İsim= Aris
Köken= Kmaru Gezegeni, Mavi Zümrüt Krallığı
Irk= İnsan
Seviye= 12 (%53)
Potansiyel= 20
Sınıf= Çift Çekiç
Alt sınıf= Demirci
Takım= Yok
Klan= Yok
Hasar= +14
Zırh= +20
Güç= 54
Zeka= 18
Sağlık= 540/540 Mana= 80/80
Kalkan= 100/100
Unvan= Fakir Demirci
Yetenekler= [Çifte Savrulma Seviye 12]
Ustalıklar= [Demircilik Orta Düzey Seviye 6] [Çift Çekiç Ustalığı Orta Düzey Seviye 4]
ARİS!
Hızla yanına koşacaktım ki 60 potansiyele sahip olan bir prens arkasındaki 9 kişiyle Aris'in üstüne gitmeye başladılar. Ancak Aris öylece oturuyordu.
"Hey Aris, seni kimse takıma almıyor mu? İstersen yardım edebilirim. Sonuçta aynı krallığa mensubuz. Hahahahah" dedi prens. Bu konuşunca birden aklıma Tubalcain geldi. Bu prenste Tubalcain'in verdiği 'asil' imajının kırıntısı bile yoktu.
"İstemez." dedi Aris 10 dakikalık süreden geriye 2 dakika kalmışken.
"Ahahahha. Küççük Demirci Aris, ailesi için burada değil miydi?" dedi prens alayla. Bunlarda bir iş vardı, ancak ne olduğunu çözememiştim.
Aris gözlerini Leoniel Marius denen adama doğru çevirdi. Dudaklarında en ufak kıpırtı bile olmasa da gözlerindeki soğukluk her şeyi anlatıyordu. Konuşmadan sövüyordu adeta.
Marius yanında olsa da asil adımlarla Aris'e doğru yürüdüm. Tam önüne yaklaşınca "Aris, ben Kumarbaz. Sana mesaj atmıştım, neden geri dönmedin?" dedim gülerek.
"Teklifin beni ilgilendirmiyor. Benim kulede bulunma sebebim senin gibi eğlenmek değil!" dedi. Sözleri tokat gibi yüzüme çarpmıştı.
Ahahahha. Sevdim ben bu adamı.
"Eğlenmek için ha? Sebebimin bu olduğunu ne biliyorsun?"
"Davranışların, konuşmaların çok çocuksu. Belirsiz bir hissiyat yaysan da bu çocuksu davranışlarını kapatmıyor." dedi. Daha kafamın üstünde dönen sayıya bakmamıştı bile.
"Gel takımıma katıl, ben de senin için şu aptalı öldüreyim." dedim demir sopamla Marius denen Prensi göstererek.
"Sana, onu yenebileceğini düşündüren ne?" dedi şüpheyle. Bakışlarında ufak bir ilgi gördüm.
"Aslında sadece bu aptalı değil, burada bulunan herkesi yenebilirim. Şu ilerde duran adamı görüyor musun? 90 potansiyele sahip sarı saçlı adamı. Buradaki en güçlü kişi o. İstersen senin için onu da yenebilirim." dedim. İlerideki adamı tanımıyordum. Ancak burada bulunan kişilerin %90'ını değerlendirmiştim, oradaki sarı saçlı adam da en güçlüleriydi. Yine de bir takıma girmemişti. 75 potansiyele sahip bir dahi biri bile onu takıma katmaya çalışmıştı. Ancak aldığı cevap herkes gibi aynıydı. Bu 90 potansiyel'e sahip adam durmadan bana bakıyordu. Sebebini bilmesem de rahatsız ediciydi. Neyse onu da öldürürüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hila'nın Kulesi
Fantasy"Hila'nın Kulesine evrenin dört bir yanından varlıklar tırmanır. Bunların arasında her türlü canlı ve evrenin en iyi dahileri de yer alır. Ben ise adı sanı duyulmamış bir gezegendeki basit bir köylüyüm. Hila'nın Kulesine tırmanmak benim neyime öyle...
