsiz olduğundan çoğu kişi onları satmak istemez. Bu eşyalar uğruna çok kan dökülmüştür.
"Görevi ise ancak bir kereye mahsus Kulede ölen bir kişinin ruhunu bir başka bedene aktarmaya yarar. Efsaneye göre Roctis bu eşyayla karısını diriltmeye çalışmış, ancak kule ona engel olmuş. Bunu yapmasına izin vermemiş. Roctis te kendini evine kapatıp sadece 1.000.000 altın ödeyip teste girmek isteyenleri bölgesine almış. Zaten tarih boyunca sadece birkaç kişi 1.000.000 altını ödemeyi kabul edip teste girmiş, onlar da geri dönmemişler."
"1.000.000 altın demek..."
"Yapmana gerek yok. Beni çağırman gereksiz olur. 1001.kata çıktığında zaten benim sahip olduğum bilgilerin büyük bir kısmını öğrenmiş olacaksın. 1.000.000 altın çok büyük bir para, hem hayatını riske etmeye değmez."
"Ahahaha. Samiel, sen neyden bahsediyorsun ha? Altı üstü 1 milyon altın. Bir de gelmiş hayatını riske atma diyorsun. Ben Tubalcain'den 3 ay dayak yeyip ölmemiş adamım, Roctis denilen birinin testini mi geçemeyeceğim? Güldürme beni?"
"Karias... yapma. Başarsan bile senin için işlevsiz olacağım."
"Samiel, seni döverim! Dirilteceğim diyorsam, yaparım. Senin sözün benim için geçersizdir! Hadi eyvallah, ben gidiyorum." dedim. Sonra da merdivenlerden çıkmaya başladım. Samiel'in gitmesine üzülmüştüm. 8 yıl birlikte takılmıştık. Durmadan benimle dalga geçse de onu sevmiştim. Gülüşü beni benden alıyordu.
"Ohohohooh. Seni bekleyeceğim Karias! Eğer Kuleyi fethedecek birisi varsa, bu sensin! Dahiler değil, prensler değil, sensin! Bunu sen başaracaksın!"
Samiel'in sözleri bittiği an gözlerimi bambaşka bir bölgede açtım.
"Görüşmek üzere benim Gerzek Büyücüm, Görüşmek üzere..."
Kule 10 ve üslü değerlerinde farklı bir şekle bürünürdü.
10.katta diğer tırmanıcılarla karşılaşırdın. Evrenin her yerinden gelen varklıklarla takım olabilir, klan kurabilirdin. Her klanın bir alanı olmak zorundaydı. Bu bir kale veya şehir olabilirdi. Diğer klanlar senin kalene saldırabilirdi, sen de kaleni savunurdun. 100.kata kadar öldürmek yoktu. Ancak klan savaşlarında bir başka tırmanıcıya zarar verebiliyordun. Onda da ölsen bile 3 aylık bir uyuma cezasına çarptırılıyordun. Ömrümden 3 ay çalıyorlardı yani.
100.kattan sonra işler değişirdi. Diğer tırmanıcılar birbirini öldürmeye başlar, sadece en güçlü hayatta kalırdı. Bu yüzden herkes 100.kata girmeden önce bir klana katılır, kendi takımını kurardı. Takımıyla birlikte seviye atlar, başı derde girerse klanından destek alırdı. Başka türlü hayatta kalması çok güç olurdu.
1000.katta ise her katta 1 canavar türü kuralı kalkardı. Her türden canavar dolmaya başlardı.
1000.kat boss'unu öldürürken en çok katkıyı yapana bir eşya düşerdi. Bu her türlü şey olabilirdi. Roctis'in 'Ruhun Dirilişi' adlı eşyası ve Samiel'in 'Gözlem ve Değerlendirme' adlı tekniği örnek olarak verilebilirdi. Bu yüzden herkes 1000.kat boss'unu yenerken en çok katkıyı yapmaya çalışırdı.
Bunu ilk duyduğumda boss her yenilendiğinde tekrar saldırsalar eninde sonunda en çok katkıyı yapar diye düşünmüştüm. Ama öyle bir şey yokmuş. 1000.kat boss'uyla sadece 1 kez savaşabiliyormuşsun.
10.kattan sonra boss'lara 6 takım saldırabiliyormuş. Her takımda da en fazla 10 kişi olabiliyormuş. Yani boss'a 60 kişi saldırabiliyor. Biraz fazla olduğunu düşünmüştüm. Ancak Samiel'in anlattığına göre artık boss'lar tek başına öldürülemeyecek kadar güçlü olacakmış.
10000.katta ise ne olacağı meçhul. Daha kimse oraya kadar çıkamamış. Belki de kulenin zirvesi 10000.kattır.
Yolculuğumun 2. adımını şimdi atacağım. Ben geldim 10.kat, aç kollarını!
"Açıl Susam Açıl!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hila'nın Kulesi
Fantasy"Hila'nın Kulesine evrenin dört bir yanından varlıklar tırmanır. Bunların arasında her türlü canlı ve evrenin en iyi dahileri de yer alır. Ben ise adı sanı duyulmamış bir gezegendeki basit bir köylüyüm. Hila'nın Kulesine tırmanmak benim neyime öyle...