Terler içindeki vücudum ve kıpkırmızı hale bürünmüş ellerim hala hareket etmeye devam ediyordu. Fazlasıyla ağır olan kılıcımı kullanmaya alışmış olsam da hala oldukça fazla acıyordu.
Usta Tiran'ın bir sonraki ziyaretine 2 gün daha vardı ki kapı tık sesleriyle açıldı. Vücudumu kapıya doğru çevirdiğimde Usta Tiran'ın aceleyle içeri girdiğini gördüm.
Şaşırarak yüzüne baktım. Tam neler döndüğünü soracaktım ki konuşmaya başladı. "Bildiriyi yayınladım, ama..."
"Ama ne?"
"Bir problemimiz var." dedi. Bir süre durakladı. "Mavi Zümrüt Krallığı, Fetih İttifakı'nın tarafında yer alacağını belirtmiş."
"Mavi Zümrüt Krallığı?" dedim. Nerede olduğunu bile bilmiyordum.
"Aris'in yaşadığı bölge." dedi hafif mahcup bir ifadeyle. "Bizzat kralın adamları, Aris'in ailesini alıp götürmüş ve şu sözleri sarf etmişler:"
"Ne demişler?" dedim. Eğer tahmin ettiğim gibiyse onlarla uğraşmamız gerekecekti.
"'İkisini kurtarmak istiyorsanız, Kumarbaz'ı bize teslim edin." dedi. Yüzündeki mahcubiyet daha da büyüdü. "Eğer daha önce anlayabilseydik..."
Sözünü kestim. "Jasper Tiran! Gidelim. Sorunları neymiş bir öğrenelim."
"Oraya gidersek yaşanacakları tahmin edebiliyor musun?"
"Cehenneme de gitsek fark etmez. Gideceğiz, ve istediklerini vereceğiz. Eğer yanımda olursan, sana borçlanırım." deyip yüzüne baktım. Aris'e bunu anlatamazdım. Bana güvenen birini yarı yolda bırakamazdım, yapamazdım.
"Sen burada kal. Ben de sana Aris'in ailesini getireyim."
Hızla reddettim. "Hayır. Bensiz gidemezsiniz."
"Oraya gittiğimizde ufak bir kıvılcım bile seni öldürebilir. Sadece beni dinle ve burada kal."
"Usta Tiran, bunu yapmam gerek, Aris için."
"Peki, ama geride duracaksın." dedi. Başımla onayladım. "Sen bu kattaki portallara doğru git. Benim yapmam gereken bir şey var."
Dediğini yapıp hızla pottallara gittim. Daha ben oraya gitmeden Usta Tiran ulaşmıştı. Hatta yanında 9 kişi de vardı, seviyeleri 2100 ve 2250 arasındaydı. Bunlar Usta Tiran'ın takım arkadaşları olmalıydı.
"Kumarbaz sen misin velet?" diye sordu uzun boylu olanı.
"Çok güçsüz gözüküyor." dedi biraz daha kaslı olanı.
"Aptal. Sen kaç yıldır kuleye tırmanıyorsun. Bu ise daha çocuk." dedi omzunda kanat dövmesi olan adam.
"Jasper," diyerek öne çıktı kızıl saçlı kadın. "Bizi klanın meselelerine asla dahil etmezdin, bu sefer ne oldu?"
"Bu, Tiran Klanı'nı ilgilendiren bir mesele değil. Yaptığım antlaşmayı ilgilendiren bir olay. Bunun için sizin de yardımınıza ihtiyacım var. Sizi uğraştırdığım için üzgünüm."
"Uğraşmak mı?" dedi şişman bir adam Jasper'ın omzuna dokunarak. Sonra bir anda gülmeye başladı. "3-4 tane sünepe birleşti diye kendilerini adam sanmışlar. Bi dövüp geleceğiz. Uğraşmak ta ne demek."
"Zaten 2000.katta tıkandık kaldık." dedi uzun boylu olan kafasını 2 yana sallayarak. "Her birimiz ortalama Seviye 2500 olmadıkça geçmemiz de olanaksız gibi zaten."
Usta Tiran bana döndü. "Kmaru gezegeni, Mavi Zümrüt Krallığı. Bunu aklında bulundurarak portala gir."
"Yaptıklarınız için teşekkür ederim." dedim herkes portallara girerken. "Yaptıklarınızı hatırlayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hila'nın Kulesi
Fantasy"Hila'nın Kulesine evrenin dört bir yanından varlıklar tırmanır. Bunların arasında her türlü canlı ve evrenin en iyi dahileri de yer alır. Ben ise adı sanı duyulmamış bir gezegendeki basit bir köylüyüm. Hila'nın Kulesine tırmanmak benim neyime öyle...