Ork Ustası dev vücudunu hareket ettirmeden önce astları üstümüze koşmaya başladı. Tyler'ın liderliğindeki 4 takım gelen orkları karşıladı. Güçleri yüksek olsa da bu gücü kullanamıyorlardı, yine de orkları öldürmek için yeterliydi.
Ben de onlara katılacaktım ki bana doğru bir parıltı geldi. Yumruk büyüklüğündeki parıltı o kadar hızlıydı ki ancak hızla eğildiğimde kurtulabildim. Parıltı geçtiği gibi doğruldum ve Victor'a döndüm.
"Savaşımız bitmedi." dedi bana doğru bakarak.
"Boss'u yenmeyi bekle. Ardından savaşımız devam edecek." dedim. Ancak kabul etmedi.
"Beni ne sanıyorsun? Savaşımız devam edecek. Şuan!"
"Seni öldürmeliydim!" dedim sopamı tutarken.
Onu öldürmeliydim. Neler yapabildiğini görmek için saldırmamıştım. Yılanları üstüme saldığı an sopamla onlarca savuruş yapabilirdim, hızıma ayak uyduramazdı. En azından başıma bela olmazdı. Gücü fazla olsa da tutturamadıktan sonra hiçbir işe yaramazdı.
"Sanki öldürebilirmişsin gibi." dedi hafif alaylı bir gülümsemeyle.
"Seni öldürmeliydim! Yaşamana izin vermemeliydim! Bunu telafi edeceğim!" dedim. İşime karışması hiç hoşuma gitmemişti. Ancak elinde 'İntihar Timi' adlı bir tekniği vardı. Bu kozun neler yapabildiğini bilmiyordum, fakat gücünün fazla olması olasıydı. Bu yüzden fazla uzatmamalıydım.
Hızla atıldım ve 4 savuruş kombosunu sırtına doğru yaptım. Daha benim farkıma varıp arkaya dönene kadar çoktan 4 savuruşu yapmıştım. Yüz yüze olduğumuz an parlak kılıcını bana doğru savurup geri çekilmeye çalıştı. Yüzünde telaş vardı.
Geri çekilmesine izin vermedim ve bir 4 savuruş daha yaptım. Bu 4 savuruştan kurtulamayacağını anlayınca sopamı vücuduyla karşıladı ve bir teknik başlattı. Ne olduğunu anlamamıştım. Ancak bir 4 savuruş daha yaptım. Savuruşlarım karşısında ayakta kalabilmesi beni etkilese de ciddi bir savaştaydım, ona acıyıp savaşta geri düşme olasılığımı hesaba katmalıydım.
Tekniği bitirdiği an saldıracağından korktuğum için art arda 8 tane ateş topu üfürdüm. Ateş topları tam Victor'a ulaşacağı sırada kılıcından çıkan enerji cisimleşti ve bir ejder halini aldı. Ateş topları ejdere değdiği an patladı ve ejderin her tarafını bir duman dalgası kapladı.
Ejderin 8 tane ateş topu karşısında öleceğini düşündüğüm sırada duman dindi ve ejder ortaya çıktı. Canının sadece 4'te 1'i gitmişti.
Hızla ellerimi küreye götürdüm ve Rael'i çağırdım. "Rael bu ejderi benim için haklaman gerek." dedim. Ejderi değerlendirdiğimde özelliklerinin Rael'den iyi olduğunu gördüm, ancak Rael bu farka rağmen ejderi yenebilecek kadar iyi bir savaşçıydı.
Rael koşup Ejdere saldıracağı sırada Victor çapraz bir savuruş yapıp bana doğru bir enerji çizgisi gönderdi. Bu çizgi oldukça keskindi, yere değen tarafı taşı yarıp geçiyordu. Bir o kadar da hızlıydı, hatta 40 saniye önce gönderdiği parıltıdan bile hızlıydı. Ancak savuruşu yapmaya başladığını an gözlemlemiş; nereye atacağını, nasıl bir teknik kullanacağını, sonrasında ne yapacağını... hepsini tahmin etmiştim. Hızla sola doğru kaçıp Victor'un önüne bir ateş topu tükürdüm. Çünkü kılıç dalgasını engelleyebileceğim bir durumda Rael'i öldürüp kazançlı çıkabilirdi.
Hızla ateş topundan kaçındığında iyice telaşlanmıştı. Sonuçta biri dışında her tekniği kullanılmış ve benim tarafımdan engellenmişti.
Bileğini ağzına götürüp bir şeyler fısıldadı. Sonra da tehditkâr gözlerle bana bakıp kılıcını kaldırdı. Kılıcı parlamaya, ışıklar saçmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hila'nın Kulesi
Fantasy"Hila'nın Kulesine evrenin dört bir yanından varlıklar tırmanır. Bunların arasında her türlü canlı ve evrenin en iyi dahileri de yer alır. Ben ise adı sanı duyulmamış bir gezegendeki basit bir köylüyüm. Hila'nın Kulesine tırmanmak benim neyime öyle...