Yasin bir an içkiyi fazla kaçırdığı için hayal gördüğünü sanarak gözlerini kapatıp içinden ona kadar saydı ve korka korka yeniden açtı gözlerini. Korktuğu başına gelmişti, görmek bile istemediği yüz, inci gibi dişlerini göstererek gülüyor, bal rengi gözler dikkatle ona bakıyordu. Farkında olmadan yumruklarını sıkarken Murat ve Burcu'nun gelip gelmediğini kontrol ederek bar kısmına baktı. Henüz onlardan iz yoktu.
Çatık kaşlarıyla ona döndü ve duyabilmesi için sesini yükselterek sordu.
"Ne işin var senin burada?"
Karşısındaki iki metrelik beden omuzlarını silkerek aynı gülüşle yanıt verdi.
"Eğlenmeye geldim, buradaki herkes gibi."
"Koca şehirde gidecek başka bar mı yoktu lan? Bula bula burayı mı buldun?"
"Lanlı lunlu konuşma sevgilim, ağzına hiç yakışmıyor."
Yasin, karşısındaki yüzde patlamak için kaşınan yumruklarına engel olmak adına onları daha da sıkarak gözlerini yumdu ve sakinleşmeye çalıştı. Bu adamda değişen hiçbir şey yoktu, hâlâ onu delirtmeye bayılıyordu.
"Ne işin var burada Kutay? Hayatımı siktin ama belli ki yetmemiş, bari takımla antrenman yapacağın güne kadar bir damla huzur verseydin!"
Kutay'ın gülüşü yavaşça solarken yüzüne Yasin'in çözemediği bir ifade yerleşmişti. Bakışları kararmış gibiydi ama bu pek tabii ışıktan da olabilirdi. Daha fazla bakmak istemeyerek tekrar arkadaşlarını aramak için bakışlarını Kutay'dan çevirdi. Aradıklarını yine bulamadığında sıkıntıyla nefesini verdi ve kalkmak için davrandı. Fakat bileğine dolanan el onu kalktığı gibi yerine oturtmuştu. Çok geçmeden Kutay'ın ciddileşen sesi kulağına doldu.
"Senin hayatını ben sikmedim, beni bir kez olsun dinlemedin Yasin. Her şey nasıl görünüyorsa gözüne, gördüğüne inanmayı tercih ettin. Sana o zaman da söyledim, yine söylüyorum. Yaptım çünkü-"
"-çünkü beni mahvedeceklerdi. Hâlâ mı aynı yalanlar Kutay? Bunca zamandır daha inandırıcı bir şey bulamadın mı?"
"Yine aynısını yapıyorsun, yine bana inanmıyorsun. Ben..."
Yasin düz bir ifadeyle Kutay'ın sıkıntılı ifadesinin öfkeye evrilmesini izledi.
"İnanacaksın. Bana inanmanı sağlayacağım bu defa."
Duyduğu cümleyle acı bir kahkaha patlattı Yasin. Kutay'a dair en sevdiği şeylerden biri de onun bu kendine olan güveniydi bir zamanlar. Kendine güvenir, karşısındakinin de güvenmesini sağlar, sonra tek kalemde o güveni silip atardı. Kahkahası dinerken usulca bir zamanlar içlerinde kaybolduğu gözlere baktı.
"Ben o hatayı bir kere yaptım, bir daha yapmam. Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz Kutay Karakoç."
Kafasını çevirdiğinde arkadaşlarını gördü ve oturduğu yerden hızla kalkıp arkadaşlarına yönelmeden önce son kez Kutay'a hitap etti.
"İnsanların senin ne mal olduğunu öğrenmelerini istemiyorsan benden mümkün olduğunca uzak dur. Seninle hiçbir surette muhatap olmak istemiyorum."
Bununla birlikte arkasını döndü ve seri adımlarla Burcu ile Murat'ın yanına ulaştı. Arkadaşları onun yanlarına geldiğini gördüklerinde şaşırsalar da bir şey demeyerek onun meramını anlatmasını beklediler. Yasin de beklentilerini karşılamakta gecikmemişti nitekim.
"Geç oldu artık, gidelim."
Burcu saatine baktı. "Ama daha saat bir buçuk, biraz daha kalsaydık?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Top | bxb |
General Fiction"Bitime bir saniyeden az var beyler. Bu maçı alın, dileyin benden ne dilerseniz." Molanın sona erdiğini belirten ses duyulduğunda tüm gözler onun, onun gözleriyse kendisinin üstündeydi. Sahaya dönmeden önce kulağına en iyi arkadaşının sesi doldu. "S...