59- Kirli Mazi

3.4K 225 48
                                    

Zamanın kumları dünya üzerindeki hiç kimseyi, hiçbir varlığı umursamadan akıp giderken Yasin ve Kutay beraber geçirdikleri güzel günlerin tadını çıkarıyor, asla başaramayacaklarını bildikleri hâlde birbirlerine doymaya çalışıyorlardı.

Can'ı ziyaretlerinden on gün sonra Şebnem'in telefonuyla onun bu dünyadan göçtüğü haberini aldıkları, gencecik bir canı toprağın kara bağrına emanet ettikleri ağustos ayı hızla geçmiş, eylül ayının gelişiyle birlikte yeni sezon hazırlıkları başlamıştı.

Kutay, geçirdiği ameliyat nedeniyle kampa katılamazken doktorun izniyle hafif hareketlerle spora yeniden dönmüştü, günbegün iyiye giden sağlığı onu da Yasin'i de neşelendiriyordu.

Kulübün geleneği olduğu üzere sezon öncesi ilk antrenman halka ve basına açık gerçekleştirilirdi, çalıştıkları salon taraftarlar ve basın mensuplarınca tıklım tıklım doluydu. Kutay geçirdiği ameliyat nedeniyle katılamadığı antrenmanı kalabalık salonda, en ön sıradan izliyordu. Birer yanında Mehmet'in kız arkadaşı Hale ve Murat'ın kız arkadaşı Seda ile otururken üçünün de gözleri sevdikleri adamların üzerindeydi. Kutay'ın onlardan tek farkı, kimse Yasin'e attığı aşk taşan bakışları görmesin diye kaçamak gözlerle sevdiğini izlemesiydi.

Mehmet, karşı takımda onu savunan Murat'ı geçmek isterken ayağı ona takılıp Murat'ın üstüne düşerek yere kapaklandığında Seda kaygıyla yerinde kıpırdarken Hale bıyık altından gülüyordu. Kutay, Murat'ın atar yapacağından emindi ancak beklentisi Mehmet kalkıp Murat'ı elinden tutarak kaldırdığında ve ikili sırıtarak birbirlerinin sırtlarını sıvazladığında boşa çıkmıştı.

Kutay, yanında kahkahalarla gülmeye başlayan Hale'ye bakarak sordu. "Niçin gülüyorsun?"

Hale, kahveleri gülen gözlerini Kutay'a çevirerek anlatmaya başladı. "Aklıma Murat abi ve diğerleri ile ilk tanıştığım gün geldi. O gün Mehmet lavaboya gitmek için masamızdan kalkmıştı, Murat abi de lavabodan dönüyordu. Mehmet'in sırtı ona dönüktü ve gitmeden evvel bize bir şeyler söylüyordu, Murat abinin geldiğini fark etmemiştik o yüzden. Tam Murat abi çalan telefonuna bakmak için durduğu anda Mehmet de arkasını dönünce Murat abiyi devirip üzerine düşmüştü."

Kutay ve Seda, gözlerinin önünde canlanan sahneyle Hale gibi kahkahalara boğulurken Hale devam etti. "Mehmet'i de bilirsiniz hem çok uzun hem de çok ağır bir vücudu var, Murat abiyi pestile çevirmişti iki saniye içinde. O gün Murat abinin güya kısık sesle ettiği küfürler hâlâ kulağımda, küfrederken bir yandan da üzerinden kalkması için Mehmet'in sırtını yumrukluyordu. Şimdi ikisi yine böyle düşünce aklıma o gün geldi, suratlarındaki gülüşe bakarsam onların da aklına o günün geldiğine eminim."

"Murat'ın Mehmet'i neden sürekli payladığı da anlaşıldı böylece, adamların mazisi kirliymiş." Kutay, biraz fazla yüksek sesle kahkaha atmış olmalıydı ki sahadaki arkadaşlarının ve Yasin'in gözleri üzerine çevrilmişti şimdi.

Onun kahkahasını engel olamadığı bir sevgiyle izleyen Yasin'e iki gözünü kırparak karşılık verirken gülmekten ağrı giren karnını belli belirsiz kırışan suratıyla tuttu. Yasin'in ifadesi anında değişirken ona bakıp başını iyiyim, anlamında salladığında Yasin hemen oyuna geri döndü.

"Murat bana hiç anlatmamıştı bunu." Seda kıkırdayarak söze girdiğinde Hale gülerek ona yanıt verdi.

"Ben olsam ben de anlatmam, kimse sevdiği insana nasıl fukara sümüğü gibi yere yapıştığını anlatmak istemez."

İki kadın yanında kahkahalarla gülmeye devam ederken Kutay da otuz iki diş sırıtarak onlara eşlik ediyor, bir yandan da dikkatini yeniden oyuna veren Yasin'i izliyordu. Şu an onunla o sahada olmak için nelerini vermezdi, ne yazık ki bunun için en az iki ay daha beklemesi gerekecekti. Ameliyatından bu yana bir buçuk ayı geçmişti ancak doktoru hâlâ onu yoracak ağır sporlar yapmasına izin vermiyordu. Yasin de en az doktoru kadar katı olduğundan itiraz da edemiyordu, mecburen doktor olur verene kadar beklemesi ve hafif idmanlarla idare etmesi gerekecekti.

Bu durumun keyfini kaçırmasına izin vermek istemeyerek yanındaki kadınları dinledi.

"Yasin'e baksanıza, nasıl da kendini kaptırmış." Seda, Murat'a pas atan Yasin'i başıyla göstererek konuştuğunda Kutay, kimin sevgilisi, dememek için dilini ısırmıştı. Bundan nefret ediyordu; başkaları sevdiği insana olan aşkını özgürce gösterirken Kutay ona gönlünce bakamıyordu bile. Mesela asla herkesin içinde Yasin ile olan en sevdiği anılarını anlatamayacak, onu ne kadar çok sevdiğini herkesin içinde söyleyemeyecekti. Bunları yapsa bile kimsenin onlardan şüphe etmeyeceği bir biçimde yapması gerekiyordu.

O da herkes gibi sevdiğine sevgisini hesapsızca, özgürce göstermek istiyor ancak yapamıyordu ve bu haksızlık onu öfkelendiriyordu.

"Sadece antrenman maçı ama sanki gerçek bir maçmış gibi oynuyor." Hale de Seda'yı desteklediğinde dikkatini yeniden yanındaki iki güzel kadına vererek sohbetlerine dâhil oldu.

"O her zaman öyleydi. Rusya'dayken bazı akşamlar gençlerin kendi aralarında yaptıkları sokak maçlarına katılırdık, sahada nasılsa onlarla da aynı şekilde oynardı. Galip takımda olan çocuklar için hava hoştu tabii ama mağlup olanlar Yasin'e sitem ettiklerinde hiç istifini bozmadan ben disiplinli bir oyuncuyum, kimseye iltimas göstermem, der bir de pis pis sırıtırdı. Yine de çocuklar etrafında pervane olurdu." Kutay, anlattığı anıya ait görüntüler gözünde canlanırken sevgiyle gülümsedi.

"Yasin de az şirret değilmiş." Seda kıkırdayarak yorumladığında Hale de başını sallayarak ona katılırken Kutay gülümseyerek onları yanıtladı.

"Şirret olmaya şirrettir ama aynı zamanda çok da merhametlidir."

"Doğru, ameliyatından sonra sana o bakmıştı. Sahi Kutay, ailenden kimsen yok muydu?" Hale merakla sordu. Kutay böyle bir soruyu bekliyordu, beklentisi nihayet gerçekleştiğinde sakince yanıtladı.

"Var ama uzaktalar. Burada sadece iki teyzem var ama biri zaten çok yaşlı, öbür teyzemin derdi başından aşmış. Ben liseyi bitirdiğimden beri annem ve babam ile baba tarafım komple Dobruca'da zaten. Babam dışında haberleri yok geçirdiğim ameliyattan, öğrenirlerse annem için hiç iyi olmaz. Söylemedim bu yüzden, teyzelerim haberlerde görmüşler, beni aradıklarında anneme söylememeleri için tembihledim. Babam halamı yollamak istedi ama ben izin vermedim. Biraz çenesi düşük bir kadındır, nekahet döneminde dırdırın yararlı olacağına inanmıyorum." Kutay son cümlesini sırıtarak söyledi.

"Kuzenlerin falan gelmezler miydi?" Bu defa Seda sorduğunda Kutay başını iki yana salladı.

"Küçük teyzemin iki kızı da başka bir ilde yaşıyor, küçük kızının hamileliği sorunlu geçtiğinden onun yanında epeydir. Büyük teyzemin oğulları zaten gelmezlerdi. Yasin sağ olsun aile yoksunluğu çektirmedi, epey de iyi baktı."

"Valla helal olsun, herkes arkadaşı için bu kadar zahmete girmez." Hale dikkatini yeniden sahaya verirken Kutay arkadaş kelimesini duyunca buruk bir biçimde gülümsedi, onların insanların gözünde en fazla olabilecekleri buydu: Arkadaş, belki çok yakın arkadaş.

Yanındaki genç kadınlar Yasin ile arasındaki ilişkiyi bilseler yargılamazlardı belki onları; erkek arkadaşları yargılamamıştı çünkü. Ancak şu salonda toplanan kalabalığın yüzde doksan dokuzu onların buradan cesetlerini çıkarmak bile isteyebilirdi.

Bu yüzden antrenman maçı sona erip sahadakiler kenara geldiklerinde Yasin ile birbirlerine hızlı bakışlar atıp belli belirsiz gülümseyerek kafalarını başka yöne çevirmekten başka çareleri yoktu. Yasin ile uzun bir ömür sürmek istiyorsa, en azından baş başa kalana kadar, insan içinde böyle sıradan bakışmalarla idare etmeyi kabullenmek zorundaydı.

Parmaklarını parmaklarına kenetleyip bu memleketin sokaklarında tasasızca gezebileceği o ütopik günün bir an önce gelmesini dilemekten başka yapabileceği bir şey yoktu.

--------------------
Mehmet x Murat şipırlarımı biraz mutlu edeyim dedim bu bölüm, sonuçta BROOOOMANCEE NOTHING REALLY GAY ABOUT ITTTTTT şarkıyı dinlemek için medyayı kullanabilirsiniz dkgkskgndj neyse beyendiyseniz kanalıma abone olmayı ve layk ile yorum bırakmayı unutmayın, mutlu hafta sonları dilerim.

Son Top | bxb |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin