62- Rumir

1.8K 217 25
                                    

"Her zamanki gibi acelecisiniz, Armageddon Takımı." Parlayan okun üstünde dikilen kişi bu sözleri sarf ettiğinde Usta Tiran'ı ve takımını tek tek gülümseyerek süzüyordu. Üstünde parlayan, gümüşi bir ağır zırh vardı.

"Rumir, sensin!" diye bağırdı Carlos, sabresini çoktan Werra'ya doğru tutmayı bırakıp ışık saçan okun üstünde dikilen adama doğru hızlı adımlarla yürümeye başlamıştı. Diğerleri de yanımdan ayrılıp Carlos'un 'Rumir' diye seslendiği adama yaklaştılar.

"Görmeyeli nasılsın?" dedi Carlos, Rumir'in yanına ulaştığında. Yüzünde gülümsemeyle Rumir'e sarıldı.

Rumir de buna karşılık verip geniş bir sarılma verdi. Gülerek "Kuleyle uğraşıyoruz işte, ne yapalım. Birkaç gün önce 2200.katı geçtim. Siz hala 2000.katta mısınız?" dedi.

"Ne yazık ki öyle." dedi Carlos kafasını 2 yana sallarken. "Önümüzdeki asır boyunca da geçebilecek gibi gözükmüyoruz."

"Biz de yaşadık bunları, doğaldır yani." dedi Rumir. Sonra da Usta Tiran'a bakıp bir baş selamı verdikten sonra bakışlarını 2 rehinenin etrafına toplanmış 4 onluya çevirdi. "Bunlar size neden sıkıntı çıkarıyor?"

"Jasper'ın eğittiği veletlerden birini istiyorlarmış." dedi Carlos bana bakarak.

"Neden ki?"

"Ben de tam bilmiyorum. Jasper çağırdı, geldik." dedi Carlos. Yüzüne ürkütücü bir gülümse yerleştirip sordu. "Onu bunu bırak ta, öldürebilir miyiz hepsini?"

"Maalesef. Bunun yerine beni gönderdiler. Şimdi izin verin de halledebileyim." dedi Rumir ve bir anda Usta Tiran'ın yanında ortaya çıktı. "Armageddon Takımı'nın saygıdeğer lideri, Jasper Tiran," dedi en ufak alay içermeyen bir ciddilikle. "geri çekilin lütfen."

Anlaşılan bu Rumir sadece Carlos ile yakındı. Çünkü diğerlerine sadece ufak bir baş selamı veya bir tokalaşmayla karşılamıştı, ama Carlos'a geniş bir sarılma vermişti.

Usta Tiran geri adım atmadı ve aynı ifadeyle Rumir'i izlemeyi sürdürdü.

Rumir de bakışlarını Usta Tiran'ın üstünden çektiğinde saygı dolu ifadesinden kurtulup yürümeye başladı. "Evet, gençler." dedi ellerini 2 yana açarak. "Gençler diyorum, çünkü benden yüzlerce yaş gençsiniz. Bu da beni, her birinizden yüzlerce yıllık fazlalık deneyimle kutsuyor." Ellerini iyice kaldırdı. "Şimdi sizden isteğim, rehineleri bana vermeniz. Bunu yaptığınız takdirde buradan tıpış tıpış çıkacağız. Ama unutmayın, sabırlı biri olsam da buraya barış dolu bir sebeple gelmemi hiçe sayan olursa," Ellerinden beliren uzun mızrağı kavrayıp yere sapladı. "birkaç dakikalığına kendimden geçebilirim." dedi ve uğursuz bir gülümseme takındı. "Anladığınızı umut ediyorum."

Yukarıda bulunan, tahtta oturan 4 klan liderinin yüz ifadeleri hiddetle değişti. Yüzlerinde beliren ter baloncuklarını görebiliyordum.

"Serbest bırakın." dedi Semires Klanı'nın Lideri. Dişlerini sıkıyor, ellerini yumruk yapmış kavradıkça kavrıyordu. İşlerin bu raddeye geleceğini az buçuk tahmin etmiş ,ama olmayacağı ihtimalinin daha baskın olacağını düşünmüş olmalıydı. Onlar için en kötü ihtimal buydu sanırım, yaşanabilecek en çaresiz durum.

"Ama..." diye karşı çıktı Yeryüzünün Yüce Kaplan Klanı'nın Lideri. Ayağa kalkmış, tükürükler saçarak, sanki bir küfürü ağzından fırlatıp atarmış gibi bu kelimeyi sarf etmişti. Alnındaki damarlar iyice belirgin hale gelmiş, o kadar uzaklığa rağmen fark edilecek seviyeye geçmişti.

"Rehineleri serbest bırakın!" diye kesti Kaplan Liderin sözünü. Bunu söylerken sağ elini, Kaplan Lideri susturmak için öyle güçlü savurmuştu ki rüzgar ardında bir girdap oluşturmuştu adeta.

Hila'nın KulesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin