Tehlike arz eden herhangi bir durumla karşı karşıya gelindiğinde otonom sinir sistemine bağlı sempatik sinir sistemi devreye girer ve vücut bazı tepkiler vermeye başlar. Kan basıncı, vücut sıcaklığı, kalp atışı ve nefes alıp verme hızı yükselir, adrenalin salgısı ve terleme artar, kıllar dikleşir, tükürük salgısı azalıp el ve ayaklarda soğuma meydana gelir. Bu tepkiler insanın doğuştan getirdiği tepkilerdir ve amaç tehlike karşısında hayatta kalabilmek için vücudu hazırlamaktır. İşte sempatik sinir sisteminin yaptığı bu hazırlığa "kaç ya da savaş" tepkisi denir.
Yıldırım hiç istifini bozmayarak telefonunu onlara doğrultup şoktan sıyrılamayarak hâlâ sarmaş dolaş bir vaziyette kendisine kocaman olmuş gözleriyle bakan Kutay ile Yasin'in fotoğrafını çektiğinde ve küstahça sırıttığında, Kutay'ın bedeni insanın en temel tepkilerinden biri olan kaç ya da savaş tepkisini veriyordu.
Kameranın sesiyle daldıkları transtan çıkarken Kutay kaçmak yerine savaşmayı seçmiş ve Yasin'den hızla ayrılıp korkuluğa eğilen Yıldırım'ın yanına üç uzun adımda merdivenleri tırmanarak varmış, buz kesmiş elleriyle hırsla yakasına yapışmıştı.
"Seni parçalarım Yıldırım, inan olsun parçalarım seni!" Ateş saçan bal rengi gözleriyle kükrediğinde Yasin'in de yanındaki yerini alıp aynı öfkeyle Yıldırım'a baktığını göz ucuyla gördü.
"Bir bok yapamazsın. Burada bir şey yapma gücünü elinde bulunduran kişi benim, hatırlatırım." Yıldırım, hiçbir şey kaybetmediği küstahlığıyla Kutay sanki espri yapıyormuş gibi sırıtarak yanıtladı ve elinde tuttuğu Yasin'in telefonunu umursamaz bir tavırla ona uzattı. "Fotoğrafı buradan çıktığımda sana da yollarım kaptan. Çok güzel çıktınız, emin olabilirsin buna."
Yasin çatık kaşlarıyla telefonunu kurcalarken Kutay Yıldırım'ın bu arsızlığıyla iyice zıvanadan çıktığını hissederek tuttuğu yakasından sarstı mavi gözlü adamı. Damarlarında kan yerine öfke dolaşırken hâlâ boğazına sarılmamış olması kendisini şaşırtmıştı. Hayatında asla hissetmediği kadar büyük bir öfke ve nefretle kanı fokur fokur kaynarken tuttuğu yakayı bırakıp sertçe kendinden uzağa itti Yıldırım'ı. Bu pisliğe daha fazla dokunmak istemiyordu, aksi takdirde bu binadan elini kana bulayarak çıkması kuvvetle muhtemeldi.
"Hele hele, Karakoç'umuzun boynuzları tos mu vurmak istiyor?" Yıldırım, Kutay'ın soyadına atıfta bulunarak, gittikçe büyüyen sırıtışıyla tekrar söze girdiğinde Kutay az önce aldığı ona dokunmama kararını bozmak üzereydi.
"Kes lan sesini! Sen kimsin oğlum, sen kimsin?! Sen kim oluyorsun da karşıma geçip böyle yarak kürek konuşabiliyorsun?! O dilini koparıp köpeklere yem ederim lan senin!" Yıldırım'a doğru artık öfkeden alev almış hâlde adımlamak üzereyken Yasin bir adımda dibine girip telefonunu tutan elini göğsüne, diğer elini koluna koyarak durdurdu onu. Kutay'ın öfkeli bakışlarının yeni hedefi orman rengi bir çift göz olduğunda Yasin onunkine eş bir öfkenin izlerini barındıran yüzünü ona çevirip çattığı kaşlarıyla başını iki yana salladı.
Kutay, onun öfkesine rağmen sakince başını sallayıp kendisini durdurmaya çalışmasına bir anlam vermeye çalışırken kulağına sevdiğinin sesi doldu. "Ne yapıyorsun sen Yıldırım? Amacın ne?"
Yasin'in çatık kaşlarıyla sorduğu soruya artık yüzünden silinen sırıtışın yerini alan ciddi ifadesiyle yanıt verdi. "Valla şimdilik bir şey yapmıyorum. Ama istediğimi yapmazsanız o zaman yapacağım." Mavi gözlerindeki ciddi bakışın yeni odağı Kutay olurken alayla gülümsedi. "Sevgilin senden daha beyefendi çıktı Kutay. Bak, insan gibi konuşmayı biliyor."
"Ulan ben şimdi seni-" Yeniden hareketlendiğinde Yasin daha sıkı tutarak olduğu yerde kalmasını sağladı ve yükselen sesiyle araya girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Top | bxb |
General Fiction"Bitime bir saniyeden az var beyler. Bu maçı alın, dileyin benden ne dilerseniz." Molanın sona erdiğini belirten ses duyulduğunda tüm gözler onun, onun gözleriyse kendisinin üstündeydi. Sahaya dönmeden önce kulağına en iyi arkadaşının sesi doldu. "S...