"Ne işin var burada?"
Ağzından başka bir cümle çıkmazken hâlâ kapı önünde dikiliyorlardı. Onu içeri almak gibi bir niyeti yoktu, hele daha az önce ona dair bir anıyla zihni bulanmışken asla.
Kutay sorar gibi "Ziyarete geldim?" dediğinde zaten çatık olan kaşları daha da çatılmıştı.
"Gördüğün gibi iyiyim, artık gidebilirsin." Kapıyı kapatmak için hareketlendiğinde büyük bir el kapıyı tutarak kapanmasına engel oldu. Yasin bıkkınca nefesini verdi ve dik dik ona baktı. "Ne istiyorsun Kutay?"
"Konuşmak istiyorum sadece."
"Benim konuşacak bir şeyim yok. Git buradan." Tekrar kapıyı kapatmak istemiş ancak yine engellenmişti. O sırada karşı dairenin kapısı açılıp yaşlı komşuları kapı ağzında ne yaptıklarını sorgular gibi baktıklarında, Yasin tereddüt ederek kapıyı araladı ve Kutay'ın içeri girmesine izin verdi. Komşularına yarım bir tebessüm gönderdikten sonra kapıyı kapatıp çatık kaşlarıyla çoktan salondaki tekli koltuğuna kurulan Kutay'ın peşinden gitti.
"Gerçekten konuşmak istemiyorum seninle, anlayışın mı kıt? Benden uzak dur lafının nesini anlayamıyorsun? İstemiyorum Kutay, seni etrafımda istemiyorum!" Sesinin öfkeyle yükselmesine engel olamazken Kutay da şimdi öfkeyle ayaklanmış, karşısına dikilmişti.
"Ama ben beni dinlemeni istiyorum! Yargısız infaz yapıyorsun Yasin. Beni bir kez olsun sakin bir kafayla dinledin mi? Bana inanmayı istedin mi? Ne yaptıysam senin için yaptım demekten, gördüklerine değil bana inanman için yalvarmaktan dilimde tüy bitti ama o katır inadından dönmüyorsun lan bir türlü! Bana inanmadın, beni dinlemeyip siktir olup gittin de ne oldu, beni sevmekten vazgeçebildin mi?!"
"Sen ne yaptıysan kendin için yaptın Kutay, boşuna yorma nefesini. Belki seni sevecek kadar aptalım ama sana bir daha inanacak kadar aptal değilim."
Kutay inanmayan bakışlarla sevdiğine baktı. Kalbinin kırıklığı onu bu kadar kör etmiş olabilir miydi gerçekten? Birbirlerinden ayrı geçen üç yıl hiç mi merhem olamamıştı istemeden açtığı yaralara? Kutay bir ışık görmek ister gibi dikkatle inceledi Yasin'in yüzünü ancak o yüzde görmek istediği güvenin tozu bile yoktu. Omuzları düşerken sesindeki öfke, yerini hayal kırıklığına bırakmıştı.
"Üç yıl önce nerede bıraktıysan hâlâ oradasın Yasin. Beni geride bırakmaya bu kadar hevesli olduğunu bilseydim o zaman bırakırdım çabalamayı."
Kutay'ın sönen öfkesinin aksine, Yasin'in öfkesi giderek yükseliyordu. İleri adımlayıp yumruğunu olanca kuvvetiyle karşısındaki devin omzuna geçirdi. "Suçlu ben mi oldum şimdi? Bize dair ne varsa piç edip bırakan sendin! Ben seni sevmekten başka ne yaptım lan, ne yaptım? Beni kendine güvendirip sonra yarı yolda bırakan sen değil miydin?!"
Engel olamadığı yumrukları bir bir omzunda patlarken burnunun sızlamasıyla geri çekilip kendini arkasındaki berjere bıraktı. Bir süre sessizce bekledikten sonra konuştuğunda sesi daha sakin çıkıyordu. "Bir de seni geride bıraktığım için kalkmış beni suçluyorsun. Ne yapmamı bekliyorsun Kutay? Kollarımı açıp, gel her şeyi siktir edelim, dememi mi?"
Herhangi bir cevap gelmediğinde kafasını kaldırıp onu meftun eden bal rengi gözlere baktı. "Yapamayacağımı sen de biliyorsun. Olan oldu, biten bitti. Seni hâlâ seviyor olsam da bir şey fark etmez artık. Kırdığın şu burnum bile kalbim kadar acımıyor Kutay. Aşk her şeyi affetmiyor."
"Yasin ben-"
"Dinlemek istemiyorum seni. Buraya benim için geldiğini biliyorum ama benle vaktini boşa harcamış olacaksın. Madem geldin, takıma faydalı ol ki attığın taş ürküttüğün kuşa değsin. Malum, birileri sakatladığı için en az sekiz hafta yokum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Top | bxb |
General Fiction"Bitime bir saniyeden az var beyler. Bu maçı alın, dileyin benden ne dilerseniz." Molanın sona erdiğini belirten ses duyulduğunda tüm gözler onun, onun gözleriyse kendisinin üstündeydi. Sahaya dönmeden önce kulağına en iyi arkadaşının sesi doldu. "S...