"Savaş bir anlığına durdu, çünkü yer sallanıyordu. Bu depremden çok yaklaşan dev bir ordunun marşı gibiydi. Aslında gelen bir ordu olsa savaşı kazanma olasılığımız daha yüksek olurdu. İlk gördüğümde inanmadım, ama 50 metrelik dev bir fil üstünüze doğru gelirken gördüğünüz tek şey bu fil oluyor. Fil görününce düşman askerleri geri çekilip fili karşıladı. Biz ise şaşkınlıkla fili izliyorduk. Ufukta bir nokta gibiydi başta, yaklaştıkça büyüdü, o büyüdükçe de biz daha çok aptallaşıyorduk. Kumarbaz olmasa kendimize gelmemiz bile bir hayli süre alırdı. Bizi hızla geri çekti ve bir araya getirdi. Herkes kendi takımına dizildi. Ben de kendimi 4. Takıma attım. Neyse ki takımımın her üyesi hayattaydı. Tabi herkeste yaralanmalar vardı, benimki oldukça hafifti. Omzumda bir kılıç sıyrığı, sol ayağımda ise bir ateş yanığı vardı. Bunlar hareketlerimi sadece birazcık etkiliyordu.
Kumarbazın ilk yaptığı şey savaş alanını 1 bölgeye çekip filin geleceği yere Huewe'nin mana ve can yenileme alanlarını kurmak oldu. 10 Takım da orada yer alıyordu. Hemen ardından 10 takımı farklı bölümlere yerleştirdi. Ardından belli kişileri zırhlamaya ve dövmeler vermeye başladı. Başının üstünde dönen yapraklar oldukça azalmıştı. Benim zırhım da neredeyse parçalanacaktı. Kumarbaz bunu anlayıp orta hatta zırhladığı herkesin zırhlarına yama yaptı. Bu zırhlar gerçekten harikaydı. Vücudun her yerini koruyor, savunmayı büyük miktarda arttırıyordu. Sahip olduğum Kırmızı Begonvilin Ankası sayesinde büyük bir ağırlık artışı kazanıyordum. Nasıl olduğunu bilmiyorum, ama bir anda çok ağır hale geliyorum. Bu ağırlık hareketlerimi fazla etkilemiyor, ama yaptığım her saldırının gücü artmış oluyordu. Benim gibi bir kılıç kullanıcısı için harikaydı. Tabii benim sahip olduğum kılıç normal değildi, 7 metrelik kılıç boyumun 4 katından fazlaydı. Çok ağırdı, çok büyüktü ve çok sağlamdı. Bu kılıcı kaldırmak bile beni yoruyordu, ama her saldırım büyük bir hasar veriyordu, tabii oldukça da yavaştı. Verebildiğim yüksek hasar gücünü düşünürsek, Ankayı aktif ettiğimde tek saldırımın yarıp geçeceğini de anlayabiliriz.
Fil dev adımlarla üstümüze doğru geliyordu. Bizler karıncaydık, o ise dev bir aslan. Yeterli mesafe varken Kumarbaz büyücülerden birkaç büyü fırlatmalarını istedi. Bütün büyücüler birleşip dev bir ateş topu oluşturdular. Gerçekten güçlüydü. Ben kesinlikle böyle bir büyü karşısında duramazdım. Ama file hiçbir şey olmadı. Kafasında patlayan alev topundan hiç etkilenmemiş gibi aynı hızda yürüyordu. O an içimden demiştim ki: Şimdi kesin öldük. Neyse ki komutanımız oldukça sakindi. Bu hayvanın kaçıncı katta bulunduğunu sordu. 10. Takımın lideri Kouhei hızla gidip fil hakkında bildiği her şeyi anlattı.
Sonradan öğrendiğimize göre bu fil 550. katın canavarıymış. O kadar yüksek bir katta tutulan hayvanın seviyesi bile temelde bizden yüksek. Bunun üstüne bu fil 550.katta bile bulunması zor olanlardan bir 'özelleşmiş tür'. Üstüne üstlük Grenea Klanı bu fili yetiştirmek için büyük hazineler harcamış. En başta parayla satın almışlar ve karşılaştığımız elitlerin komutanının evcili olarak vermişler. Elitlerin komutanı da neredeyse tüm servetini bu file yatırmış. Dayanıklılığını arttırmak için özelleşmiş yanını geliştirecek özler satın almış. Eğitimler vermiş, savaşlara götürmüş ve bu fili Grenea Klanı'nın koruyucusu olacak kadar güçlü hale getirmiş. O an için bunların hiçbirini bilmiyorduk. Neyse ki Kouhei kuledeki canavarlar hakkında oldukça bilgiliydi. Bu fil türü hakkında bildiği her şeyi Kumarbaz'a anlattı. Bunun sonucunda Kumarbaz'ın yeni bir plan kurması sadece 2 saniye sürdü. 10 Takımın konumlarını tekrar değiştirip bize savaşa hazırlanmamızı söyledi. Çünkü 4. ve 5. Takım en öndeydi.
Diğer takımların nerede olduğunu hatırlamıyorum, hafızam oldukça kötüdür. Tek hatırladığım herkesin sorgusuz sualsiz Kumarbaz'ın dediklerini yaptığı. Ne dediği önemsiz, hızla uygulanıyordu. Önceden tanıdığım -benim de içinde olduğum- deliler topluluğu Kumarbaz'a karşı gerçek bir askerdi, her emri yerine getiren askerler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hila'nın Kulesi
Fantasía"Hila'nın Kulesine evrenin dört bir yanından varlıklar tırmanır. Bunların arasında her türlü canlı ve evrenin en iyi dahileri de yer alır. Ben ise adı sanı duyulmamış bir gezegendeki basit bir köylüyüm. Hila'nın Kulesine tırmanmak benim neyime öyle...