Aklına kazada ve kazadan sonra yaşadıkları gelirken tüyleri diken diken oldu. Sol tarafından kırılan iki kaburgası ve kolunun iyileşmesi haftaları bulacağından o sene sezonu erken kapatmak zorunda kalmıştı. Kaşının üzerinde o günden kalma bir yara izi vardı ve izin üzerinde tüy bitmediği için kaşının yarık bir görüntüsü vardı. Yasin tuhaf bir biçimde severdi o yara izini; Kutay onu yarasından öperken, izini şefkatle okşayıp gözlerinin dolmasına engel olamayarak onu kaybetmekten ne kadar çok korktuğunu söylerken, onu korumak istercesine kollarının arasında sararken yarasına karşı tuhaf bir sevgi geliştirmişti.
Kazanın ardından kendisi sezonu kapatmıştı ancak Kutay için sezon hâlâ devam ediyordu, maçlardan ve antrenmanlardan arta kalan tüm zamanını onunla ilgilenerek geçiriyordu. Evleri birbirine yakın olmadığından sürekli evine gidip gelmesi zor olacağı için, hastaneden taburcu olduktan sonra itiraz kabul etmeyerek Yasin'i kendi evine taşımıştı Kutay. Beraber yaşama olayını umduklarından farklı bir biçimde hayata geçirmiş olsalar da şikâyetçi oldukları söylenemezdi.
Kutay bir bebeğe bakar gibi bakıyordu ona; yediğine içtiğine, ilaçlarına saati saatine dikkat ediyor, fizik tedaviye kendi elleriyle götürüp işi bitince alıyordu. Bu ilgisi Yasin'in hoşuna gidiyordu, o güne kadar sevdiklerinin peşinde koşturan biri olarak el üstünde tutulmayı sevmişti. Natali de sık sık yanına geliyor, Kutay'ın yokluğunda ona göz kulak oluyordu. Anna ise bir iki kez uğrayıp çok kalmadan gitmek dışında bir ziyarette bulunmamıştı. Arkadaşının bu tavrı gücüne gitse de fazla sorgulamamıştı. Onunla Natali ile olduğu kadar çok yakın değildi sonuçta ve herkesin bir hayatı vardı. Ayrıca o günlerde Anna evlilik hazırlıkları yaptığından fazla vakit geçirememesini normal karşılamıştı.
Hatırladığı bazı ayrıntılar vardı kazaya ilişkin. Kendisine çarpan arabadaki sürücü olay yerinde ölmüştü ve otopsi sonucu adamın kanında yüksek miktarda alkol tespit edilmişti. Arabanın sürücüye ait olmadığı da incelemeler sonucu ortaya çıkmıştı. Aracın sahibi aracının çalındığına dair bildiriyi kazadan iki gün sonra yapmıştı ancak arabanın ona çarpan adama nasıl geçtiği bir türlü tespit edilememişti. Normal bir biçimde yanından geçip gittikten sonra neden geri döndüğü de ayrı bir merak konusuydu onun için. Anın şokuyla fark etmemişti ama sonradan düşündükçe fark emişti ki araç doğrudan üzerine sürülüyordu. Polise daha sonraki günlerde bundan bahsettiğinde adamlar araştıracaklarını söylemiş ancak herhangi bir sonuca varılamamıştı.
Hatırladığına göre hadise geride kaldıktan ve Yasin kendini iyice topladıktan sonraki günlerde başlamıştı Kutay'ın ortadan kaybolmaları. İlk zamanlar Yasin fazla üzerinde durmamıştı ancak Kutay'ın antrenmanda olduğu bir gün takım arkadaşları onu ziyarete geldiğinde içine ekilmişti şüphe tohumları. Zira Kutay evden çıkarken ona antrenmana gittiğini söylemişti ve arkadaşlarına Kutay'ın kendileriyle neden gelmediğini sorduğunda arkadaşlarının cevabı Kutay'ın o gün antrenmana hiç gelmediği olmuştu.
Yasin sorgulamak istese de duymak, görmek, bilmek istemeyeceği şeyleri öğrenme korkusu, Kutay ile konuşma isteğine baskın çıkmış, bu yüzden sonraki üç hafta boyunca Kutay çeşitli bahaneler ile ortadan kaybolurken içi sızlasa da ağzını açıp onunla tek kelime edememişti. İlk büyük tartışmalarını yaşadıkları gün düştü hatırına.
*Flashback, 4 yıl önce*
Evden çıkmak üzereyken Yasin ona koşup kapıyı sertçe kapattı ve kolunu sarsarak, deli bir öfkeyle onu koridorda geri itti.
"Başkası mı var?" Kutay'ın gözleri şok ile büyürken hiçbir filtreden geçirmeden doğrudan sorduğu sorusu yanıtsız kaldığında sesini yükselterek bir kez daha sordu. "Konuşsana Kutay! Başka biri mi var diyorum sana?!"
"Ne diyorsun sen?"
"Beni bırakıp kimi sikmeye gidiyorsun diyorum!"
"Ne saçmalıyorsun Yasin? Başkası falan yok!"
"Yalan! Çocuklar antrenmandan çıkıp beni ziyarete geldiğinde fark ettim bana yalan söylediğini! Kaç haftadır bin bir bahaneyle ortadan kaybolup kaybolup duruyorsun! Eve geldiğinde ise hep yorgunsun ama nedense saçlarında başka bir şampuanın kokusunu alıyorum! Nereye, kime gidiyorsun bilmiyorum ama başkası varsa söyle Kutay! Daha fazla aptal yerine koyma beni!"
