7- Bağdat'ı Almak

9.7K 596 140
                                    

Yapılan imza törenini internetteki canlı yayınla takip ediyorlardı. En yakın dört arkadaşından üçünün yüzündeki inanamayan ifadeyi izlerken gözlerini devirmişti Yasin. Murat ise tahmin ettiği gibiydi, elinden gelse telefonun içinden geçip törenin yapıldığı yere dalarak boğazını sıkıverecekti. Elindeki işlemeli kalemle sözleşmeye imza atışını hayran hayran izledikleri adamın, neredeyse hayatını kaydırdığını bilseler yine böyle şehla bakışlarla izlerler miydi onu, merak ediyordu Yasin. Bilmesinler daha iyi, diye düşündü. Murat ile kız kardeşinden, bir de sözleşmeye imza atan şerefsizden başka bilen yoktu onun erkeklerden hoşlandığını ve başına gelenleri.

Kız kardeşini düşünürken yüreği bir kez daha sıkıştı. Murat'ın eski telefonuyla idare ediyordu şimdilik ve Özge ne aramalarına ne de mesajlarına yanıt veriyordu. Kardeşinin kendisine kırıldığının farkındaydı ancak şimdi de Özge onu tepkisizliğiyle cezalandırıyordu. Yine de onun kardeşiydi ve Yasin ne pahasına olursa olsun kardeşinin gönlünü alıp onunla konuşmayı başaracaktı. Özge de onsuz yapamazdı biliyordu, sadece biraz zamana ihtiyaçları vardı.

"Oldukça iyi transfer teklifleriniz varken KSK'yi tercih etmenizin sebebi nedir?"

Duymayan kulaklar ve görmeyen gözlerle ekrana bakarken kulağına ulaşan sesle irkildi. Bir muhabir kendisine soru yöneltmişti, yanıt verirken doğrudan kameraya bakıyordu ve Yasin, o bakışların içini delip geçtiğini hissediyordu.

"Dediğiniz gibi birçok transfer teklifim vardı fakat KSK'yi tercih etmemin sebebi paradan ziyade gönül meselesi diyebilirim."

Verdiği cevapla salondaki tüm kafalar birbirine dönerken o, sakin bir şekilde kameraya bakıp açıklamasına devam etmişti.

"Bildiğiniz üzere takımımızın koçu Erman Yıldırım'ın ve başkanımız Kerim Süvari'nin üzerimde çok emeği var, bugünlere gelmemde bana çok yardımcı oldular. Kerim abi beni arayıp, gelmezsen çok darılırım, dediğinde başka seçeneğimin olmadığını biliyordum."

"Başarılarla dolu bir kariyeriniz var. Bu transferi kariyeriniz açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?"

"Bu benim için sadece sıradan bir transfer değil. Ben gittiğim her takımda maksimum performansla oynamaya çalışan bir sporcuyum, bilirsiniz. KSK'de de elimden gelenin en iyisini yapacak ve başarılarıma bir yenisini daha ekleyeceğim. Kariyerim açısından yeni bir basamak olacağını düşünüyorum. Dördüncü Murat'ın bir sözü var; 'Bağdat'ı almaya çalışmak, Bağdat'ın kendinden daha mı güzeldi ne?' diye. Ben de konuya bu açıdan bakıyorum. Şimdi önümde alınacak yeni bir Bağdat var ve zafere giden yolda terimin son damlasına kadar mücadele edeceğim."

"Yani Kutay Karakoç tekrar zirveye çıkmak için oradan indi diyebilir miyiz?"

"Aynen öyle."

Başka muhabirler de ona sorular yöneltmeye devam ediyordu ancak Yasin'in dinleyecek takati kalmamıştı. En başından beri Kutay'ın niyetinin takımın toparlanmasına yardım etmek falan olmadığını biliyordu. Bağdat diye bahsettiği şey şampiyonluk, kariyer falan değil apaçık kendisiydi. Bunu ondan ve Murat'tan başka anlayan yoktu elbette. Murat'ın, Kutay'ın uslanmış olabileceğine dair kurduğu cümle aklına geldi ve keyifsiz bir kahkaha kaçıverdi dudaklarından. Arkadaşları kendisine dönüp ne olduğunu sorar gibi baktıklarında elini yok bir şey anlamında salladı ve yere bıraktığı topu alarak antrenmanına devam etmek için hâlâ pürdikkat basın toplantısını izleyen arkadaşlarının yanından ayrıldı.

