Kurtları da balçıkla besledikten sonra 4.kata çıktım. Malikaneyi bulacağıma karşı pek umudum olmasa da karanlık olan yola girdim.
Yolun sonuna vardığımda tahmin ettiğim gibiydi. Malikane yoktu. Her yer sarmaşıklarla kaplanmış, ağaçlarla bezenmişti.
Tubalcain'in yaşadığı yeri nasıl bulacağız ki? Aynı katta olsak ta sadece bir alanda malikane vardı. Tabii, öyle olmalı. Başka ihtimal veremiyorum.
Tubalcain "tekrar karşılaştığımızda" demişti. Karşılaşacağımızdan emin gibiydi. Neyse, şimdilik elden bir şey gelmez.
Fazla oyalanmak istemiyordum. Zaten 4.katta uzun süre kalmıştım. Maratona çıkmanın vakti geldi. Buraları benim için çok güçsüz artık.
Karanlık yoldan çıkıp normal yola girdim. Normal bir orman gibiydi. Diğer ormanın aksine gün ışığı yere ulaşıyordu. O kasvetli havaya alışınca çölde vaha bulmuş gibi oldum diyebilirim.
Samiel'in bana anlattığına göre teknikleri sadece kullanmakla seviyesini arttırabiliyorduk. Ancam ustalıkların seviyesini arttırmak için belli bir beceriye kavuşmak gerekiyordu. Yani teknikler kullanmakla, ustalıklar öğrenmekle seviye atlıyordu.
Tabi 7 sene içinde sopamı savurmayı ve gelen darbeleri engellemeyi büyük bir ustalıkla öğrenebilmiştim. Bu da Kılıç Ustalığımın İleri düzey Seviye 8'e çıkmasına olanak sağladı. Ne büyük bir gelişim öyle değil mi?
Ustalıkların çoğu 5 düzeye ayrılırdı. Temel - Başlangıç - Orta - İleri - Zirve. Eğer kişi Zirve Seviye 10'a ulaşırsa mükemmeliyete erişirdi. Bu mükemmeliyet kendine özgü bir savaş tarzı geliştirebilmeni sağlardı. Sadece senin uygulayabildiğin bir savaş tarzı.
Ben mükemmeliyetten çok uzak olsam da Tubalcain'in eğitimi sayesinde 2 düzey atlamıştım. Saldırılarım 30 vuruyordu. 1 saniyede 4 savuruş yapabildiğimi varsayarsak gerçekten güçlenmiştim. Güç vermediğim halde bu hasarı çıkartabiliyordum. Bu da kendimden geçmem için yeterliydi.
"Koca kafa gel buraya."
"USTAĞH?"
"Adam gibi konuş demedim mi lan ben sana? Kafanı kırmaz mıyım ben senin şimdi!"
"USTA... DUR..."
Koca kafayı birkaç saniye dövdüm. Hak etmişti. Konuşmayı bilmiyor. Öğrenecek. Ustağhh ne lan?
"Git önden, karşına ne çıkarsa hemen öldür."
"TAĞMAM"
"Sen bana saygısızlık mı ediyorsun?"
"USTANIN... EMRİNİ... YERİNE... GETİRCEM"
"Şimdi siktir git!"
Koca kafa hemen koşmaya başladı. Ama hemen sola döndü.
"Lan mal! Yolu takip et!"
"USTAAAĞĞĞHHH!"
Ahahaha aptal ya. Kafası büyük olmasa döveceğim de kıyamıyorum. Çok tatlı kerata.
"AAAAĞĞHHH! APTAL KURT.... ÖL!"
...
Koca kafa'nın temizlediği yolu takip ettik. Sonunda dev bir kapıya ulaştık. Evet, hep aynı şeyler. Karşıma kurt çıkacağı net. Rael döver mi ki bunu?
[Bir sonraki kata çıkmanız için yenmeniz gereken Kat Boss'u bu kapının ardında. İçeri girecek misiniz?]
Aç kapıyı aç. Yarıp geçeceğim. En yüksek hızda 10.kata ulaşmam lazım. Yeterince oyalandım. Daha Ahmet abileri bulacağız, Aris'le tanışacağız. Zamanım çok olsa da boşuna harcamaya gerek yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hila'nın Kulesi
Fantasy"Hila'nın Kulesine evrenin dört bir yanından varlıklar tırmanır. Bunların arasında her türlü canlı ve evrenin en iyi dahileri de yer alır. Ben ise adı sanı duyulmamış bir gezegendeki basit bir köylüyüm. Hila'nın Kulesine tırmanmak benim neyime öyle...