Aynı öfkenin ateşi Kutay'ın gözlerinde yanıyordu. "Çok mu merak ediyorsun nereye gittiğimi? Gel ulan, göstereyim!" Bununla birlikte bileğini kavradığı gibi neredeyse sürükleyerek onu evden çıkarıp hışımla arabaya oturttu ve kendisi de sürücü koltuğuna geçip gaza yüklendi. Yaklaşık bir buçuk saat süren yolculuğun ardından, ormanın içinde gizlenmiş güzel bir göle bakan iki katlı ahşap bir eve geldiklerinde Yasin şaşırmaktan kendini alamamıştı.
"Ne işimiz var burada?"
"Nereye gittiğimi merak etmiyor muydun? Al, cevabın burada!" Sesinde hissettiği kırgınlık, kendi öfkesinin de dinmesine neden olurken bakışlarını sevgilisinden çevirip eve baktı. Dışının tadilattan yeni geçtiği belliydi. Sessizce evi incelerken Kutay onu elinden tutup çekiştirerek evin önüne dizilmiş taştan yola soktu ve kapıya getirdi. Cebinden anahtarını çıkarıp kapıyı açarak onu içeri soktuğunda Yasin evin içinin de dışı gibi tadilattan geçtiğini fark etti.
Ev aslında tek katlıydı ancak tavanı oldukça yüksek olduğundan merdivenle çıkılan yer sadece çift kişilik bir yatak ile başucuna birer komodin ve ufak bir gardırobun yerleştirildiği asma kat hâline getirilmişti. Girişte ise salon denemeyecek büyüklükte bir oturma odası, banyo ve mutfak vardı. Yasin konuşmayı unutmuş gibi evi seyrederken Kutay kırık sesiyle onun yerine kurdu cümlelerini.
"Sen beni başkalarını sikmeye gidiyorum sanırken ben haftalardır burayla uğraşıyordum. İkimiz için arada bir kaçabileceğimiz ufak bir cennet yaratmaya çalışıyordum. Saçımda kokusunu aldığın da buradaki şampuanım. Niyetim seni iki gün sonra doğum gününde buraya getirmekti ama bazı şeyleri yanlış anladığın için sürprizimi erkene almak zorunda kaldım."
Haftalardır hissettiği acı yüzünden iki gün sonra doğum günü olduğunu bile unutmuştu Yasin. Sevdiğinin bal rengi gözlerine utanarak bakarken "Kutay ben..." diye başlasa da bitiremedi cümlesini. Başını yere eğdi, ezile büzüle dikildi sevdiğinin karşısında.
"Özür dileyeceksin, biliyorum. Dileme, yerinde olsam ben de farklı şeyler düşünürdüm. Ama öyle değil Yasin. Senden başka biri yok, hiç kimse olamaz. Asıl sana bunları düşündürüp üzdüğüm, kötü hissettirdiğim için ben özür dilerim." Çenesini tutup başını kaldırdı ve içinde bulundukları orman gibi yeşil bir çift gözün kendisine bakmasını sağladı.
"Benim kalbim sana ait Yasin. Orada senden başka hiç kimseye yer yok. Özür dilerim sevgilim, çok özür dilerim." Dudaklarını dudaklarına bastırdığında garip bir duyguya kapılmıştı Yasin. Sanki her temasında başka bir şeyin pişmanlığını yaşıyormuş gibi, af dileyerek öpüyordu onu. Ve Yasin, nedense yapmadığı şeyler için onu şimdiden affetmiş gibi karşılık veriyordu dudaklarına.
*Flashback sonu*
Anılar yağmur gibi üstüne yağarken başını sallayıp onlardan kurtulmaya çalıştı. Kutay her hareketini öyle güzel maskelemişti ki o evin sadece bir paravan olduğunu çok geç görmüştü Yasin. Anna olmasa görmezdi de. Ve her şeyi yapan Kutay olmasına rağmen Anna'yı suçluyordu.
İkisinin arası tanıştıklarından beri ne iyi ne de kötüydü, her zaman gariptiler ancak Yasin'in kazasından sonra Anna ile gerekmedikçe aynı ortama bile girmez olmuştu Kutay. Yasin sebebini her sorduğunda da 'bakışları bir garip, haz etmiyorum etrafımızda olmasından' diye üstünkörü bir cevapla geçiştirirdi onu.
Ancak üç yıl önce Anna tarafından ona gösterilen kalem bellekteki görüntülerden sonra dank etmişti gerçekler. Anna Kutay'ın onu aldattığını biliyordu, tabii ki haz etmeyecekti Kutay ondan.
Telefonu kardeşinden gelen mesajla titrediğinde kardeşinin de aynı uzunlukta bir ses kaydı gönderdiğini görerek sonra dinlemek üzere telefonu cebine koyup arabasından indi. Saate baktığında randevusuna beş dakika kaldığını gördü ve seri hareketlerle hastaneye girdi.
Düşünecek çok şeyi, fakat önce halletmesi gereken bir muayenesi vardı.
---------------
Herkese iyakşamlar, okuduğunuz için teşekkürler, İstiklâl Marşı ve kapanış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Top | bxb |
General Fiction"Bitime bir saniyeden az var beyler. Bu maçı alın, dileyin benden ne dilerseniz." Molanın sona erdiğini belirten ses duyulduğunda tüm gözler onun, onun gözleriyse kendisinin üstündeydi. Sahaya dönmeden önce kulağına en iyi arkadaşının sesi doldu. "S...