58- Yanılgı

3.2K 228 58
                                    

Kabalıktan haz etmemiş ve karşılaştığı herkese elinden geldiği kadar nazik davranmaya çalışmış bir insan olarak, şu an karşısında küstahça ona bakıp buzlu kahvesini içen kızın suratına önündeki suyu fırlatmamak için kendini zor tutuyordu Yasin.

Geldikleri kalabalık kafede kimi aleni, kimi kaçamak olarak onları izleyen insanlara bakıp; ayı mı oynuyor, ne bakıyorsunuz amına koyayım, dememek için ısırdığı dilinden belli belirsiz bir kan tadı geldiğinde daha fazla dayanamayıp pek de kibar olmayan bir biçimde söze girdi. "Çıkar artık şu ağzındaki baklayı. Oyunlarına ayıracak vaktim yok küçük hanım."

Genç kız, kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra yavaş hareketlerle bardağını masaya bıraktı ve etrafa şöyle bir göz atıp masada ona doğru eğilerek kendinden emin bir sesle konuştu. "Biliyorum."

"Neyi biliyormuşsun bakalım?" Yasin, inkâr dürtüsüyle alaycı bir biçimde bir kaşını kaldırarak sorduğunda, karşısındaki kız da aynı alaycılıkla yeşillerine karşılık vererek alçak sesle yanıtladı.

"Kutay ile aranızdakileri. O kadar belli ediyorsunuz ki bu zamana kadar ifşa olmamanız çok şaşırtıcı gerçekten."

Yasin bir gün böyle bir şeyle karşı karşıya geleceğini biliyor olsa da bilmekle yaşamaya hazır olmak arasında paralellik yoktu, gerilse de bozuntuya vermeyerek ifadesini bozmadan alaycı tavrını sürdürdü. "Ne varmış Kutay ile aramda Bayan Holmes? Söyleyin de karanlık çağdan aydınlanma çağına geçişimi yapayım."

Genç kız bir süre Yasin'i izledikten sonra konuştu. "Berabersiniz. Boşuna inkâr etmeyin, hastanede kendi kendinize konuşurken söylediklerinizi duydum. Ona sevgilim dediniz. Dikkatini dağıtmamış olsaydım oradaki diğer hasta yakını da duyacaktı ve sonuçları sizin için pek de iyi olmayacaktı muhtemelen. Bana atar gider yapacağınıza teşekkür etmelisiniz bence. Bu arada adım Şebnem."

Yasin, alaycı ifadesi öfkeye dönüşürken kızın yaptığı gibi masaya eğilip alçalttığı sesiyle konuştu. "Bak Şebnem, seninle açık konuşacağım. Kutay'la veya bir başkasıyla aramda ne olduğu seni de başkalarını da zerre kadar ilgilendirmez, kişisel alanıma müdahale ederek beni dinlemiş olmandan bahsetmeyeceğim bile. Bildiklerini bana karşı kullanmak niyetinde olduğun ayan beyan ortada ama ben de boş durmayacağım, hangi kurumun muhabiri isen öğrenecek ve hakkında işlem başlatacağım. Karşında çocuk yok senin, tehdidine pabuç bırakmayacağım."

Şebnem gülümsemesini bozmayarak onu yanıtladı. "Durun ya, hemen celallenmeyin. Bildiklerimi kendime saklayacağım, tabii sizinle uzlaşırsak. Madem siz benimle açık konuşuyorsunuz ben de sizinle açık konuşacağım. Benim karşımda çocuk yok ama sizin karşınızda var. Sandığınızın aksine ben muhabir falan değilim, lise son sınıfa bu sene başlayacağım. Biraz büyük gösteriyor olmam bazen işe yarasa da çoğunlukla başıma iş açıyor. Her neyse. Gelelim neden böyle bir yola girdiğime..."

Yasin kaşları çatılırken sabırsızca bacaklarını sallayarak onun devam etmesini bekledi. Şebnem'in tebessümü hızla solarken yerini buğulanan gözlere bırakmış, konuşmaya başladığında sesi titremişti. Bu, kızın alaycı tavrının aslında bir maske olduğunu düşündürmüştü Yasin'e ve duydukları, duymayı beklediklerinin yakınından bile geçmiyordu. Yanılgısı büyük olmuştu bu defa.

"Benim çok ama çok sevdiğim bir arkadaşım var. Hani böyle onun için her şeyi yaparsın, uğrunda gerekirse canını bile feda edersin ya, öyle bir arkadaş. Bu arkadaşım da sizin gibi basketbolcu, okul takımımızın kaptanıdır hatta. Geleceği parlak, gencecik bir adamdır. Fakat gel gör ki o parlak gelecek, şu anda vücudunu istila eden bir bela yüzünden sönmek üzere."

Yasin mevzunun nereye varacağını az çok anlamıştı. Yine de Şebnem hızlı hareketlerle yanaklarına düşen yaşlarını silerken müdahale etmedi ve çatık kaşlarıyla dinlemeye devam etti. "Her neyse, anlayacağınız bu dünya üzerinde fazla zamanı kalmadı o arkadaşımın. Ve ben son zamanlarında onun mutlu olmasını istiyorum."

Son Top | bxb |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin