72- Bir Firavun, İki Musa

2.5K 193 41
                                    

Muharebeler kaybetmekle bir savaş toptan kaybedilmiş olmuyordu. Çok iyi hazırlık yapsanız bile çeşitli değişkenler, girdiğiniz çatışmadan mağlup çıkmanıza neden olabiliyordu. Aynı şekilde düşmanınıza nispeten güçsüz olduğunuz zamanlarda talihin ufak bir yardımıyla sırtı yere gelmez denilen hasmınıza pes ettirebiliyordunuz.

Tamamlanan organizasyonun ardından yarışmaların birincileri olan sporculara ödülleri takdim edilmişti. Yetenek yarışmasının galibi Yasin ve üç sayı yarışmasının birincisi olan Kutay, smaç yarışmasının birincisi olan ve MVP seçilen diğer sporcularla birlikte ödüllerini alırken bakışları kendilerine doğrultulan kameraların ardında alev alev yanan mavi gözleriyle onları izleyen Yıldırım'daydı.

Tehdidine boyun eğmeyerek risk aldıklarının farkındaydılar ancak onların da eli boş değildi bu defa; düşmanın silahıyla silahlanmayı kaderin ufak bir cilvesiyle başarmışlardı.

Tüm şamata bitip soyunma odalarına girdiklerinde burnundan soluyan bir Yıldırım ile karşı karşıya gelmişlerdi. Diğer sporcular seri bir şekilde duşlara gittiğinde ve üçlü baş başa kaldıklarında Yıldırım beklemeden kustu zehrini.

"Aşk insanı aptallaştırır derlerdi de inanmazdım. Aşk değil ibneliğiniz tüm beyin hücrelerinizi sikip atmış sizin. Hayatınızın hatasını yaptınız, benden günah gitti. Bundan sonra olacaklardan ben sorumlu değilim."

Duşlara gitmek için hareketlendiğinde içten içe köpürse de dışarıdan bakıldığında sakin bir göl gibi bekleyen Kutay, Yıldırım'ın koluna asıldı ve tıslar gibi konuştu. "Dur bakalım aslanım, biz henüz son sözümüzü söylemedik. Hele şöyle otur, filmi bir de bizim gözümüzden izle, bakalım göreceklerin hoşuna gidecek mi?"

Başıyla Yasin'e işaret ettiğinde Yasin ona ayrılan köşede duran spor çantasından telefonunu çıkardı ve galeriye girip telefonu Kutay'a uzattı. İki sevgili ekranda dönen görüntüleri izleyen Yıldırım'ın yüzünün anbean soluşunu sırıtarak seyrediyorlardı.

* Flashback, üç gün önce *

Karınlarını doyurduktan sonra salonda oturmuşken, o akşam ince ince yağmaya başlayan kar eşliğinde Yasin, Kutay'a Yıldırım'ı nasıl alt edeceklerini anlatmıyor, gösteriyordu.

"Nasıl yaptın?" Kutay, bal rengi gözlerinde şaşkınlık ve gurur karışımı bir ifadeyle Yasin'e bakarken Yasin de kendiyle gurur duyuyordu.

"Aslında başarıp başaramadığımdan emin değildim. Sen Yıldırım'a atılmadan hemen önce aklıma geldi kamerayı açmak ama Yıldırım'a atıldığında ancak telefonu tutan elimi göğsüne koyacak kadar vakit bulabildim. Telefonu tuttuğum açıdan Yıldırım'ın kadraja girip girmediğinden de emin değildim ve ekrana bakmadan video kaydını başlatmak tahminimden daha zor oldu ama bir şekilde başardım."

Kutay, sanki ölümsüzlüğün formülünü bulmuş gibi hayran bakışlarla sevgilisini izledi ve kendini tutamayarak sarı tellerin örttüğü alnını ortaya çıkarıp bir öpücük bıraktı.

"Seni-" Bir öpücük. "Çok-" Bir öpücük daha. "Seviyorum." Son bir öpücüğün ardından geri çekildi ve Yasin'in beyaz yüzünü avuçlarının arasına alarak burnunu burnuna sürttü. "Akıllı sevgilim benim."

Yasin gülümseyerek gözlerini kapattı ve başını omzuna yaslayarak bal gözlü sevdiğine yanıt verdi. "Ben de seni çok seviyorum. Bu video belki hiçbir şeyi çözmeyecek ama en azından elimiz boş değil artık. Hem sen yukarıdakine şükret, yardımları olmasa aklıma gelen bu fikir boşuna gelmiş olacaktı."

Kutay kıkırdayarak kocaman açtığı kollarını tavana doğru salladı ve dramatik bir ses tonuyla konuştu. "Sevdiğimin aklına insanlık için küçük fakat bizim için büyük öneme sahip bu fikri gönderdiğin ve tıkır tıkır işlemesini sağladığın için sana sonsuz hamdüsenalar olsun ey kurban olduğum Cenabı Rabbülalemin!"

Son Top | bxb |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin