46- Mutluluk

4.4K 284 23
                                    

Kahvaltı faslı bittikten sonra rüzgârın getirdiği buram buram deniz kokusu eşliğinde kahvelerini içtikleri esnada Eleni yeniden masalarına gelmiş, koyu bir sohbete dalmışlardı. Eleni sayesinde Kutay'ın çocukluğuna dair hiç bilmediği detayları öğrenirken bulmuştu kendini Yasin ve öğrendikleri çok hoşuna gitmişti. Suratı asılan Kutay'ın aksine.

"Söylemeyi unuttum, bu Kutay'ın bir ayıcığı vardı, on yaşına kadar her gittiği yere onu da götürdü biliyor musun Yasin'ciğim? Ne tatlı bir şeydi o ayıcık, adı neydi... Ah, Tontoş idi!"

Eleni ile Yasin kahkahalarla gülerken Kutay'ın suratı iyice asılmıştı. "Ah Elenitsa ah, rezil ettin beni. Öyle ölmem ya, füze atsaydın!"

"Bence bilmesi gerekiyordu, sonuçta insan dostu hakkında her şeyi bilmeli. Haksız mıyım ξανθιά?"

Eleni dost kelimesine vurgu yaparak kendisine hitaben konuştuğunda Yasin gergince gülümseyip başını salladı. "Çok haklısınız hanımefendi."

"Ah, sen de bana Elenitsa diyebilirsin. Çekinmene gerek yok oğlum."

"Peki, Elenitsa."

Kutay numaradan küskünce masadan kalkarken konuştu. "Ben bir lavaboya gideyim de sırtımdaki bıçakların yaralarını temizleyeyim. Birazdan dönerim, kan kaybından ölmemiş olursam tabii."

Kutay gittiğinde masadaki ikili sevgiyle peşinden bakarken Eleni bakışlarını Kutay'dan Yasin'e çevirip söze girdi. "Çok seviyorsun, değil mi?"

Yasin bir an ne diyeceğini bilemeyerek kadının yüzüne baktı. O kadar belli oluyor muydu? Sesli cevap veremeyeceğini fark ettiğinde bakışlarını kucağına indirerek başını salladı.

"Seni Kutay'ın yanında görür görmez senin o olduğunu anlamıştım." Eleni gülümseyerek devam ettiğinde Yasin şaşırarak bakışlarını ona çevirdi.

"Benden mi bahsetmişti?"

"Tam olarak değil. Rusya'ya gitmeden bir yahut iki yıl önceydi sanırım, bir kış gecesi buradaydı. O zamanlar onun eş cinsel olduğunu bilmediğim için kendi kızımla aralarını yapmaya çalışıyordum. Kutay da ailesi dışında kimse ile gelmemişti buraya daha önce. Hayatında biri olup olmadığını öğrenmek için ağzını ararken niyetimi anladı ve bana, o adamı bulduğumda onu sana getireceğim Elenitsa, dedi. Böylece bana açılmış oldu. Hayatında senden önce birileri olduğunu biliyorum ancak daha önce hiçbirini benimle tanıştırmaya getirmemişti. Sen Kutay için o kişisin ξανθιά. Senin onu sevdiğin gibi Kutay'ın da seni sevdiğine eminim."

Eleni'yi şaşkınlıkla karışık bir mutlulukla dinliyordu Yasin. Kutay'a dair meğer bilmediği ne çok şey vardı! Eleni masanın üzerinden uzanıp anaç bir tavırla elini tuttuğunda gülümseyerek bir elini onunkinin üstüne koydu Yasin.

"Benim yanımda rahat olabilirsin oğlum, seni ayıplamıyorum. Kutay sana bu kadar değer verdiğine göre ben de verebilirim. Ve sana bir sır daha vereyim, çocukken uykusunda konuşur ve parmağını emerdi. Seni gıcık ederse bu bilgiyi ona karşı kullanabilirsin."

*

Bir saat kadar daha oturduktan sonra kalkmış, korulukta yürüyüşe çıkmışlardı. Yasin, temiz havayı ciğerlerine doldururken korulukta kimsenin olmamasından istifade ederek Kutay'ın eline uzanıp parmaklarını birbirine geçirerek elini tuttu. Kutay bu temas ile şaşırsa da Yasin'e yaklaşıp gülümsedi ve elini daha sıkı tuttu.

Konuşmuyorlardı ancak garip bir şekilde kelimelere ihtiyaç da duymuyorlardı konuşmak için. Birbirine kenetlenmiş elleri ve gözleri, dillerinin yerine konuşuyor ve birbirlerini ne kadar çok sevdiklerini söylüyordu zaten.

Bir süre sessizce, el ele yürüdükten sonra ilk konuşan Yasin oldu. "Bu güzel gün için teşekkür ederim."

Koruluğun sonuna yaklaşmışlardı, Kutay cevap vermeden önce Yasin'i kuytudaki bir ağaca yürüttü ve sırtını ağaca yasladıktan sonra ona eğilerek dudaklarına hafif bir öpücük bıraktı. "Asıl ben teşekkür ederim, bugünümü güzelleştirdiğin ve bundan sonraki günlerimi de güzelleştireceğin için."

Alınlarını birbirine yaslarken Yasin kollarını Kutay'ın omuzlarına dolayarak onu kendine çekti ve beline sarılan kolla birlikte alt bedeni Kutay'a yaslandı. Dudakları daha az önce buluşmamış gibi hasretle tekrar birleşirken başını sola eğerek sevdiğinin dolgun dudaklarının kendi dudaklarına daha fazla nüfuz etmesini sağladı. Dilleri buluşup dilindeki kahvenin tadını kendi dilinde hissederken ondaki hatırının kırk yıl değil, sonsuza kadar kalacağını anlamıştı Yasin.

Nefes nefese çekildiklerinde aşktan sarhoş olmuş bakışlarla birbirlerini izlediler. Kutay bir elini Yasin'in beyaz yüzüne götürüp yanağını okşarken hissettiği huzurdan ötürü gözleri kapanmıştı.

"Seni nasıl sevdiğimi bir bilsen..." Kutay'ın uzaklardaymış gibi gelen hülyalı sesi kulaklarına iliştiğinde yeşil gözlerini araladı. Söyleyecekleri bitmemiş gibiydi, bu yüzden Yasin onun devam etmesini bekledi.

"Şu güzel gözlerinin yaşlar akıtmasına neden olduğum için kendimi asla affetmeyeceğim. Seni incittiğim için kendime olan öfkem hiçbir zaman geçmeyecek. Belki zamanla azalacak, ama asla bitmeyecek. Çok üzgünüm Yasin. Benim yüzümden yaşadığın her kötü şey için çok özür dilerim."

Yasin, kaşları üzüntüyle kırışan alına şefkatli bir öpücük kondurduktan sonra sevgilisinin yüzünü avuçlarının arasına alıp derin bir sesle konuştu. "Hani geçmişe bakmak yoktu? Olan oldu, yaşanan hiçbir şeyi değiştiremeyiz artık. Evet, incindim ama sen de incindin Kutay. Hiç dönüp de kendi yaralarına baktın mı?"

Kutay başını sallayarak itiraz etti. "Senin yaralarının yanında benimkilerin ne önemi var ki Yasin?"

"Yaram seninki kadar ağır değil diyorsun diye senin canın acımıyor mu Kutay? Senin kanın akmıyor mu? Sen dememiş miydin hem, yaralarımızı saracağız diye? Şimdi onları deşmenin neye faydası var?" Kutay'ın aralık dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktıktan sonra devam etti. "Ben seni affettim, sen de affet kendini sevgilim. Önemli olan şu yaşadığımız an ve ben şu an seninle mutluyum."

"Mutlu musun gerçekten?" Kutay'ın buruk sesi kulaklarına dolduğunda başını sallayarak sırtını ağaçtan ayırdı ve ona sıkıca sarıldı. İçini kemiren kurtlar hâlâ oldukları yerde duruyorlar, her an kaldıkları yerden devam etmekle tehdit ediyorlardı. Hâlâ korkuyordu, hâlâ kaygılıydı ama mutluydu da. Ne yaptıysa da yüreğinden atamamıştı bu bal gözlü adama olan sevdasını ve korktuğu için kendini ondan mahrum etmeyecekti.

"Mutluyum."

Belindeki kolların tutuşu sıkılaşırken bir süre o ağacın dibinde öylece birbirlerine sarılıp kaldılar. Geldikleri yolu el ele dönerken ikisinin de yüreğinde aynı huzur konaklıyordu.

Bir insanı sevmek harika bir hadiseyken sevgiye karşılık almak olağanüstü bir olaydı. Sevdiğinden ayrı düşüp eskisinden de kuvvetli bir aşkla yeniden kavuşmak ise mucizeydi ve iki genç adam bir mucizeyi yaşadıklarının farkına dudakları birbirine her dokunduğunda bir kere daha varıyorlardı.

Arabaya binip geri dönerlerken Yasin'in kafasında Kutay'ın doğum günü için bir plan belirmeye başlamıştı. Sezon bitmişti artık ve herkes gibi onlar da uzun bir tatili hak etmişlerdi. Yasin, başını yolu takip eden Kutay'a çevirerek sordu.

"Yaz da geldi, tatil planı yapsak mı?"

"Valla çok iyi olur. Şöyle gözlerden uzak, baş başa kalabileceğimiz bir yere gitsek hiç fena olmazdı." Kutay bakışlarını yoldan ayırmadan konuştuğunda Yasin istediği cevabı almanın yarattığı keyifle gülümsedi. Kendisinin planı da aynen buydu çünkü. Bu yüzden bir an önce hazırlıklara başlaması gerekiyordu.

Bol denizli, bol güneşli ve bol sevişmeli bir tatil onları bekliyordu.

-------------------

#TeamElenitsa skfkosfmnshj Evet bu bölümdeki Yunanca kelimemiz de gugıl tıransleyte göre sarışın demekmiş. Evet arkadaşlar miniş ile her gün bir yeni kelime öyreniyom adlı kanalıma hoş geldiniz beğendiyseniz abone olmayı ve layk ile yorum bırakmayı unutmayın. Sonraki bölümde görüşmek üzere, hoçça ğalın. :* 

Son Top | bxb |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin