Aris'in bulunduğu bölgeye gittim. Bloklar halinde yüzlerce demirci binası vardı, ancak bu binalar ufak atölyeler değildi, aksine bölmeler halinde birkaç binadan oluşuyordu. Bu bölmelerden her alanda 3 tane yer alıyordu. Yapım, işleme ve depo. Yapım bölmesinde materyaller ekipmanlara dönüştürülürdü. İşleme bölmesi de rün denilen dövmelerin işlenmesi için bulunan bölgeydi. Son yer de yapılan silahların depolandığı, hatta satıldığı bölgeydi.
Rün işleme tekniğine sahip insanlar fazla değildi, çünkü kişinin arkasında büyük bir destek yoksa alması çok zordu. Bunun nedeni bulunması en zor ve satıldığında çok para eden tekniklerden biri olmasıydı. Tamı tamına 50 altına satılıyordu.
"Bu rün işleme neden bu kadar önemli?" diye sordum Aris'e lav gibi görünen metali kalıbına dökerken. Elindeki kerpetene benzer aleti bıraktı ve yüzüme baktı.
"Normalde bir ekipman neye sahip olur?" diye sordu.
"'Kalkan' 'Zırh' 'Hasar' değerlerine, değil mi?"
"Evet öyle. Ancak rünle işlersen fazladan değerler kazanırsın. Güç, zeka, mana, can, mana yenileme, kaba kuvvet, çeviklik... yani anlayacağın her şeyi aktarabilirsin. Bunun kazandıracağı etkileri düşünebiliyor musun? Mesela 5 tane aksesuar'a sahipsin, ve bu aksesuarlar %10 mana yenilemeye sahip. Toplam %50 mana yenileme seni, rakibine karşı ne kadar avantajlı bir duruma sokacağının farkındasın değil mi?"
"Vaay güzelmiş. Ancak sen sahip değilsin ha?"
"Çok pahalı bir teknik, alabileceğimden çok daha pahalı."
"Belki bir şeyler yapabiliriz."
[Kumarbaz = Aleksey, bana rün işleme büyü kitabı lazım.]
[Aleksey = Sen de iyice alıştın beleşçiliğe.]
[Kumarbaz = Lütfen, bu son olacak.]
[Aleksey = Elimde o kadar para yok, birkaç gün beklemen gerek.]
[10.000 tane Derece 19 Zehir İksiri Aleksey adlı kişiye gönderildi.]
[Kumarbaz = Elimdekilerin büyük çoğunluğu bu. Biriktiğinde tekrar gönderebilirim. Şimdiden teknik için teşekkürler.]
Karşılığında bir şeyler vermeliydim, yoksa isteklerim fazla kaçardı. Zaten fazlaydı, ancak işine yaradığım gerçeğini aklında bulundurmalıydı, en azından ben aklına sokmalıydım
"Teknik halledildi. Ancak biraz beklemen gerek." dediğimde Aris'in ağzı öyle bir açıldı ki ruhu ağzından çıkıp odada birkaç tur attıktan sonra geri girdi.
"Sen... sen... sen bunları nasıl yapıyorsun? Büyük bir klanın öğrencisi misin? Ya da arkanda güçlü bir usta mı var?" diye sordu şaşkınlıkla.
"Adı dışında hiçbir özelliğini bilmediğim biri var. Ancak oldukça zengin, ya da şöyle diyelim; yüksek katlara tırmanmış biri. İsmi Aleksey."
"Se.. Sen... Aleksey mi dedin?" dedi kekeleyerek.
"Evet, ne oldu ki?" diye sordum sanki çok normal bir şeyle karşı karşıyaymış gibi.
"Aleksey kulede bir efsane. Hiçbir klana ya da loncaya dahil değil, hatta bir takımı bile yok. Sadece bir hayvanı var. Hydra. Onunla birlikte kuleye tırmanıyor, başka hiç kimseyle ilişkisi olmayan bir tırmanıcı. Söylenilene göre gücü kendi seviyesindeki 10 kişilik bir takımı yenecek kadar yüksekmiş. Sen onu nereden tanıyorsun?"
"Vallaha mı? Sadece iş ilişkisi var aramızda, başka bir şey değil. Yine de böyle bir şeyi beklemezdim."
"Kulede bulunan her klan, tanrısal seviyede olanlar bile, onu klanlarına davet etmiş, her türlü avantajı sağlayacaklarını belirtmiş. Ancak Aleksey kabul etmemiş, kimse de ona saldırmaya cesaret edemiyormuş. Çünkü Hydra'sıyla birlikte yaptığı saldırılar çok güçlüymüş. En azından duyduklarım bu şekilde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hila'nın Kulesi
Fantasy"Hila'nın Kulesine evrenin dört bir yanından varlıklar tırmanır. Bunların arasında her türlü canlı ve evrenin en iyi dahileri de yer alır. Ben ise adı sanı duyulmamış bir gezegendeki basit bir köylüyüm. Hila'nın Kulesine tırmanmak benim neyime öyle...