38- Artık Hataya Yer Yok!

1.9K 231 5
                                    

Öldüm! Yenildim! Hepsi benim hatamdı. En tepeyi hedefleyen ben, tonlarca hata yaptım. Bu bir daha gerçekleşmeyecek, bir daha asla!

Tekrar ortaya çıktığım yer şehrin göbeğindeki bir binaydı. Bütün duvarları işlemelerle kaplıydı, tam tepemde de büyük ve gösterişli bir avize vardı.

Boss savaşında ölmüşler de oradaydı. Sanırım burası dirilme mekanı gibi bir yerdi. Kapıya yöneldim, daha çıkmadan Aris te burada ortaya çıktı.

Aris'e baktım ve "Hala benimle misin?" diye sordum. Şimdi benimle gelmezse daha fazla zorlamayacaktım. Merak duygum, hevesim, artık hepsi 2. plandaydı. İşleri değiştirmenin vakti gelmişti.

Aris yüzüme baktı, ne yapacağını bilemezmiş gibiydi. Yarım dakika kadar susmuş bir halde yüzüme baktı.

"Anladım." dedim "anladım, kendine iyi bak."

Tekrar kapıya yöneldim, ancak birkaç saniye geçmeden arkamdan seslendi. "Bekle, seninle gelmek istiyorum. Ancak..."

"Ancak ne?"

"Bana para lazım. Büyük miktarda para."

"Neden?" diye sordum. "Bu sana neden engel olsun?" Binada bulunan herkes bize bakıyordu.

"Benim... 2 ay içinde 100 gümüş kazanmam gerek?"

"Neden?"

"Çünkü..." dedi. Biraz durakladı, etrafına baktı. Söylemekten kaçınıyormuş gibiydi. Ben de bu anı yaşamıştım. "Babam hasta. Sadece 3 ay, 3 ay sonra..."

Gözlerini direkt yere gömdü. Bacaklarının titrediğini görebiliyordum.

[Kumarbaz = Aleksey, büyü kitapları hazır mı?]

"Sadece 5 dakika, 5 dakika içinde o iksiri bulabilirim." dedim.

Hızla eğdiği kafasını kaldırdı. Sahip olduğu bakış inanmazlıktan çok, mucizeye duyulan ihtiyacı taşıyordu, saf umudu. "Sen, ciddi misin?" dedi. Bacakları gibi sesi de hafiften titriyordu.

[Aleksey = Evet, birkaç saniye içinde gönderebilirim.]

[Kumarbaz = Evet, lütfen. Ancak bir isteğim var. Bana 100 yıllık yaşam iksiri gerek. İstediğin kadar zehir iksiri gönderebilirim.]

[Aleksey = Gönderdiğin 10.000 iksir bana bir süre yeterli, yaşam iksiri de benim sana armağanım olsun.]

[Kumarbaz = Teşekkürler.]

"İsteğin çoktan kabul edildi." dediğim anda bana doğru adım atmaya başladı. Adımları tereddüt taşıyordu, doğru olmama durumu onu korkutuyor olmalıydı.

Aris daha yanıma gelmeden Aleksey 3 büyü kitabını ve yaşam iksirini göndermişti.

Envanterimden yaşam iksirini çıkardım ve Aris'e uzattım. Elini uzattı ve kavradı. Elinin titrediğini açıkça görebiliyordum. "Al" dedim "Babana götür bunu, geri geldiğinde yapacaklarımız var."

"Çok... çok teşekkür ederim... çok..." Yüzünü göremesem de yere düşen yaşları görüyor ve sesinin titremesini hissediyordum. Bu yardımı zamanında ben alamamıştım, ancak o almalıydı.

Elimi çenesine doğru götürüp, ağladığını fark ettirmemeye çalışan Aris'in kafasını kaldırdım. "Ağlama, git babana ver bunu ve benim için geri gel." Elimi çenesinden çekip yanağına götürdüm. Ancak daha fazla dayanamamış olacak ki, o duygusuz hallerini bırakıp boynuma atlamıştı. Salya sümük ağlıyordu. "Teşekkürler... çok teşekkürler..."

Hila'nın KulesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin