Kutay'ın yorgun benliği yıllardan beri ilk defa dün gece deliksiz bir uykuyla tanışmıştı. Yasin evine döndükten sonra haber vermek için onu aramış ve saat gece yarısını bulana kadar telefonda konuşmuşlardı. Yasin uyuması için telefonu kapatmak istese de Kutay izin vermemişti ona. Zira onunla seviştikten sonra bile bir yanı ona kavuştuğuna inanmakta zorlanıyordu hâlâ. Uyuyup uyandığında bunun bir rüya olmasından korkuyordu içinde bir yerler. Bu yüzden Yasin'in sesini ne kadar çok duyarsa o kadar ikna oluyordu gerçek olduğuna. Ancak Yasin son cümlesine bir dakika kadar yanıt alamadığında içinin geçtiğini anlamış ve bağırarak onu uyandırdıktan sonra telefonu kapatıp uykunun kollarına göndermişti.
Sabah olup gözlerini araladığında kollarında Yasin ile uyanmayı dilemiş olsa da o günlerin de yakında geleceği hayaliyle şimdilik sabahlara onsuz uyanmaya katlanabilirdi. Sevdiğinin sesiyle daldığı uyku hiç olmadığı kadar iyi gelmişti bedenine ve zihnine. Neşesi yerindeydi, yatağından ıslık çalarak kalkıp elini yüzünü yıkadıktan sonra aşağı inip mutfağa girdi ve kahvaltı hazırlamak için işe koyulduğunda aklına gelen fikirle her şeyi olduğu gibi gerisin geri bıraktı dolaba.
Odasına dönüp telefonunu aldı ve saate baktı. On olmak üzereydi, orman gözlü sevdiceği uyanmış olmalıydı. Numarasını çevirdi ve açmasını bekledi. Dördüncü çalışta telefon açıldığında beklemeden söze girdi Kutay. "Günaydın sevgilim."
Karşı hattan Yasin'in esneme sesi geldiğinde onu uyandırmış olabileceğini düşünse de önemsemedi, zaten planı için uyanması gerekiyordu. Yine de sordu. "Uyandırdım mı?"
"Yok, sen aramadan biraz önce açmıştım gözümü. Günaydın." Boğuk sesi kulağına dolduğunda tepeden tırnağa onu alıp göğsüne bastırma arzusuyla dolup taşmıştı. Yasin uyandığı zaman bir bebek gibi sevimli oluyordu ve bunu nasıl başardığını hiç bilmiyordu Kutay. Kendisi uyandığında iyi saatte olsunlar çarpmış gibi olurdu.
"Hadi uyandın madem hazırlan, seni kahvaltıya götüreyim." Neşeli bir sesle söylediğinde Yasin'in yataktan kalktığını arka plandan gelen hışırtılardan anlamıştı.
"Olur, hazırlanayım ben öyleyse."
"Benim arabamla gideriz, kendi arabanı almana gerek yok. Bir saate kapındayım."
"Tamam." Yasin bir defa daha esneyerek yanıtladığında Kutay'ın da esnemesi gelse de bastırdı.
"Seni seviyorum Yasin." Düşünmeden söylediğinde Yasin'in karşılık verip vermeyeceğinden emin olamadığı birkaç saniye geçmişti. Tam karşılık vermeyeceğini düşünürken Yasin'in sıcacık sesiyle verdiği yanıt doldu kulağına.
"Ben de seni seviyorum Kutay."
Böylece sona eren konuşmalarıyla Kutay'ın keyfi daha da yerine gelmiş, içine dolan şevkle hazırlanmaya girişmişti. Sıcak bir gün olacağı şimdiden belliydi, bu yüzden pantolon giymeyi aklından bile geçirmemiş ve Yasin'in zamanında ona aldığı haki renk şortu ile ince, beyaz bir gömlek giyerek günü geçirmeye karar vermişti.
Kumral saçlarını geri tarayıp kemeri ile saatini de taktıktan sonra parfümünü sıkıp güneş gözlüğü ve cüzdanını alarak aşağı indi. Girişteki ev biçimindeki anahtarlıktan arabasının anahtarını da alıp evden çıktı ve sevdiğinin evine doğru sürdü arabasını.
Yaklaşık kırk dakika sonra evinin önüne geldiğinde arabasından inip zile bastı ve yeniden binip onu beklemeye başladı. Çok güzel bir yere götürecekti Yasin'i. Beğeneceğine adı kadar emindi.
Çok geçmeden Yasin kapıda belirdiğinde kıyafet seçimlerinin tesadüf olup olmadığını merak etmişti Kutay çünkü Yasin'in üstünde de Kutay'ın ona aldığı mavi gömlek vardı. Gömleğinin altına giydiği beyaz şortu, kahverengi kemeri ve ayakkabılarıyla gayet iyi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Top | bxb |
General Fiction"Bitime bir saniyeden az var beyler. Bu maçı alın, dileyin benden ne dilerseniz." Molanın sona erdiğini belirten ses duyulduğunda tüm gözler onun, onun gözleriyse kendisinin üstündeydi. Sahaya dönmeden önce kulağına en iyi arkadaşının sesi doldu. "S...