Kutay'ın uslandığı falan yoktu. Eskiden de tek derdi ona hayatı zindan etmekti, hâlâ da öyleydi. Kutay'ın kendisini sevdiğine inanacak kadar aptal olabildiği için kendine olan öfkesi dinmiyordu bir türlü. Daha da fenası, tüm yaptıklarına rağmen hâlâ onu sevmeye devam edecek kadar aptal olmasıydı. Her aşk biterdi, her acı geçerdi ama Yasin'in ne aşkı bitmişti ne acısı.

Öl dese ölecek kadar sevmişti Kutay'ı ve Kutay onun aşkını sonuna kadar kullanmıştı. Birlikte oldukları zamanlara gitti aklı. Nasıl da aşkla öperdi onu, nasıl tutkuyla dokunurdu tenine. Ellerini Kutay'ın ellerine her bıraktığında sanki ruhu kanatlanır uçardı. Kutay'ın o güzel, bal rengi gözlerine bakarken gözbebeklerinde kendini gördüğü zaman tüm benliğini unutuverirdi.

Her konuda uyumlu oldukları gibi sahada da birbirlerine mükemmel uyumluydular. Yasin'in kurduğu oyunu Kutay takım arkadaşlarıyla birlikte mükemmel biçimde uygular ve her maçtan olmasa da birçok maçtan galibiyetle dönerlerdi. Birlikte oynadıkları dönemde onlara 'Rüya İkili' diye lakap bile takmıştı taraftarlar. Sonra o rüya bozuldu, Yasin gerçeğe sert bir düşüş yaparak döndü.

Hislerinin tek taraflı olduğunu acı yoldan öğrendiğinde ne şoka girmiş ne de öfkelenmişti. Günlerce, sanki tüm hislerini aldırmış gibi tepkisiz bir şekilde nefes alıp vermişti. Acısı sonradan çok fena çıkmıştı gerçi ama bu, anlatmaya gücünün yetmeyeceği kadar uzun bir hikâyeydi.

Artık Kutay'a olan aşkının yanında hissettiği tek duygu öfkeydi. Kendisine öfkeliydi çünkü aptal gibi ona tutulmuş ve onu kandırmasına izin vermişti. Kutay'a öfkeliydi çünkü onu sevmediği hâlde sevdiğine inandırmış, kalbini kırmıştı. Kendi kariyerinin de mahvolacağı ihtimali varken ona olan aşkını kullanarak kendini koruyup Yasin'i harcamıştı. Ona kıyamayacağını bildiğinden hamlesini buna göre yapmıştı, yanılmamıştı da.

Murat'ın yanına geldiğini sıkılan omzuyla fark etti ve elindeki topu potaya gönderdikten sonra arkadaşına döndü.

"Antrenmandan sonra bir şeyler içmeye gidelim, kafamız dağılır. Seda'yla Burcu'yu da çağırırız. Ne dersin?"

Yasin bir süre teklifi düşündü. Pazartesiye kadar antrenmanları yoktu ve yorucu geçen bir günün ardından bir iki kadeh içeceklerdi altı üstü. Ne kadar kötü olabilirdi ki?

Arkadaşına başını sallayarak onay verdikten sonra üzerlerindeki terden kurtulmak için birlikte duşlara giderken Yasin'in kafasındaki tilkiler çoğalarak dolanmaya devam ediyordu.

--------------
Daha kötüsünün olamayacağını düşündüğünüz zaman hayat size aksini ispat eder Yasin Bey ama siz bilirsiniz tabii :D Okuduğunuz için teşekkürler. :*

Son Top | bxb |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin