35- Savaşçı

6K 405 78
                                    

Bir hafta daha geçmiş, son maç da oynanmış ve Yasin'e hiç bitmeyecekmiş gibi gelen sezon nihayet sona ermişti. Kupa töreni gerçekleştirilirken ne kadar zorlansa da gözlerini Kutay'a dikmeden herkes gibi makul seviyede tutabilmişti ona ilgisini. Basına ayrılan alan gözlerden uzaktı ve Kutay'ı az evvel kadın bir muhabirle o tarafa giderken görmüştü. Damarlarında dolaşan kıskançlık kısa sürede ele geçirmişti bedenini. Boşalan spor salonundan da yararlanarak hemen basın alanına yaklaşıp kendini açık etmeden onları izlemeye koyuldu, aralarında geçen konuşmayı dinlemeye çalışırken ne yaptığını sorgulamak aklına gelmiyordu bile, kıskançlığın etkisi altına giren beyni düşünmeyi bırakmıştı.

"Kutay, bir mucizeyi gerçekleştirerek KSK'yi zirveye taşıdın. Neler söylemek istersin?"

Kutay'ın yüzündeki mütevazı tebessüm nedense içini kıpır kıpır etmişti. Kendisi de istemsizce gülümserken dikkatle onun kuracağı cümleleri bekledi.

"Öncelikle tüm takım arkadaşlarıma ve kaptanımız Yasin Aslanbaş'a teşekkür etmek istiyorum. Takım arkadaşlarım da benim gibi canlarını dişlerine taktılar ve bu kupayı birlikte kazandık. Bu sadece benim başarım değil, oyuncularından masörüne kadar tüm takımın başarısı. Talihsiz bir kaza sonucu kaptanımız Yasin birkaç hafta sahada bizlerle beraber olamadı fakat bu şampiyonluk benim ona borcumdu. Sahada bizlerle olamasa da desteğini üstümüzden çekmediği için kendisine teşekkür ediyorum."

"Yasin ile Lokomotif GUSK'de iken size Rüya İkili lakabı takılmıştı. Bu sezon sizi bir arada fazla göremedik, bununla ilgili neler söylemek istersin?"

"Yani söylediğim gibi Sevil, maalesef Yasin şanssız bir sakatlık yaşadı, o yüzden eskisi gibi bir arada olamadık ama gelecek sezon yine sahanın tozunu attıracağımıza dair büyük bir inancım var."

"Peki Kutay, röportaj için çok teşekkür ederim. Seni arkadaşlarının yanına uğurlayalım."

Yasin onları dinlerken dalıp gittiği için Kutay'ın muhabirin yanından ayrıldığını çok geç fark etmişti. Basına ayrılan bölmeden Kutay'a yakalanmadan çıkmak için hamle yaptığında kulağına dolan sesle boşa çabaladığını anlayarak olduğu yerde bekledi.

"Yasin?" Arkası dönük olmasına rağmen Kutay'ın dudaklarındaki sırıtışı görebiliyordu. Saklanmanın anlamı yok, diye düşünüp arkasını döndü ve kibarca gülümseyerek bal rengi gözlerine baktı. Onun konuşmasına fırsat vermeden hemen söze girmişti.

"Demek beraber sahanın tozunu attıracağımıza inanıyorsun?"

Kutay'ın dudaklarındaki sırıtış şimdi kışkırtıcı bir şekle bürünmüştü. Gizlemeye gerek görmediği bir neşeyle orman rengi gözlerin sahibine yaklaşarak yanıtladı. "Evet, hem de çok inanıyorum. Sen profesyonel bir sporcusun Yasin. Benimle arandaki ilişki ne olursa olsun, üstüne düşen görevi yerine getirmemek senin yapacağın iş değil."

Bu konuda haklıydı Kutay. Onu iyi tanıyor olması ilk defa sinirlerini germişti Yasin'in. Kendini beğenmiş ifadesine aynı şekilde karşılık vererek savunmaya geçti. "Ya seninle beraber oynamak istemiyorsam? Ya başka bir takıma transfer olacaksam?"

Kutay'ın yüzündeki sırıtışın anbean soluşunu izlemek hoşuna gitmişti. Böyle bir planı yoktu ancak biraz burnunu sürtmekten zarar gelmezdi.

"Yapmazsın."

"Bal gibi de yaparım." Bununla birlikte Kutay ona daha çok yaklaşmış, neredeyse burnunun dibine girmişti.

"Peşinden gelirim."

"Sözleşmen var?"

"Feshederim."

"Basketbolu bırakırsam sen de mi bırakacaksın yani? Bunu mu anlamalıyım?"

"Bırakırım. Zaten seninle oynamadıktan sonra bir anlamı yok."

Kutay'ın yüzündeki ifadeyi çözemiyordu Yasin. Çocuksu bir inat mıydı yaptığı yoksa gerçekten kararlı mıydı söylediklerinde anlayamamıştı. "Hani eğer seni istemezsem beni zorlamayacaktın?"

"Benimle olmaya zorlamayacağım ki zaten, sadece seni gözümün önünde tutacağım. Dediğimde samimiyim Yasin. Ben ne istediğimi biliyorum ama sen eğer benimle barışmak istemiyorsan buna saygı duyacağım. Sadece, seni artık görmemeye dayanamam. Gözlerini görebileceğim, sesini duyabileceğim bir mesafede ol, bununla yetineceğim."

Bir şey demeden, çatılan kaşlarıyla bal rengi gözleri seyretti bir süre. Gözleri birbiriyle konuşurken dudaklardan dökülecek sözlere ihtiyaç yoktu zaten. Çok yakınlardı, bir santim daha yaklaşsalar bu kez dudakları konuşmaya başlayacaktı. Kendi dünyalarında o kadar kaybolmuşlardı ki kendilerine yaklaşan ayak seslerini duyduklarında uzaklaşmak için biraz geç kalmışlardı. Şaşkın bir ses ikisinin de irkilmesine neden olurken kaşlarını kaldırarak onları izleyen Yusuf'a çevirdiler kafalarını.

"Ne yapıyorsunuz?"

Hemen birbirlerinden uzaklaştılar ancak olan olmuştu bir kere. Yasin ne diyeceğini düşünürken Kutay sakin bir sesle ona yanıt verdi. "Bir anlaşmazlığımız vardı, onu konuşuyorduk. Bir şey yok."

"Neden o kadar yakındınız? Ben gelmesem yumruk yumruğa birbirinize dalacak gibiydiniz."

Kutay alayla gülerken bu defa Yasin araya girdi. "Saçmalama lan. Dediği gibi bir konuda anlaşamıyoruz, mesele bu."

"Halledebildiniz mi bari?" Yusuf inanmayan bakışlarla ikisini birden süzdü. Bir şey saklıyor bunlar ya, hadi bakalım, diye düşünerek cevap bekledi.

"Kaptan söylesin." Kutay küstahça sırıtarak Yasin'e barken Yasin onu deşmemek için tüm iradesini kullanıyordu. Yine de sakin kalmaya çalışarak Yusuf'u yanıtladı.

"Hallettik sayılır. Gerçekten önemli bir şey yok. Diğer çocuklar nerede?" Konuyu değiştirerek sordu.

"Soyunma odasına gittiler, baktım siz yoksunuz ben de bir bakayım dedim. Buradan sonra takım olarak bara gidelim diyoruz. Ne dersiniz?"

"Bana uyar." Kutay düşünmeden onayladığında ona baktı Yasin. Kaptan olarak kendisi zaten arkadaşlarının yanında olmalıydı, reddedeceğini düşünmek en başından hataydı. Bakışlarını Yusuf'a çevirip başını sallayarak onayladı.

Yusuf, az önce gördüklerini çoktan unutmuş gibi sırıtarak devam etti. "Gece yarısı her zamanki mekânda toplanacağız. Haberiniz olsun." Dedi ve sırıtarak yanlarından ayrıldı.

Yeniden yalnız kaldıklarında birbirlerine döndüler ve söze giren Kutay oldu. "Hallettik sayılır öyle mi? Bir şey soracağım Yasin, biz ne zaman oturup doğru düzgün konuşacağız? Kaç gündür senden haber bekliyorum."

Aralarındaki belirsizlik Kutay gibi Yasin'in de canına tak etmişti artık. Bu akşam olmasa da en kısa zamanda artık bir çözüme kavuşacaktı bu mesele. Kesin bir zaman vermeyerek Kutay'ı süründürmek işine geliyor ve hoşuna gidiyordu. Psikopat gibi içten içe ellerini ovuşturarak konuştu.

"En kısa zamanda halledeceğiz bu mevzuyu. Sakız gibi uzadı artık."

Kutay çatık kaşlarıyla ona bakarken arkasını döndü ve hızlı adımlarla soyunma odasına yöneldi. Tereddütleri olsa da Kutay'a olan özlemine daha fazla direnemeyeceğini biliyordu. Teni bir an önce tenine karışmak isterken bu ayrılığı daha fazla uzatmanın anlamı yoktu.

Zor olacaktı, biliyordu. Fakat hayatı boyunca zorluklarla karşılaşmış biriydi Yasin. Bu defa üç yıl önce yaptığını yaparak kaçmayacak, korkularıyla, tereddütleriyle savaşacaktı.

Kutay ile beraber.

-------------
Yasin'in iç sesi: Seni çılgın hadi oradan / Seni istemediğimi de nereden çıkardın (nereden çıkardın)?

Ben çok seviyom burada kendi kendime konuşmayı deliyim galiba :d keşke deliliğimi paylaşacak birileri olsa hohoho. Sonraki bölüm texting. Okuyana tşk oylayana çok tşk yorum yapmanız için artık ne vermem gerektiğini bilmiyom ben ne vereyim abilerime :(( hoçça ğalın sevimli hayaletlerim. :*

Son Top | bxb |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin